Türkiye’nin yarı sömürge oluşunu bile kabullenmeyen ABD ve AB ülkeyi hızla federal bir yapıya dönüştürmek ve bölmek için gece gündüz çalışmaktadır. Son Anayasa referandumu ile yüksek yargı ele geçirilmiştir. Henüz ele geçirilemeyen Yargıtay’ın fethi içinde terör suçlusu caniler sokağa salınmış, bunun faturası da “işini yapmadı” gerekçesiyle Yargıtay’a atılmaya çalışılmıştır. Kurulması tasarlanan Bölge İstinaf Mahkemeleri federal yönetimlerde bulunan bir sistemin yapı taşlarıdır. Diyarbakır Bölge İstinaf Mahkemesi binasını AB’nin yapması ne büyük bir katkıdır demokrasimiz için(!)…
Bölge Kalkınma Ajansları ile yasa çıkarılarak ulus devlet 26 bölgeye ayrılmış, her bölge için karma meclisler oluşturulmuştur, şimdi de dokuz bölgeli federal yapı için Amerika’ya vali yardımcısı ve kaymakamlar staja gönderilmektedir.   
Çekmecelerde hazır bekletilen Yeni Anayasa” ile Türk milleti sahneden indirilmeye çalışılmaktadır.
Yaklaşan genel seçimlerde geldiğimiz parçalanma tehlikesini millete anlatması gerekenler köy, kent gezerek halka yaşananları anlatıp onu örgütleyeceklerine kendilerini “Yeniden Cumhuriyet Mitingler” ile cilalayarak yeni CHP’den vekillik kapma hesabındadırlar.
İnsana, topluma, tarihe bakıp da gerçekleri göremeyenler, istediklerini görüp, duymak istediklerini duyarak bir diğer deyişle ötesini görmezden gelerek önce kendilerini kandırmışlar, sonra da çevrelerini kandırmaya çalışmışlardır.
Millete bilinç taşıyarak onu örgütlemesi gereken bazı aydınlar, her dönemde, düşünme yetilerini, siyasi zekâlarını yitirmiş, gerçekle ilişkilerini kesmiş, siyasi olmayan bir siyaset özlemiyle galip görünenin yanında yer almışlar ve almaktadırlar.
Öte yanda ise hiç de güçlü görünmeyen hatta örgütsüz kitleler vardır. Bu kitlelerin doğru önderlik ve örgütlemeyle neler yaptıklarını tarihten örneklerle görmemeleri ise onların bakar körlüklerinden başka ne olabilir ki?
Fransız Devrimi’nden sonra dünyada yaşananları ve 1917 Rus Devrimi’ni algılayamayan bazı Osmanlı aydınları gündelik çıkarları ve tutkuları da bu duruma eklenince körleşme başlamış ve onlar işbirlikçilerin utangaç destekçileri konumuna düşmüşlerdir. Bunların isimlerini görmek için 150’likler listesi sadece küçük bir örnektir.
Ancak Türk Devrim tarihi, herkesi birleştiren Mustafa Kemal Paşa önderliğinde milletin zaferi ile yazılmıştır.
Bu körleşmenin günümüzdeki uzantısı ise bir zamanlar emperyalizmden söz ederken eşeğin boyanıp kürselleşme diye yutturulmasını, savunan ve kişisel tutkularının esiri olan tiplerdir.
BOP Eşbaşkanı’nın önünde el pençe divan durup, eğilip bükülenleri, tarih hak ettikleri şekilde sıfatlandıracaktır. Çünkü dünyamız hâlâ emperyalizm çağındadır, emperyalist sömürü kapı komşumuz Irak’ı işgal edip kan dökerken, halkı işkenceden geçirirken tıpkı Müslüman geçinen bazı aymazlar gibi baş düşmanın destekçisi durumuna düşmüşlerdir.
Son sekiz yılda hiç Cuma namazı çıkışı ABD’nin Irak işgalini, zulmünü ve katliamlarını kınayan bir eylem gördünüz mü?
Göremezsiniz, çünkü onlar Evangelist Protestan efendilerine, kayıtsız, şartsız biat etmişlerdir. Onlar büyük çoban tarafından güdülen sürüler örneği, sadece ezberletilen oyunu oynamaktadırlar.
Elbette “ Yalancının mumu”, doğru hedef ve örgütlenme ile “yatsı”dan çok önce sönecektir.
Ama!..
“Milletin azim ve kararı” dün olduğu gibi, bugün de, Tam Bağımsızlığın teminatı olmaya devam etmek zorundadır.