12 Mart 1921’de Türk milletinin bağımsızlığa düşkünlüğünün, özgürlüğe bağlılığının manzumesi olan İstiklal Marşımızın, kabul edilişinin 104. Yıldönümü…İstiklalimizin muazzam seslenişi TBMM’de coşku ve heyecan dalgası eşliğinde, bütün mebusların ayakta alkışlarıyla kabul ve tasdik edilişinin yıl dönümü.

Hamdullah Suphi Bey’in tok ve gür sesiyle okunan İstiklal Marşımız satırdan sadıra kıta kıta döküldü. Her mısrasında özlem vardı, iman vardı, Türk-İslam ruhunun mübarek ve müstesna hisleri hâkimdi. Akif, Türk milletinin istiklal aşkını önce hissedip, sonra yazdı. Türk kahramanlığının mısralara işlenmiş bir diriliş abidesi, muhteşem bir mücadelenin edebi vesikası İstiklal marşı… Varlığımıza göz diken emperyalist mihrakların, bağımsızlığımıza zincir vuramayacağı istiklalimizin şiirsel beyanıyla herkese duyurulmuş ve ilan edilmiştir.

Biz birlik için, gelecek için, istiklal için, namerde muhtaç olmamak için ve ebediyete kadar yaşamak için  beka diyoruz. İstiklal Marşımız; önce kurtuluş dönemi ve sonra Cumhuriyetle birlikte Türkiye’nin yükselme ruhunu temsil etmiştir.“Korkma” diye başlayan dizeler, bugün de en çok ihtiyaç duyduğumuz manevi heyecanın başlangıcı olmalıdır.

Akif, Milli Mücadele’nin üniformasız neferi olarak esaretin hasmı, zilletin karşı cephesi, istiklalin de ahlak ve haysiyet kalemiydi. Akif, “Ben bir yüzlü ve bir sözlü olmayı her şeye tercih ederim.” sözüyle sarsılmaz duruşunu, imanla karılmış ve şahsiyetle bezenmiş hayatını özetlemişti. Kış aylarında giyecek bir paltosu bile olmamasına rağmen, İstiklal Marşı’nı yazmayı para almamak şartıyla kabul etmişti. Fazilet, feraset ve fedakârlık onunla özdeşti. Kalemi, Türk milletinin varlığıyla ve ebediyen varoluş hedefiyle örtüşüyordu.Akif, vatansever bir yürek, milletperver bir kükreyişti. Dört lisanı edebiyatıyla bilirdi, nitekim Türk olarak yazdı, Türk olarak düşündü, Türk olarak yaşadı, Türk olarak ruhunu teslim etti. Türk milleti ona şükran duydu, engin bir sevgi besledi, hafızasından hiç çıkarmadı. İslamiyet ile Türkçülüğü de ruhunun kaynağıydı.

Türk’e hiçbir kavmin horoz olmasına tahammül edemem” diyen Akif’e, yakın arkadaşı Elmalılı Hamdi Yazır şöyle demişti: “Türk’ü ikaz; Türk’ü i’la için ancak yazdın, yüce Türklük yaşadıkça yaşar elbet adın.” Elbette yaşayacak, elbette bir daha da İstiklal Marşı yazılmayacaktır.

Dileğimiz, istiklal marşı yazmamıza neden olacak karanlık ve kasvetli dönemlerin bir daha geri gelmemesi ve Türk milletinin bin yıllık kardeşlik bağlarına ne pahasına olursa olsun arka çıkılmasıdır.

İstiklal Marşı’mızın kabul edilişinin yıl dönümünde, asla korkmayacağımızı, hiçbir çılgının da bu aziz milleti zincire vuramayacağını haykırıyor, bu duygu ve düşüncelerle, İstiklal Marşımızın kabul edilişinin 104’nci yıldönümünde, en başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy olmak üzere, aziz şehitlerimize ve bu muhteşem eseri bizlere armağan eden ilk Meclis’in muhterem üyelerine Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor, aziz hatıralarını minnet ve şükran hislerimle yâd ediyorum.

 Döne DOĞUTEKİN

Alemdağ MHP

Kadın Kolları Başkanı