” Samuel Langhorne Clemens (1835 – 1910), daha çok takma adı Mark Twain olarak bilinir, Amerikalı mizahçı, Roman yazarı, yazar ve öğretmen.

Tom Sawyer'ın Maceraları adlı ünlü çocuk romanının yazarıdır. Bir diğer ünlü eseri olan Huckleberry Finn'in Maceraları romanı kimi edebiyatçılar tarafından Amerikan edebiyatının ilk büyük eseri olarak değerlendirilir.

Geçen hafta gördüğüm ve çok güldüğüm bir karikatürde, “Adem’le Havva çırılçıplak  tabiatın kucağında çimler üstünde uzanmış yatıyorlar. Havva Adem’e seslenerek, “Adem bana çocukluğunu anlat” diyor. Adem kızarak, “beni lap diye doğurmuşlar, çocukluğumu bile yaşayamadım” diyor.

Mark Twain’in Adem’le Havva’nın Güncesi adlı kitabı bir harika. Mutlaka temin ederek okumanızı tavsiye ederim. Demek ki, ilk aşktan bu yana değişen bir şey yok!"
Mark Twain'in muhteşem klasiği "Âdem ile Havva'nın Güncesi" orijinal desenleriyle birlikte ilk kez Türkçede. Cihat Taşçıoğlu'nun çevirdiği "Âdem ile Havva'nın Güncesi", mizahın Amerikalı babası Mark Twain'den ilk aşka ve ilk kayba dair komik ve dokunaklı bir hikaye. Mark Twain bu kısacık kitapta, edebiyat kariyerinde ilk kez yürek burkucu bir üslup benimsemekle kalmıyor, ilk ve son defa kadın bakış açısından bir metin kaleme alıyor.

Adem ile Havva’nın bu dünyaya ilk geldikleri zamanda bir günlük tuttuğunu düşünün. Adem ve Havva birbirlerini keşfetmeye başlarlar. Adem Havva’ya olan aşkını göğsünün sol kısmında hissettiği bir yara iziyle tanımlar ve buna anlam veremez. Havva’nın sürekli konuşması ve gördüğü her nesneye bir isim takması Adem’in dikkatini çeker.
Adem Havva’nın sürekli etrafında olmasından ve hiç susmasından sıkılır ve kendine Havva’dan uzak bir korunak yapar. Havva ise Kurt adını verdiği bir hayvanla Adem’i bulur. Bulduğunda ise, Adem’in tanımı ile görme deliklerinden sular akar ve Adem Havva ile eski korunağına dönmeye karar verir.
Adem, Havva’nın sürekli yasak ağaca tırmanmaya çalıştığından rahatsızlık duyar. Havva ise kimsenin görmediği sürece tehlikeli şeylerin yapılabileceğini söyler. Havva konuşabildiği yılanın ona bu öğüdü verdiğini, bunu yapmayı denerse çok büyük bir yükselmeyle değişeceğini söylediğini anlatıyor. Adem ise Havva’ya bunun başka bir şeye daha yol açacağını dünyaya ölümü getireceğini anlatır. Fakat Havva ölümün kötü bir şey getirmeyeceğini düşünür ve yasak meyveyi yer.

Bütün hayvanlar birbirlerini parçalamaya başlarlar. Bulundukları yeri terk ederler yeni bir yer bulurlar. Tonavanda. Adem açlığa daha fazla dayanamaz ve Havva’nın getirdiği yasak meyveden o da yer.
Havva kendisini yapraklara sarar ve Adem bu duruma şaşırır. Ne yapmaya çalıştığını anlamak için yaprakları üzerinden çeker.
“Yüzü kıpkırmızı oldu, kıskıs gülmeye başladı. Daha önce birinin böyle kızardığını görmedim.” Adem fırlattığı yaprakları toplayarak kendisi de örtünür.
Adem birkaç aylık bir av gezisindeyken Havva doğum yapar. Adem bu yeni yaratığı kendilerine benzetir fakat boyutunun küçük olmasına anlam veremez. İsmini Kabil koyarlar. İlk önce bir balık olduğunu düşünürler ve denemek için denize bile atarlar fakat dibe batar. Adem, Havva’nın bu yeni yaratıkla neden bu kadar fazla ilgilendiğini anlayamaz. Üç ay sonra yürüyemeyen yaratığın ayaklanması Adem’i daha çok şaşırtır. Gelişimini izlerken onu çeşitli hayvanlara benzetse de eşini bulamaz.
Adem bir süre sonra üç aylık bir ava daha çıkar ve döndüğünde anlam veremediği bu küçük yaratığın eşini Havva’nın bulduğunu görür. Bunun da adını Habil koyarlar.
Adem artık Havva olmadan kendisini yalnız hisseder.
Havva ise Ademden çok daha farklı düşünür, doğaya çok daha fazla ilgi duyar. Adem’i ise bir sürüngene benzetir. Adem’in ondan kaçtığını anlar ve sürekli onun ardında gitmeye devam eder.
Havva Pazar gününü dinlenme günü ilan eder. Adem’in sürekli yatmasından dinlenmesinden rahatsızlık duyar. Havva dinlenme gününün sadece Pazar olduğunu düşünür. Havva’ya göre Adem incelikten ve beğeniden anlamayan bir yaratık. Kaba işler için yaratılmış bir varlık olduğunu düşünür. Fakat tüm bunlara rağmen onu sevmektedir. Onu sevmesinin sebebini sadece erkek olmasına ve sadece erkek olmasına yorumlar.
“İkimizden birinin önce gitmesi gerekirse, dilerim ben olayım ilk giden. Bu dünyadan birlikte göçmemiz benim en büyük yakarım, en büyük özlemimdir. Bu özlem yeryüzünden hiç silinmeyecek, zamanın tükendiği noktaya dek her seven kadının yüreğinde sürüp gidecektir. Benim adımı taşır bu özlem.
İlk kadınım ben son kadında da var olacağım.

                                                                                   31 Mart 2023 / Mehmet Özata