Bizim zeytin bahçesinde alıştım silah sesine
Koşarım duvar dibinden gizlenirim öylesine
Offf!... Yine bir tank geliyor.. sarsıldı kablar, kacaklar
Korkuyorum elimde mi.. yine insan vuracaklar
Bu top sesi neyin nesi, gövdemi yere düşürdü
Eyvah! Bu halimi görse ustam beni öldürürdü
-Sana demiştim... Dikkat et! Bir gün sokakta ölürsün
Bak İşte çıktı dediğim, kızıl kan içinde yüzün
Sokak ortasında kaldım, tanklar yürüdü üstüme...
Ne çok uykum var Tanrım. yorganımı ört üstüme.
                                                                                                    Son Ali -Metin Önal Mengüşoğlu

Yazıya başlamadan önce toplumumuzda anne baba ve çocuk yetiştirmeyle ilgili bir takım örneklemelerle bu konudaki davranış şekillerinin, çocuk yetiştirmede nasıl sonuçlara yol açabileceğini gündeme getirecektim. Fakat geçtiğimiz hafta sonu yaşanan, sonrasında Gazze’de taş üstünde taş bırakmayan, doğrudan sivillerin yaşadığı binaların hedef alınarak tüm dünyanın gözlerinin önünde katliam yapan İsrail’in saldırıları hâlihazırdaki, toparlanmayı bekleyen yazılarımı bir bakıma önemsiz hale getirdi. 

Kendi toplumuzla ilgili dejenerasyonları anlatmak, ifade etmek bu olaylarla birlikte önemsiz bir hale geldi.  Çocuk, yaşlı, hasta demeden hunharca yapılan bu saldırıların bir an önce durdurulmasını bir baba olarak yürekten temenni ediyorum. 

Gözlerimiz önünde canlı yayın marifetiyle izlediğimiz bu katliamda, jeostratejik, jeopolitik, ideolojik nedenler sonuçlar umurumda değil açıkçası. Değerlendirmeler çıkarımlar analizler hepsi bir çocuğun korku dolu gözlerindeki acı karşısında birer laf-ı güzaf kalır. 

Zalimler toplu halde vuruyor, hedef olan bir avuç mazlum direniyor.  Bu gidişle dirençleri kırılacak gibi. Dünya şimdi bunu konuşuyor. En önde konuşan da dünyanın bekçiliğine soyunan Amerika ve Ortadoğu’ya bugünkü şeklini veren kendi menfaati uğruna her dolabı çeviren İslam’ın has düşmanı İngilizler.  Kendi bahaneleri ile kendi senaryolarını yazan bu devletlerin kendi menfaatlerinden başka düşündükleri bir şey yok.  Dünya bu gidişle çok daha merhametten yoksun günler yaşayacak. Akan kan, dökülen gözyaşı ırmak gibi aktı ama taş yürekli zalimleri yumuşatmadı. 

Küçücük çocuğun bir damlacık kanını dünyalara değişmeyen bir milletin çocukları olan bizler, sadece zalimlerin yaptıklarını çekeceklerine inanarak elimiz kolumuz bağlı, dilimiz suskun bir şekilde bekliyoruz. Döktüğü kanların görüş açısını daralttığı için türlü bahanelerle her yaptığına bir kılıf uyduran terör devletliği yapan İsrail’e ne zamana kadar dayanacağız. Zulme rıza zulüm değil midir? Müslüman toprakların harabeye çeviren, ellerindeki bomba stoklarını çocukların üzerinde eriten bu devlete neden herkes üç maymunu oynuyor? Rusya’ya her türlü ambargoyu uygulayan Batı, İsrail’e karşı neden sus pus. Karşıda ölenler Müslüman olduğu için mi?
Avrupa’yı medenî olarak sunan aydınlarımız, sanatçılarımız, Avrupa’yı yaşanacak yer sanan gençlerimiz...

Hindistan’dan Afganistan’a, Ruanda’dan-Irak’a kadar nerde bir gözyaşı kan, açlık susuzluk varsa hepsi Avrupa’nın, ABD’nin ve İngiltere’nin haydutluğu yüzünden vardır.      

Milletlerin bağımsızlığını çiğneyen, insanlar öldüren ya da öldürülmesine göz yuman menfaate tapan bir zihniyetten öte hiçbir şeydir Avrupa. 
Ama şunu da bilsinler ki

Zulüm payidar olmaz…