Daha gerçekçi bir savaşa girmeden önce küresel güçlerin Ukrayna üzerinde prova yapması, kimin ne kadar ileri gidebileceğinin ölçülmesi… Kimin nerede duracağını, yapılacak hamleleri ve eldeki savaş araçlarını görmesi, istihbarat servislerinin gücünün test edilmesi… Yapılan hamlelerin ekonomiye yansımalarının nasıl olacağının, olası küresel ölçekteki bir soğuk ya da sıcak savaştan önce deneyimlenmesi… Ortadoğu yetmez, Avrupa’da, o da kesmezse Asya Pasifik’te çıkarılacak kargaşayla enerji kaynaklarının güzergahlarının veya kontrolünün nasıl değiştirilebileceğinin hesaplanması…

Petrol için ilk kan ne zaman aktı? Petrol bulunan ülkelerde, çıkarılacak petrolün imtiyazının hangi ülkeye verileceğiyle ilgili olarak her ülke kendine yakın bir yönetimi başa geçirmek istemiştir.

İran’da 1894’te İngiliz ajanı Molla Rıza, İran Şahı Ali Esfer Han’a suikast düzenleyerek öldürür. Ardından şahın destekçisi Rus Albay Liyakof’un emrindeki askerler tarafından halkın üzerine ateş açılır, binlerce insan ölür. İran yönetimi üzerinde baskı kurarak kanlı mücadeleye giren İngiltere, Rusya, Almanya ve Fransa bölgeyi savaş alanına çevirmişlerdir.

Osmanlı Devleti döneminde benzer şekilde Musul ve Kerkük dahil Irak toprakları, petrol nedeniyle yapılan imtiyaz savaşlarına sahne olmuştur.

Mançurya üzerinden Pasifik’te, Venezuela üzerinden Latin Amerika’da, Afganistan’ı yol yapıp Hazar ve Orta Asya enerji kaynakları üzerinde imtiyaz sahibi olmak isteyen Batılı petrol şirketleri veya onların siyasetteki ortaklarını durduracak tek şey, günün birinde dünyadaki petrol, doğalgaz gibi enerji stoklarının tükenmesi olacaktır. Bu da demek oluyor ki önümüzdeki 50 yıl daha var. O zamana kadar, siyasetçilerin yalanlarını dinlemeye devam edeceğiz.

Ukrayna’da çıkan savaşın ana öznesi doğalgaz ya da petrol değil; ülkede kömür başta olmak üzere maden yatakları ile verimli tarım arazileri var. Ancak hiçbiri Ukrayna’nın stratejik öneminin önüne geçemiyor. Fakat bu stratejik konum, uzun vadede zengin enerji kaynaklarına ulaşılacak güzergahtaki önemli bir alan. Üstelik Karadeniz’e kıyısının olması, ABD açısından önemini daha da arttırıyor.

Ukrayna, SSCB’nin dağılmasıyla beraber kardeşlik bağları bulunan Rusya ile ABD arasında pinpon topuna dönmüş bir ülke. Hem ABD hem de Rusya yıllardır kendine bağlı bir yönetimi Ukrayna’nın başına getirme savaşı veriyorlar. Defalarca el değiştiren hükümet ve başa getirilen beceriksiz yöneticiler, sonunda Ukrayna’yı her kukla yönetimin yapacağı gibi uçuruma sürükledi.

Şu anda Ukrayna, üzerinde modern silahların denendiği, Rusya ve ABD’nin uzun zamandır bekledikleri büyük savaşın kobayı olan bir savaş alanıdır. ABD tıpkı Irak, Afganistan, Suriye, Libya, Venezuela’da olduğu gibi kaleyi içerden çökertecek hamlelere girişmiştir. Ukrayna’yı cesaretlendirerek ve sürekli olarak silah desteği vererek savaşı kışkırtmıştır.

Rusya’ya inanılmaz ambargolar uygulayarak bunlara uymayan diğer devletleri de her zaman olduğu gibi ambargolar yoluyla tehdit etmeye devam etmiştir. ABD klasik oyunlarına devam ederek, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşen Pakistan Başbakanı İmran Khan’ın görevden alınmasını sağlamıştır. Pakistan halkı ülkenin her yerinde devrik başbakana destek gösterileri düzenliyor.

Evdeki hesap çarşıya uymaz. ABD ile onun kuklaları olan Batılı Devletler, küresel ekonominin birbirine kenetlenmiş olan halkalarını kırmalarının bedelini ağır ödüyorlar. Rusya’ya uyguladıkları ambargolar gıda tedarik zincirini bozmuş, petrol fiyatlarında dalgalanmaya yol açmış, enflasyon artmaya başlamış, Dolar yerine yeni ödeme yöntemleri devreye girmiştir.

Karadeniz’de Rus amiral gemisinin batırılmasıyla Rusya ve Ukrayna arasında kısa vadede barışın olmayacağı, emperyalist güçler tarafından garantiye alınmıştır. Gözü kararmış savaş çığırtkanlarının peşine düşen Ukrayna, maalesef beceriksiz yöneticileri yüzünden önlenebilir gerginliklerin bir savaşa dönüşmesini engelleyememiş ve parçalanmıştır. Binlerce insan ölmüş, yaralanmış ve milyonlarca Ukraynalı mülteci durumuna düşmüş, Ukrayna’nın altyapısı çökmüştür.

Bu koşullarda Türkiye tarafsızlık politikasına devam etmeli ve kendini güçlü kılacak her tedbiri almalıdır.