Günaydın sevgili Osmancıklılar. Bugün sizlere Osmancık’ın Gemici mahallesinde çok güzel ve aydın insanlar yetiştirmiş, öğrenciliğimizde de çok sevdiğimiz ve saydığımız Ömer Faruk Elverici amcanın ve yetiştirdiği memlekete faydalı güzel evlatlarının hayat öyküsünü matematik öğretmeni oğlu Emrullah Elverici anlatacak.

Yıllardır İstanbul’da yaptığım Osmancıklılar toplantılarında kendisini yakından tanıma fırsatı bulduğum, kişiliğine, terbiyesine ve kültürel donanımına hayran olduğum sevgili kardeşim matematik öğretmeni Emrullah Elverici mübarek babası Ömer Faruk Elverici ve kardeşlerini anlatıyor.

ŞİMDİ SÖZ MATEMATİK ÖĞRETMENİ EMRULLAH ELVERİCİ’DE:

Sizlere birçoğunuzun öğrencilik yıllarından amca, dayı, abi olarak da hatırladığı rahmetli babam Ömer Faruk Elverici ve onun bin bir güçlükle yetiştirdiği ailemiz hakkında özet bilgi vermek istiyorum. Bana bu imkânı sunduğu için değerli hemşerim, meslektaşım, Mehmet Özata ağabeye, ailem adına teşekkür ediyorum.

Rahmetli babam 1920 tarihinde Osmancıkta doğmuş. Sizlerin ‘Emür Hafız’ olarak tanıdığı Ali oğlu Emrullah’ın 9 kardeşinden birisiydi. Kız erkek ayrılmaksızın tüm kardeşlerin o zamanın ötesinde bir anlayışla okuryazar olduğu, hatta sanatın bazı dallarında da eğitim aldığı bir aile ortamında büyüyen babam bu geleneği bizlere de yansıttı.

Pek çok farklı şansızlık sonrası ekonomik olarak rahat bir yaşantısı olmayan babam tüm bunlara rağmen hayata her zaman olumlu ve ümit var olarak bakmaya devam etti. Evlenmeden önce babasının kundura dükkânının yanması ve ekonomik olarak sıkışık olması sonucu başkasının yanında kundura tamircisi olarak çalışmaya başlayan babam aile büyüklerinin yardımı ile İnönü Zaferi İlkokulunda müstahdem olarak çalışmaya başladı. Geçmişinde eğitime olan ilgisi ve okuma aşkı çalıştığı bu işyerinde tüm çocukların ona olan saygısını arttırdı.

Babamın 23.11.1944 tarihinde rahmetli annem Naciye ile olan evliliği beş çocukla taçlandı. Beni ve kardeşlerimi Çay Mahallesinde bulunan, iki katlı binada büyüttü, evlendirdi ve hayata kattı. Babam bizim 6. kardeşimiz gibi hep bizlerle birlikte oldu. Okumayı çok seven babamın bize okuduğu kitapları halen hatırlıyoruz. Beni ve kardeşlerimi en çok etkileyen şeylerden birisi de kendisi ilkokul mezunu olan babamın muhteşem el yazısı idi.

Okula giden tüm kardeşlerimin ve benim en çok hoşlandığımız şey, bayramlarda bizi ziyarete gelen misafirlere babamın bizim başarılarımızı gururlanarak anlatmasıydı.

Bu noktada bizi tanıyanlar bilirler ki babamın maddi gücü içinde lise ve yüksek okul bulunmayan Osmancık dışında bizlere tahsil yaptırması neredeyse imkânsızdı.

Ancak onun bizde oluşturduğu eğitim aşkı bizdeki azim ve ondaki inançla birleşerek farklı şehirlerde, parasız yatılı okullarda tahsil almamıza olanak sağladı. Abim Rasim, ben ve kardeşim Asım matematik öğretmeni olarak öğrenci arkadaşlarımıza ders vererek hem kendimize hem de babamıza maddi destek olmaya başladık.

Bu arada Osmancıkta lise açılmış olması küçük kardeşlerimin eğitiminde biraz daha rahat olmamızı sağladı. Kardeşim Şükrü tıp eğitimi alarak doktor oldu ve en küçük kardeşim Bülent Harp Okuluna giderek subay oldu.

Babamın bizim için yaptıklarını anlatmak buraya sığamayacak kadar çok, ancak sizlere biraz da onun iç dünyasından bahsetmek isterim. Öyle bir insan düşününki, hayatında ağzından hiç küfürlü bir söz çıkmamış olsun. Evet, inanması zor ama anılarımızın hiçbirinde o Hakk’ın rahmetine kavuşuncaya kadar geçen sürede ne bizi ne de bir başkasını ne azarladı ne de hakaret etti. Sadece bize değil tüm canlılara karşı hoş görülü ve merhametliydi. Hep güler yüzlü ve inanılmayacak kadar enerji doluydu.

Bizimle oynardı. Hem de ne oyunlar. Evimizin avlusuna voleybol sahası bile kurmuş, kimsenin aklına gelmeyen masa tenisini evimize açmıştı. Tüm kahve oyunlarını bize öğretmiş ve bizimle oynamıştı.

Burada amaç bizim dışarıda kontrolsüz oyunlar oynamamıza engel olmaktı.

Şükretmek bir erdemdir. Kendisine yapılan tüm iyiliklere teşekkür eden babam yaşamının her anı ile bizlere örnek oldu. İncitmedi, bu özelliği ile kimse de onu incitmek istemedi. Çok sıkıntılar çekmesine rağmen benim hatırladığım ve neredeyse emin olduğum onu en çok üzen olay rahmetli annemin zamansız vefatı oldu. İlk ve son kez onun ağzında ‘Hayat boş’ sözünü duymak hepimizi derinden etkiledi. Ama tüm isyanı bu kadar oldu.

Belki de üzüntüsünü içine atmış olması onun aynı yıl içinde (13.12.2013) hem rahmetli annemize hem de Hakk’ın rahmetine kavuşmasına neden oldu.

Haftaya bu güzel ve mübarek insan Ömer Faruk Elverici ve muhterem eşi Naciye teyzemin yetiştirdiği memlekete faydalı 5 değerli kardeşimizin hayat öyküsünü anlatacağım.

25 Mart 2022 / Mehmet Özata

(Bu fotoğraf yaklaşık yetmiş yıl önce , üstte resmi bulunan evimizin bahçesinde çekilmiş. O zaman Osmancık içinde dışında yaşayan , şuanda hayatta bulunmayan aile fertlerinin bir kısmını gösteriyor. En önde , ortada bulunan iki çocuktan birisi Rasim ağabeyim ,diğeri ben. (Emrullah Elverici)