Âlemlerin Sultanı Peygamberimiz Muhammed (sav) Allah’a vuslat ettiğinde ciğerparesi Hz. Fatıma günlerce ağladı, gecelerce inledi. Onun ağlayışından rahatsız olanlar oldu. Hz. Ali’ye Hz. Fatıma’yı şikâyet ettiler;

“-Fatıma aşırıya kaçıyor. Tamam. Babasıdır acısı vardır, ağlar. Ama bunca hafta bunca ay geçti, ilk ağlayışından bu yana susmadı, sürekli ağlıyor. Onun gece ağlayışları bizi uyutmuyor, sesinden rahatsız oluyoruz” dediklerinde o yüreği ve yüzü daima Allah’a dönük olan Hz. Ali onlara;

“-Sizin hanginiz Resulullah gibi bir babanın kızıydınız? Hanginizin babası kızının avuçlarının içini öper, hanginizin babası toplulukta otururken kızı geldiğinde ayağa kalkardı? Hanginizin nasibinde Muhammedi bir muhabbetle beslenip büyümek vardı da ondan mahrum olunca hazinleştiniz? Hangi birinizin babası Muhammed Efendimizdi de Fatıma’ya ağlamasını çok görüyorsunuz. Allah affetsin sizi!” dedikten sonra Ebu Zer ile birlikte şehir dışında küçük, tek kişilik, dört tarafı perdeyle kapalı üstü açık bir yer yaparlar. Hz. Fatıma her gün oraya gider babacığı için hıçkıra hıçkıra ağlardı. (Ravza’nın Yıldızları-Sinan Yağmur)

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sav) baştan aşağı örnek bir babaydı. Babasız büyüdü; babasızlığın ne demek olduğunu bildi. Baba oldu; birçok evladını kaybetti, baba olabilmenin ne demek olduğunu bildi. Kızı Fatıma’yı anasız büyüttü ve ona “–babasının annesi, anam” diye hitap ederek kızını annesi gibi sevdi. Kendinden nasihat isteyen ashabına “-Babanız öldü mü? Bu nasihat size yeter” diyerek babalığın ne kadar kutsal olduğunu ümmetine bildirdi. Aile ilişkilerinin yozlaştığı, anne-babayı fazlalık gören evlatların çoğaldığı, yaşlılarımızın yalnızlaştığı şu günlerde; Peygamberimizin aile yaşantısını titizlikle incelemek, tekrar tekrar okumak zorunda olduğumuzu düşünüyorum. O nedenle Babalar gününde mükemmel bir baba olan Efendimizi ve örnek bir evlat olarak yetiştirdiği Hz. Fatıma’yı anmadan geçemeyeceğim. O; örnek bir eş, örnek bir evlat, örnek bir babadır…

Hani bir Veysel Karani Hazretleri vardır. Hasta ve âmâ annesinin her türlü hizmetini gören bir deve çobanıdır. Allah Rasulü’nün aşkıyla yanıp tutuşuyor ve anacığından kısıtlı bir süre izin alıp Yemen’den Medine’ye geliyor. Kapıyı Hz. Aişe validemiz açıyor ve Efendimizin sevde olmadığını söylüyor. Peygamberi evde bulamayan Veysel Karani çok üzülüyor. Birkaç güne kadar döneceği söylense de annesine verdiği sözünden ötürü bekleyemeyeceğini söyleyip Efendimizi dünya gözüyle göremeden geri Yemen’e dönüyor. Sırf anasına hürmetten, anasına hizmetten ötürü Efendimizin “Bana Rahman’ın kokusu yemenden gelir” övgüsüne nail oluyor, mübarek hırkasının emanetiyle şerefleniyor. Anaya hizmet etmenin Peygamberi kafa gözüyle değil gönül gözüyle görmek demek olduğunu bize açıkça gösteren Veysel Karani’den Allah razı olsun. “Yemendedir, yanımdadır. Yanımdadır, Yemendedir.(Ebu Said bin Ebu’l Hayr)” dizelerin de olduğu gibi sadece anasına hizmet ederek Peygambere yakın oluyor. Anasına hürmet ederek Allah’a yakın oluyor.

