İnadına yaşamak diye bir şeyler üretmişler. İnadına yaşanmaz. İzin verildiği ölçüde yaşanır. Kim, neye, ne kadar, neden, nasıl, nerede izin verir peki? Kimse buna cevap veremez işte. Kimse bu sorularla kafasını yormaz. Sadece isterler ve sadece kaybederler. Olmayacak şeylerin hayalini kurduğunuzda kendinizi üzmezsiniz. Başkalarını da üzersiniz.
Kaybedersiniz.
Bu hayatta yaptığınız şakalara bile dikkat etmeniz gerekir. Çünkü hayat diyerek sınırlandırdığımız yaşam çevremiz aç bir ejderhadan başka bir şey değil. Sizden size iyi gelen şeyleri alarak hiç acımadan kızartıp yutan, eski zamanların en büyük sürüngenidir yaşam. Ve sizin hayallerinizle beslenir.
Hayal kurmayın. Hep size hayal kurun denildi. Bunu yapmak size zarar verir. Çevreniz asla etkilenmez, sessizce oturur ve izler. Eski çağlardan kalma bir film gibidir onlar için sizin yaşadıklarınız. En yakınızdakinin en büyük üzüntüsü ise sizi yanlış anladığı ve sizinle gülmediği tüm o anların zavallı çaresizliğidir.
Hayal kurmayın. Hedef koyun. Gerçekçi bir yol çizin. Asla o sürüngene izin vermeyin. Güneşinizi batırmayın. Beyazınızı grileştirmeyin. Ama geriye itin. Sizden daha kıymetli ne var bu dünyada? Yaşamak bile bizim elimizdeyken, o korktuğumuz gözleri deli gibi dönen ve ateş püskürten sürüngenin bile tasması elimizdeyken, bizden daha değerli ne olabilir ki?
Yeni bir gün doğuyor. Tekbir yükseliyor minarelerden. Ben ise kaybettiğim hayallerimi ve gereksiz şakalarımı valizime koymakla meşgulüm. Zamanı geldi. O vazgeçilen anlardan biri. Uzaklaşılan, kilit vurulan, yasaklanan…
Yaşam bir ejderha. Eski çağlardan kalma en büyük ve en korkulan sürüngenlerden biri. Sürüngen adı altında uçabilen, önüne gelen engelleri acımasızca kora çeviren korkulu rüya.
Siz seçin. Hangisi olmak isterdiniz? Hangi hayatı yaşamak isterdiniz?
Sürüngen olarak mı kalmak tercihiniz? Yoksa kanatlarınızı sonuna kadar açıp engelleri çiğnemek mi?
Kaybedeceğiniz hayaller kurmayın. Sürünmeyin. Safir gökyüzünde sonsuzluk dururken yeryüzünde bir elmasın peşine takılmayın. Yaşamın tasmasını siz çekiştirin….
Kaybedersiniz.
Bu hayatta yaptığınız şakalara bile dikkat etmeniz gerekir. Çünkü hayat diyerek sınırlandırdığımız yaşam çevremiz aç bir ejderhadan başka bir şey değil. Sizden size iyi gelen şeyleri alarak hiç acımadan kızartıp yutan, eski zamanların en büyük sürüngenidir yaşam. Ve sizin hayallerinizle beslenir.
Hayal kurmayın. Hep size hayal kurun denildi. Bunu yapmak size zarar verir. Çevreniz asla etkilenmez, sessizce oturur ve izler. Eski çağlardan kalma bir film gibidir onlar için sizin yaşadıklarınız. En yakınızdakinin en büyük üzüntüsü ise sizi yanlış anladığı ve sizinle gülmediği tüm o anların zavallı çaresizliğidir.
Hayal kurmayın. Hedef koyun. Gerçekçi bir yol çizin. Asla o sürüngene izin vermeyin. Güneşinizi batırmayın. Beyazınızı grileştirmeyin. Ama geriye itin. Sizden daha kıymetli ne var bu dünyada? Yaşamak bile bizim elimizdeyken, o korktuğumuz gözleri deli gibi dönen ve ateş püskürten sürüngenin bile tasması elimizdeyken, bizden daha değerli ne olabilir ki?
Yeni bir gün doğuyor. Tekbir yükseliyor minarelerden. Ben ise kaybettiğim hayallerimi ve gereksiz şakalarımı valizime koymakla meşgulüm. Zamanı geldi. O vazgeçilen anlardan biri. Uzaklaşılan, kilit vurulan, yasaklanan…
Yaşam bir ejderha. Eski çağlardan kalma en büyük ve en korkulan sürüngenlerden biri. Sürüngen adı altında uçabilen, önüne gelen engelleri acımasızca kora çeviren korkulu rüya.
Siz seçin. Hangisi olmak isterdiniz? Hangi hayatı yaşamak isterdiniz?
Sürüngen olarak mı kalmak tercihiniz? Yoksa kanatlarınızı sonuna kadar açıp engelleri çiğnemek mi?
Kaybedeceğiniz hayaller kurmayın. Sürünmeyin. Safir gökyüzünde sonsuzluk dururken yeryüzünde bir elmasın peşine takılmayın. Yaşamın tasmasını siz çekiştirin….
