Cezayir’de kıt kanaat geçinen bir cami hocasının hanımı hasta olur. Doktor doktor gezip çare ararlar. Tek çare vardır, ameliyat! Onun için de çok para lazımdır.

Ama hocada hiç para yoktur. Son çare Cuma Namazıdır.

Toplanan cemaate ağlayarak durumu anlatır ve yardım talep eder.

Bakar ki, hocanın derdi kimsenin umurunda değildir. Namazı kılan, arkasını döner gider. Hoca üzgün, hoca kırgın, perişandır.

Dalgın bir halde bir meyhanenin yanından geçerken, sarhoşlardan biri hocayı tanır, meyhaneden dışarı çıkıp elini öper, halini hatırını sorar. Hoca derdini ona da anlatır umutsuzca. Sarhoş “Beni burada bekle hocam.” der ve tekrar meyhaneye girer. Durumu içerdekilere anlatır ve beş dakika içinde ameliyat parası toplanır. Parayı hocaya takdim eder. Hoca şaşkın, hoca sevinçlidir. O sevinçle meyhaneden içeri girip, “Allah hepinizden razı olsun. Benim de sizler için yapabileceğim bir şey varsa söyleyin.” der. Birkaç sarhoş “Hocam namazlarda bizim için de dua et, Allah bize doğru yolu ihsan etsin bir an önce.” deyince, hoca heyecanla bağırır: 

“Yok, yok! Allah sizi bu yoldan ayırmasın inşallah.” der.

BİLGE BAADDİN HABERLERİ

1—Ekim ayının en güzel haftasındayız. Havada Cumhuriyet kokusu var.

2—Yorulduk üstadım. Öyle çalışıp koşmaktan değil. Bir tutam şefkat aramaktan, bir tutam vefa aramaktan yorulduk. Çok severek haddimizi aşıyoruz. Ya yanlış zamanın insanlarıyız. Ya da insanlık için yanlış zamandayız. Şairin sevgim acıyor dediği…

2—Modacı kardeşimiz Cemil İpekçi, hastane mikrobundan geçen hafta 3 yakınını kaybetmiş. Hastanelerde acile gelen hastalara başka hastalarda kullanılan oksijen maskesi taktıkları için çeşitli hastalık mikropları bulaşmış, insanlar 3 gün içinde ölmüşler. Cemil bey özel videosunda bu tehlikeyi paylaşmış. Bu insani bir davranışı için Cemil İpekçi’ye teşekkür ederiz.

3—Hayat elini tutturmayan yaramaz çocuklar gibi koşup gidiyor. Ne durdurmaya gücün yetiyor, ne de yetişmeye nefesin.

4—Yalıkavak’taki yazlığımızda çok sıkılmıştım. Uzun tatilleri sevmiyorum. Okullar açıldığı için herkes gitmişti. Ben konuşmayı, muhabbeti ve hayatı paylaşmayı seven biriyim. Yazlıkta neredeyse konuşmayı unutacaktım. İstanbul kargaşasında da olsa hayat alanım Özgürlük parkında geldim de konuşacak, muhabbet edecek arkadaşlara kavuştum. Önümüzdeki hafta İstanbul’daki Osmancık’lı kardeşlerimi toplayıp bir iki lafın belini kırarız.

5—Yerli Himalaya tuzu geldi. Kadın bayan eleman alınacaktır. Yabancı dil bilen tercüman aranıyor. Namaz kıldıran ilaç eczanemizde. Ateşe dayanıklı kefen bulunur. Ey büyük Allah’ım, takmış, delmiş yaratmışsın, bir de ne yapıyorlar diye takip etsene şu akıldan, izandan yoksun insan kullarını!

6—Yeni bir dünya savaşını dinsel eğitim veren ülkeler değil, bilimsel eğitim veren ülkeler kazanacaktır. Bundan hiç şüpheniz olmasın. İlgililere duyurulur.   

7—Memleketimizin TV kültürü, sabah kaybolanı bul, öğlen evlendir, akşam haberlerinde öldür.

8—Kömür madeni işçisinin karısı kocasını uğurlarken soruyor,” Akşam yemeğe ne yapayım?”  “Gelirsem dolma, gelmezsem helva.”

“Acının tarifi ancak bu kadar anlatılabilir.

9—Bir devlet büyüğü anlatıyor. “Karadeniz gazı ilk seferde günde 10 milyon

metre küp gaz vatandaşın kullanımına sunulacak. İkinci fazda 40 milyon metre küp gaz vatandaşın hizmetine sunulacak” diyor. İşte size dezenformasyon!  

10- Magazin basını dekoltesi derin olan yarı çıplak kadınlara “Cesur kadın” diyor. Cesur kadınların cesaretini hayranlıkla izleyen erkeklere “Sapık” diyor.

Çelişkili bir durum!

Son günlerde Biontech aşısının insan vücudunda nasıl bir etkisi olduğu tartışılmaya başlandı. Korona ve bu aşıdan sonra insanlarda görülen çeşitli rahatsızlıklar beni dehşete düşürmeye başladı.  

Görünmez bir canavar esir aldı kuşattı bizi,

Milyonlarca insan öldürdü, yaktı ağlattı bizi,

Kıyamet alametleri sanki çaresiz kaldık Yarabbi!

Çinliler çıkardı bu melaneti, uygarlık aldattı bizi…(Mehmet Özata)  

 

                                                                       28 Ekim 2022 / Mehmet Özata