"II. Friedrich, bir gün insanoğlunun dünyaya hangi dille geldiğini merak eder. Acaba bebekler ilahi bir dille dünyaya geliyor sonra anne babalarının etkisi ile bu ilahi dili unutup dünyaya geldiği çevrenin dilini mi öğreniyor diye bir test yapar?
Ülkenin değişik yerlerinden bebekleri sarayına getirtir. Bebekleri sarayda en iyi yiyeceklerle, sütannelerle beslenecek, bütün ihtiyaçları gönderilecektir. Ancak II. Friedrich bir tek şey ister: Hiç kimse bebeklerle konuşmayacak, iletişim kurmayacaktır. Böylece bebekler konuşmaya başlayınca hangi dille dünyaya geldikleri öğrenilecektir. Bu, hiçbir zaman öğrenilemez, çünkü bir süre sonra bebekler birer birer ölürler."
Bu deney bize şunu gösterir. İnsan hangi şartlara sahip olursa olsun konuşamazsa, iletişim kuramazsa,  yani dile sahip olamazsa yaşayamaz. Dil insanı insan yapan özelliklerin başında gelir. İnsanları bir arada tutan, insan kalabalıklarının millet haline gelmesini sağlayan en önemli etkendir.
Milleti oluşturan bireyler, birbirleri ile iletişim kurdukları gibi sözlerini yazıya geçirerek hem dedeleri hem de torunları ile iletişim imkanı bulmuşlardır. Dünyada herkesin konuştuğu ortak bir dil yoktur. Her millet kendine özgü bir dil sistemine sahiptir. Bu sistemin bozulması, milletin temellerinin sarsılması demektir. Çünkü insan kendisini hangi dille daha rahat ifade edebiliyorsa o dilin oluşturduğu millete yakınlık duyar. Bu yakınlık arttıkça kişi kendi milletinden uzaklaşır, hatta milletine düşman olur.  Öğrettiğimiz yabancı dilleri dünya dili yerine koyup Türkçe'nin önüne geçirirsek onlar gibi duyan, düşünen, hayal kuran, o ülkelere ve milletlere hayran nesiller ortaya çıkarırız. Sonra sosyal medyada dolaşan videoda olduğu gibi iki ay çalışmakla yabancı ülkede ev araba alacağını düşünen bir kuşakla karşı karşıya geliriz.

“Unutmuşum ana demesini bile,
Öykünmüşüm türküsünü ellerin
Ağzıma bir kara düşmüş bağışla beni,
Türkçem, benim ses bayrağım.”
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA böyle diyor. Dil’in önemini bu şekilde vurguluyor. Yine Yahya Kemal BEYATLI “Bu dil ağzımda annemin sütüdür” derken Türkçe’nin önemini vurguluyor.
Biz şunu hiçbir zaman unutmayalım dil bir milletin milli hafızasını koruyan ve onu gelecek nesillere taşıyan bir varlıktır. Türkçe düşünüp Türkçe hayal kuran nesiller için gereken tedbirleri bir an önce almazsak, milletimizin tarihi mezarlıkta yerini alması kaçınılmaz olur.
Atatürk'ün de dediği gibi "Türk Dili, Türk ulusunun yüreğidir, beynidir.” yüreğimize ve beynimize sahip çıkalım.