Hikâye bu ya! Yılan ateş böceğini görünce dayanamayıp öldürmek için üzerine atlar. Ateş böceği kaçamaz bile. O can havliyle yılana;

-“Sana bir şey sorabilir miyim?” der. Yılan ilk defa böyle bir durumunla karşılaşmanın şaşkınlığı ile;
-“Genelde kurbanlarımın konuşmasına hatta soru sormasına asla izin vermem ama hadi sor bakalım” Ateş böceği;
-“Ben sana bir şey mi yaptım?”
-“Hayır, bir şey yapmadın” diye yanıtlar yılan. Ateş böceği kendince durumu anlamaya çalışır.
-“Peki, ben senin yiyebileceğin bir besin miyim?
-“Hayır değilsin” der yılan.
-“Peki, o halde neden beni öldürmek istiyorsun?” diye sorunca yılan içinde kıskançlık içeren şu cevabı verir;
-“IŞIĞIN ÇOK PARLIYOR!....”

Bu hikâyeyi duyar duymaz aklıma ATATÜRK geldi.  
Dünyanın kıskandığı adam ATATÜRK
Düşmanların kıskandığı adam ATATÜRK
Tarihin bile kıskandığı adam ATATÜRK 

Şu Atatürk düşmanları var ya; sadece günümüzde türemediler, Cumhuriyet kurulduğundan beri bu topraklarda hep var oldular, hiç bitmediler…. Velhasıl bu güruh hiç bitmeyecek. At sahibine göre kişner hesabı bunlarda düzene göre kişnemeye devam edecek. Benim tespitim; Atatürk’ün ışığına tahammül edemeyen iki grup var;

Birincisi; -benim en sinir olduğum grup- bunlar sus puslar. 29 Ekim geçiyor, 19 Mayıs geliyor, İzmir düşman işgalinden kurtuluyor, Çanakkale Muharebesi kazanılıyor adamların dili Atatürk’ü anmaya varmıyor. Bana üç maymunu hatırlatıyorlar; Duymadım, Görmedim, Bilmiyorum!...Nasıl bir aymazlıksa, kendilerince Atatürk’ü yok sayıyorlar. Anmadıkça hatırlanmayacağını, sustukça unutturacaklarını zannediyorlar. 

İkincisi; Atatürk’e fesatlıkları diline vuranlar. Bunlar, tarihten bihaber veya birilerine yaranmak için dili şişen, dili şiştikçe konuşan, konuştukça dili uzayanlar. Atatürk’ün kurduğu çağdaş özgür yenilikçi Türkiye Cumhuriyetini içlerine sindiremediler.  Aklı hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller işlerine gelmedi. Kadının erkekle eşit olmasını kabullenemediler. Milletin yönetimde söz sahibi olması hoşlarına gitmedi. Din ve vicdan özgürlüğünü dinsizlik, Laikliği ise halen din düşmanlığı olarak gören abuk zihniyetler Mustafa Kemal Atatürk’e en çok din üzerinden saldırdılar. Çünkü insanları ancak din ile dövüştürürsün, Allah ile savaştırırsın. En kolayıdır Allah ile aldatmak, din ile nifak saçmak. Oysaki Allah İslam Devleti değil, İNSAN DEVLETİ istiyordu. Mustafa Kemal Atatürk bunu çok iyi bildiği içinde bu Yüce Milletin karakterine en uygun yönetim şekli olan Türkiye Cumhuriyetini kurdu.

Allah kimseyi Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayıp hatırı sayılır makam koltuklarında oturup da Atamızın adını anmayan sus pus vefasızlardan etmesin. Allah kimseyi Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayıp, tüm nimetlerinden faydalanıp, ona dil uzatan nankörlerden etmesin.

Şu husus iyice idrak edile! Atatürk herhangi biri değildir. Atatürk bu ülkenin başına konan bir talih kuşu. Atatürk bu milletin şükür sebebi. Atatürk bu millete Allah’ın ikramı. Bu toprakları küllerinden yeniden kursun diye gönderilen İlahi bir görevli. 

Atatürk herhangi bir lider değildir biline! Ya da İranlı şairin dediği gibi “ Allah bir ülkeye yardım etmek isterse onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi bir lider getirir.” Allah’ım bize öyle birini gönderdi ki, bırakın ülkemize dünyamıza böyle bir insan geleceğine inanmıyorum. Dikkat edin: komutan demiyorum, siyasetçi demiyorum, İNSAN diyorum. İnsan…

Zira Atatürk olmak kolay değil! Nasip işi, hesap işi değil. Unutmayacağız, unutturmayacağız. İnadına Cumhuriyet, inadına insanlık, inadına ATATÜRK… IŞIĞIN HEP PARLAYACAK!...Bizler bu ışıkla açtığın yolda gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğiz. Saygı dua ve Rahmetle….