“İnsanlarla yüz yüze konuşarak her sorunu halledebilirsin. Ama bazı insanlar gelir önüne, hangi yüzüne konuşacağını bilemezsin.” Pablo Neruda

Bir kelime ama neler anlatıyor. 
Sözlük anlamı “onur, haysiyet” olan şeref sözcüğünün kaybedilmiş biçimini sergiler. İnsan dünyada sadece madde için değil aynı zamanda mana için de yaşar. Mana ile ilgili en önemli hasletlerin başında, insanı insan yapan öğeler yani haysiyet, yani onur, yani şeref gelir. Şerefini kaybetmiş bir insanın insanlar içinde yaşaması diğerleri için bir talihsizliktir. “Şerefsiz” bir insan, insan bile değildir.

Kültürümüzde mükemmel insanı tarif eden birçok öğeler vardır. Ahlak, onur, haysiyet, şeref gibi. Aslında bu kavramların kelime ve kavram olarak hepsinin çok güzel anlamları olsa da bir insanın şahsında toplandığı zaman tek bir anlam ifade ederler. “Kul” olmuş insan. Evet, bu ve benzeri güzel ahlakları şahsında nakşeden ve sergileyen insan kemale ermiş ve “kul” olmuştur. Biliyorsunuz, bir insan için en büyük makam kulluk makamıdır.
Mükemmel olamayan veya mükemmel olma gayretinde olmayan bir insan yukarıda bahsettiğimiz değerlerin tam aksi istikametinden bir seyir izliyor ve kendisinde “ahlaksız” şerefsiz” “onursuz” vs. gibi kötü sıfatlar barındırıyorsa, bu insanda, Allah-u Teâlâ’nın tanımlamasıyla “esfele safilin” yani aşağıların aşağısına düşmüş, kendini düşürmüş oluyor.
Gerek bireysel olarak veya toplumsal olarak artı topluma yön veren insanların olumlu ve olumsuz anlamda sıkça kullandığı kelimelerden biri de “şereftir”. Ama şeref, nedir diye pek merak etmeyiz. Karşımızdakine ya “çok şerefli” diye onure eder veya “şerefsiz” diyerek rencide etmeye çalışırız. Nedir bu şeref?
Kelime anlamı olarak, başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, onur, erdem, gözü peklik, yetenekle kazanılmış iyi şöhret, büyüklük, ululuk, insan olma erdemlerinin tümüne sahip olmak gibi çok güzel anlamlar ifade eden bir kelime. Tabi bu kadar güzel anlamlar ifade eden bir kelimenin zıddı da aynı büyüklükte kötü anlamlar ifade eder.
Şeref kavramının dinimizde özel bir önemi vardır ve bu kavram Allah-u Teâlâ’nın kullarına verdiği özel nimetlerdendir.
“Kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet, şeref mi arıyorlar? Bilsinler ki, bütün izzet yalnızca Allah’a aittir.” (Nisa 139)
“İzzet ve şeref isteyen, bilsin ki, izzet ve şerefin hepsi Allah’ındır.” (Fatır 10)
“Allah indinde en üstününüz, en şerefliniz takvada en ileri olandır.” (Hucurat 13)
“Kur’an-ı Kerim, şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.” (Hakka 40)
“De ki, mülkün gerçek sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verir, dilediğinden geri alırsın. Dilediğini aziz, şerefli; dilediğini de zelil edersin.” (Al-i İmran 26)
Sevgili Peygamberimiz (sav) buyurdu ki; “Kişinin şerefi dinidir, kişiliği aklıdır, soyu ise ahlakıdır.” (Ramuz’ül Ehadis Hadis no: 4197)
Anlaşılacağı üzere bir Müslüman için “şeref” Allah’ın büyük bir lütfudur ve şeref kişinin dininin (İslam’ın) belirtisidir. Yani bir Müslüman’da “şerefsizlik” olamaz, olmaması lazım…
Ee ama bugün birçok Müslümanım diyen insanlarda bu (şerefsizlik) hali var veya bu sıfatla adlandırılıyorlar veya itham ediliyorlar. Ne yapacağız o zaman?
Kendimizi hesaba çekeceğiz.İnsan olarak insanca onurumuzla, şerefimizle yaşayacağız.

Hz.Ali insanlığa hitaben “Sen kendini küçük bir cisim sanırsın, halbuki alemi Ekber’sin” demektedir.

Evet insan, güvenilir olması, duruşu, duyuşu, anlayışı, yorumlayışı, saygısı, merhameti ve sevgisi ile âlemi Ekber olabilir. Şeklen insan doğmak, insanın elinde ve iradesinde olan bir eylem değildir. Ancak, insan kalmak, ayrı bir meziyettir.

İnsanı değerli kılanda budur. Yaşamda saygı duyulan bir olgunluğa gelmiş bir insan olarak, şunu demek isterim.”İnsan doğmak kolay, insan kalmak zordur”

Sevgiyle kalın..