CHP Genel Başkanı Özgür Özel, farklı bir siyasetçi. Her gün konuşuyor, her konuda konuşuyor. Her olayda konuşuyor, hızlı konuşuyor, olayların arkasını, önünü, gerçeğini düşünmeden veya umursamadan konuşuyor…

Muhtemeldir ki, yanında yöresinde çok dedikodu yapılıyor; kendisine vaziyeti kurtarmak üzere birileri tarafından gerçeklerle bağdaşmayan bilgiler veriliyor, hatta bu bilgiler konuştukça kamuoyu nezdinde zor durumda kalması için veriliyor…

Siyasette, gerçek dışı bilgiye başvuran ve gündemi bununla doldurmaya çalışanlar çoktur ama sonuçta hepsi de mahcup olmuştur. Buna başvuranlar; genellikle algı yönetimi, kamuoyu yönlendirme, propaganda ve rakipleri zayıflatma amacıyla kullanmışlardır. Destekçilerini konsolide etmek, muhaliflerini zor durumda bırakmak veya gündemi kendi lehlerine çevirmek için zaman zaman gerçeği çarpıtma yolu son tahlilde fayda getirmemiştir.

Peki bütün bunlara rağmen Sayın Özel’in konuşmaları neden hakikate gittikçe uzaklaşıyor?

Güç ve parti içi iktidarı korumak için mi?

Seçmenlerin belirli bir konuda belli bir şekilde düşünmesini sağlamak için mi?

İktidarı kötü göstermek veya halkın gözünde güven kaybettirmek için mi?

Kriz anlarında veya istenmeyen konular gündeme geldiğinde, dikkat dağıtmak için mi?

Genel başkan ve parti olarak hiçbir konuda ciddi bir hazırlıkları olmadığını, Türkiye ve Dünya meseleleri karşısında yetersizliklerini perdelemek için mi?

Seçim dönemlerinde halka daha cazip gelecek, asla tutulmayacak vaatler veya abartılı söylemler artık CHP için vakayı adiyeden olduğu için mi?

Ya da hepsi mi?

Çünkü bakıyoruz ki, Özel’in konuşmalarına,

Tamamen yanlış bilgi vermek veya olmayan bir olayı olmuş gibi gösterme çabaları var…

Bir olayın belli kısımlarını öne çıkararak veya bağlamından kopararak yanlış bir algı oluşturma yani gerçeği çarpıtma var…

Gerçeğin sadece işine gelen kısmını paylaşmak ve diğer önemli detayları saklama yani eksik bilgi verme var…

Rakamları bağlamından kopararak halkı yanıltmak (örneğin enflasyon, işsizlik oranları gibi konularda) yani istatistikleri yanlış kullanma var…

“Birileri diyor ki…” gibi net kanıt sunmadan yapılan suçlamalar gırla gidiyor, ama ortada kaynak yok…

Öncekileri hatırlamak ve hatırlatmaya gerek kalmayacak kadar bu konuda yüksek performans sahibi olduğu için, çok gerilere gitmek gerekmiyor…

Cumhurbaşkanı adaylığına gözyaşları ile uğurladıkları Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘hançerleri’ bilinen bir şey…

Yerel seçimler esnasında o zaman CHP milletvekili ve Grup Başkanvekili olan, şimdinin Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burcu Köksal ile Ekrem İmamoğlu arasında DEM polemiği yaşanmış, sonra Burcu Hanım’ın kendisini arayıp özür dilediğini, yanlış anlaşıldığını açıklamıştı. Daha konuşması sürerken Burcu Köksal çıktı ve aralarında hiçbir şekilde böyle bir konuşma geçmediğini söylemişti… Bu olay çiçeği burnunda Genel Başkan Özel’in karizmasının ilk çiziği idi… Şimdilerde ise çiziksiz yeri kalmadı…

Toparlamak, parlatmak, cilalamak mümkün değil…Geçtiğimiz birkaç haftalık süre içinde olanlar bile yetiyor siyaset hanesindeki eksiklikleri anlamaya…

AK Parti’ye geçen Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun ile açıklamaları tam bir skandal idi. İtibar suikasti denemesi Serap Hamın tarafından delilli belgeli açıklamalarla tuz buz edildi…

Teröristbaşı’nın mektubu üzerine Ak Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala’nın devlet adamı ciddiyeti ile yaptığı değerlendirmelerine yönelik açıklamaları ise kendisi bakımından tam bir yüz karası idi, Efkan Ala tarafından derhal cevap verildi, belgeler ortaya konuldu…

Beykoz Belediye Başkanı’nın görevden alınmasını “siyasi” olarak değerlendirdi, ancak ihbarın kendi içlerinden çıktığı ve savcılığın harekete geçtiği anlaşıldı. Üstelik, “petrol tankeri ile meyve sebze taşınmış gibi gösterildiği ve Beykoz sınırlarında hiç görülmeyen bu tankere bu nedenle ödeme yapıldığı” ortaya çıktı.

En son partililerinin tüm itirazlarına rağmen bir skandala imza attı, İyi Parti’den seçilen ve ayrılan Ankara Milletvekili Adnan Beker’i, kendisine Mansur Yavaş’ın emaneti olduğu gerekçesiyle transfer etti… Mansur Yavaş çıktı, kimseye kefil olmayacağını, emanet olayını bilmediğini, kendisinin transferi medyadan öğrendiğini kamuoyu ile paylaştı…

Özgür Bey, liderliğini bu denli örseletmek istemiyorsa dikkat etmesi gereken bazı hususlar var:

Gerçekleşmesi imkânsız vaatlerden artık vazgeçmeli… Hele ekonomi ve iyi yönetim konularında… Yapabildikleri en iyi şey birkaç kent lokantası açmaktan ibaret… Bütçe açığı, enflasyon, işsizlik gibi konularda çarpıtılmış veriler sunmayı bırakmalı, gerçeklerle konuşmayı denemeli…

Rakiplerini karalamak için üretilen yalanlara itibar etmemeli, bunları kullanmamalı, kullananları uyarmalı…

Seçim sürecinde halkın eğilimini yanlış yansıtmak için uydurma veya çarpıtılmış anket sonuçlarına çok inanmamalı, milleti de bununla ikna edeceğini düşünmemeli, yerel seçim sonuçlarını sonsuza kadar sürecek büyük bir kredi ve kendi başarısı gibi görmemeli…

Ama en önemlisi, parti içi dengeler için kurgusu hızla çökecek yalanlardan, hikâye anlatıcılığından vazgeçmeli… Velev ki, bu yalanlar beyaz veya tatlı olsa bile…