Gelelim Güneş enerjisi konusuna…

Güneş bizim Dünya’da yaşayabilmemize olanak sağlayan bir gezegendir.

Aslında yıllardır, Akdeniz ve Ege bölgelerindeki binaların çatılarına sıcak su temini için Güneş’ten yararlanarak güneş enerjisi üniteleri kurulmuş ve hala da günümüzde de kullanılmaktadır.

Gelelim Güneşten evimizde, fabrikalarımızda veya arabalarımızda ihtiyaç duyduğumuz enerjiyi üretebilir miyiz? Sorusuna…

Bunun için öncelikle bir ülkenin güneş potansiyeline iyi bakmak gerekir. Örneğin Kutuplarda nerdeyse hiç Güneş olmadığı için Güneş’ten enerji üretimi yapmak düşünülemez.

Türkiye’nin Güneş potansiyeline bakacak olursak özellikle Güneydoğu, Akdeniz ve Güney Ege bölgeleri için Güneş enerjisinin potansiyeli olduğu görünmektedir.

Güneş’den enerji üretmenin yolu Fotovoltaik Panellerin kullanımıdır. Güneş’ten gelen ışınlar fotovoltaik paneller üzerindeki her bir fotovoltaik hücreler kanalı ile elektrik enerjisine dönüşür.

Fakat, bu enerji üretim süreci sadece güneşin olduğu sürelerde mümkündür. Akşam ve gece saatleri ile havanın kapalı olduğu zamanlarda güneşin olmaması bizi enerjisiz bırakır. Yani güneş enerjinin sürdürülebilirliği maalesef yok.

Sürdürülebilirlik açısından güneşten elde edilen enerjiyi depolama ihtiyacı duyarız.

Güneşten üreteceğimiz enerjiyi depolamak o kadar da basit değildir. Çünkü, aynı aküler gibi çok fazla akünün kullanımını gerektirir. Birçok aküye olan ihtiyaç, birçok maden üretimi (grafit, kurşun, lityum, kobalt, nikel, demir, alüminyum, bakır, manganez v.b.) ile ancak mümkündür.

Enerjinin depolanması için gereken Akü veya Pil teknoloji için gereken bu madenler Dünya’da çok az olduğu için oldukça maliyetlidir. Ayrıca, bu kadar farklı madenleri çıkarmak için yine orman alanların kesilip madenlerin çıkarılması gerekecektir.

O zaman çevre aktivistleri, istedikleri güneş enerji sistemleri için daha fazla ormanlık alanın yok olmasına ses çıkarmayacaklar mı?

Ayrıca, Güneş panellerinin üretiminde de madenler gerekir. Güneş panellerinin çerçevesi alüminyumdan, alt kısmı petrolden üretilen plastik, camları kuvars madeninden, fotovoltaik panellerde kullanılan silikonlar ve ince filmler petrol ürünlerinden üretilmek zorundadır.

Dolayısıyla, bir güneş paneli için birçok maden ve petrol üretmek gerekecektir. Bu durumda çevreciler bunun çevreci bir bakış olduğunu iddia edemezler.

Ayrıca, güneş enerji panellerinin fotovoltaik panellerin üretim teknolojisini ülkemizde üretmek nerdeyse mümkün değildir. O zaman dışa bağımlığımız ne olacak?

Diğer taraftan güneş panellerin konulacak tarım arazilerinin veya ormanlık alanların yok olmasına ne diyeceğiz?

Bu panellerin verimli bir şekilde güneşten ışınları alabilmesi için üzerindeki zamanla biriken toz ve pisliğini temizlemek kolay mı olacak?

Diğer bir dezavantajı ise güneş panellerinin olduğu bölgelerde oluşabilecek şiddetli rüzgârlar, fırtınalar, kasırgalar ve hortumlar sebebiyle zarar görmesi sonucu büyük yatırımların heba olmasına ne demeli?

Güneş enerjisinden enerji üretmek için güneş paneli, regülatör ve invertör gibi ekipmanlar için oldukça yüksek ilk yatırım giderleri olup 10 yıldan önce geri dönüşüm sürelerine sahiptir. Bu uzun geri döşüm süresi içerisindeki GES’lerin ömrünü ve verimliliğini kaybeden bir sistemin ekonomik olması beklenemez. Üstelik, enerjiyi depolayacak akü sistemlerinin geri dönüşüm süreleri ise 20 yılı bulabilmektedir.

Ayrıca, Devletin Güneş enerji santrallerine (GES) tanıdığı sübvanse (devlet tarafından parasal olarak desteklemek) avantajı kömür gibi fosil kaynaklara dayalı termik santrallerine tanınmaması, haksız rekabet değil midir? Çünkü, yerli kömüre dayalı termik santrallerinden elde edilen enerjinin 2-3 katına yakın fiyatlama yaparak GES’lere fazladan para ödenmektedir.

Güneş enerjisini yukarıda bahsettiğim dezavantajları açısından da düşünmek gerekmez mi?

Sizlere bol enerjili ve aydınlık günler dilerim…(devam edecek)