Bir İngilizce öğretmeni olarak bu başlığı atmak tabi ki fazlasıyla üzüyor beni, ancak gözle görülen bu gerçeğin nedenlerini ve çözüm yollarına bakmaya ne dersiniz?
Araştırmalara göre Türkler İngilizceyi öğrenme konusunda son sıralarda yer alıyor (70 ülkeden 50.sıradayız).Karakter olarak aceleci, sabırsız bir millet olduğumuzdan, henüz ikinci derse geçmeden neden İngilizce konuşamadığını sorgulayan insanlar var . Daha sonra moral ve motivasyonları hemen düşüyor ve sonuç hüsran...
Bir insanın dünyanın en kolay dillerinin başında gelen İngilizceyi öğrenememesinin sebebi yeterince emek harcamamasından kaynaklanmaktadır. İnsanlarımız Ortadoğu ülkelerinde yaşayan insanların bile rahatlıkla İngilizce konuştuklarını belirtiyorlar . İngilizcenin gramer ve cümle yapısının çok farklı olduğunu dile getiriyorlar. Bu ve bunun gibi birçok bahane sıralayabiliriz. Bir şeyi yapmak isterseniz mutlaka bir yolunu bulursunuz. “Türk’e imkansız de otur ve seyret” sözü aslında tam da bizi anlatıyor. Gerçekten istediğimiz zaman yapamayacağımız hiçbir şey yok.
Mükemmeliyetçiliği bir kenara koyarak başlayabiliriz. Yanlış konuşurum, telaffuzuma gülerler, hızlı ve akıcı konuşamıyorum diyerek derslerde hiç söz hakkı almayan öğrencilerim var. Özgüven problemi dil öğrenmenin karşısında en büyük sorunlardan bir tanesi.
En fazla üzülerek yazacağım neden de İngilizce öğrenme sürecinde yapılan hatalar. Maalesef İngilizceyi sınıfta hiç kullanmayan, konuşmayan meslektaşlarım var. Sadece dil bilgisi anlatıp çıkan öğretmen arkadaşlarım dil öğrenme sürecini zora sokmaktadırlar. Yetişkin eğitiminde öğrencilerim ilkokul, ortaokul, lise hatta üniversite hayatlarında İngilizce dersinde öğretmenlerinin ağzından tek bir İngilizce cümle çıkmadan mezun olduklarını üzüntüyle anlatırlar. Biz
öğretmenler anlamıyor diyerek İngilizce konusmayı bırakmamalı , öğrencilerimizi hedef dili olabildiğince maruz bırakmalıyız.
Peki İngilizceyi öğrenmek için ne yapabiliriz? Her gün İngilizce konuşmaya zaman ayırmamız lazım. Bir dil öğrenmenin en iyi yolu o dili konuşmaktır. O kadar az kelime bilgisiyle akıcı bir şekilde İngilizce konuşan tanıdıklarım var ki...Biraz zaman geçsin, daha çok kelime öğreneyim, gramer hatası yapmayım diyerek kendilerine engeller koymaktadırlar. Bugün başla İngilizce konuşmaya. Zamanla ne kadar yol kat ettiğine sen de şaşıracaksın. Ana dili İngilizce olan gönüllü arkadaşlar edinebilirsin. İnternet bu kadar yaygın değilken mektup arkadaşları (penfriend) vardı. Hala devam ettirenler var ve gerçekten çok faydalı olduklarını görebiliyoruz. Günlük 30 dakika konuşmak sana yardımcı olacaktır.
Kelime telaffuzlarına çalışabilirsin yoksa karşındaki kişi seni anlamakta zorluk çeker. Ana dili İngilizce olan birinin telaffuzlarını dinleyip aynısını tekrar etmeye çalışabilirsin. İnternet sayesinde bu tür etkinlikleri yapmak çok daha kolay olacaktır. Bu arada telaffuz şekli İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi olarak farklılık göstermektedir. Hangisini öğrenmek istiyorsan ona göre çalışabilirsin (Türkiye’de okullarda İngiliz İngilizcesi öğretilmektedir).
En yaygın kullanılan kelime ve deyimleri öğrenip, İngilizce kanalları izleyip haberleri dinlemek de çok yararlı olacaktır.
Yeni kelime öğrendiğinde cümle içinde kullanıp kalıcı öğrenmeyi gerçekleştirebilirsin.
İngilizce film, şarkı, kitap, gazete, dergi gibi ilgi alanına hangisi giriyorsa seçim yapıp dilini sıkılmadan geliştirebilirsin. Çalışırken sıkıldığın zaman hemen bırak ki motivasyonunu kaybetme.
Her okuduğun cümleyi Türkçeye çevirmemeye gayret edebilirsin. İngilizce düşünme konusunda kendini eğitirsen bir müddet sonra ana diline kendini kapatıp İngilizce iletişim kurabilirsin.
Son olarak İngilizce yazmaya önem ver. Şarkı sözü, günlük ya da kısa öykü yazabilirsin. Dört temel beceriyi (dinleme-konuşma-okuma-yazma) geliştirmeye özen göster.
Hatalardan korkmadan ve asla vazgeçmeden bu yolda devam edersen İngilizceyi öğrenme ve akıcı konuşma hayalin er ya da geç seninle olacak.