Günümüzde çok şeyin değiştiği gibi anne-babaya sorumluluklar da değişti. Anne-babalar çocuklarını sebepsiz severken bazı evlatlar anne ve babalarını sevmek için sebepler arıyor. Hayatın debdebesi içinde unutulan yaşlı anne ve babaların kalbi kırık, gönülleri buruk. Böyle adamlara ana-baba hakkından bahsettiğinde “-onlar bana analık-babalık mı yaptı ki…” diye başladıklarında ağızlarından çıkan öfkeye şaşakalıyorum. Öyle bile olsa yapmadıkları ana-babalıktan onlar sorumlu, sen ise yapmadığın evlatlığından öyle bir hesaba çekileceksin ki perişan olacaksın. Benim anladığım şey evlatlıktan kaçışın asla affı yok. Allah anneye ve babaya iyi davranmayı emrediyor. “Eğer onlardan biri ya da ikisi yanında yaşlanırsa Of bile deme! (isra 24)” diyor. Peygamber Efendimiz “Anne ve babasına veya onlardan sadece birine yaşlılık günlerinde yetişip de cennete giremeyen kimse perişan olsun, perişan olsun, perişan olsun” diyor. Ahmed Bican Envaru’l Aşıkin kitabında A’raftakileri anlayor; “–Onlar, baba ve analarına asi olanlardır. Onlardan izinsiz gaza’ya gidip şehit oldular. Şehit oldukları için Cehennemden kurtuldular. Ana-babalarına asi oldukları için de Cennete giremediler, orada (araf da) kaldılar.” diyor. Okuduklarım karşısında beynim uyuştu, kanım dondu. Anne- baba hakkı öyle bir şey ki; anne-babaya asi olan şehit bile olsa A’raf da kalıyor. Ne yaparsan yap; dokuz defa Hac’a gitsen, sabah akşam ibadet etsen, âlemi cihan olsan anne-babana hizmet etmekten acizsen Allah’ı razı edemezsin ve perişan olursun.

Bir baba kırk evladına bakıyor da kırk evlat bir babaya bakamıyor dedikleri doğrudur. İki karış toprak, birkaç kuruş parayı; ona çok bana az bıraktı diyerek ana-babasına küsen, ana-babasını silen evlatlar gördüm. Bayramlarda gözü yollarda kalan, hasta yatağında oğlunun kızının adını sayıklayan hatta evlat hasretiyle öbür âleme göçen anne-babalar gördüm. Para hırsı, mal mülk biriktirme hastalığı insanlara anayı babayı bile çiğnetiyor. Aslında bilseler ki “mal da yalan mülk de yalan var biraz da sen oyalan” hesabı kendileri de aynı döngüyü yaşayacaklar.

Hayatın yaşarken bana öğrettiği bir gerçek oldu; anne ve babaya hizmet herkese nasip olmuyor. Allah nasip ettiklerine Ana-babaya hizmet etmesi için bir yolunu buldururken, nasip etmediklerine türlü türlü bahaneler buldurtuyor. İnanın ki her şey gibi ana-baba rızası almak bile nasip işi! Nasibinde varsa o kutsal görevi Allah sana yaptırtıyor. Nice evlat var ki; anne-babası yok” “-keşke olsalardı da hizmet etseydim” özlemiyle yanarken, nicesi de anne-babası yanında yaşlanmış ama onlardan kaçıyor, böyle bir nimetten yararlanamıyor. Söylemeden geçemeyeceğim bir grup da var ki; ana-babasının kıymetini sağlığında değil de öldükten sonra sanal âlemde iyi evlat algısı vererek vicdanını rahatlatıyor. Daha ne diyeyim; ana-baba rızası almayı talep edelim ki nasip olsun inşallah. Rabbim bizi bahane bulanlardan değil, ana babamıza hizmet etmek için sebep bulanlardan, ana-baba rızası alanlardan, ana babamıza hizmet edenlerden eylesin. Anne-babalarımız başımızda iken onların kadir kıymetini bilenlerden eylesin. Tüm vefakâr babalara fedakâr evlatlar olabilmeyi nasip etsin. Hayatta olmayan babalara rahmet, olanlara sağlık diliyorum. Tüm babaların baba günü kutlu olsun.