Sağlık, insan yaşamının sürdürülmesinde, yaşam kalitesinin yükseltilmesinde ve korunmasında özel bir öneme sahiptir.Sağlığın korunması ve geliştirilmesi kişinin öncelikle kendi sağlığına sahip çıkması ve sağlık bilincini geliştirmesi ile mümkün olduğu unutulmamalıdır.Pek çok insan, kendisine tanı konulmadığı sürece hastalıkların kendisini ilgilendirmediğini düşünür. Halbuki vücut yaşam boyu olumsuz etkenlerle mücadele eder. Henüz herhangi bir sorun yaşamamış olmak, ömür boyu o problemle hiç karşılaşılmayacağı anlamına gelmez. Kimse bir günde kanser, diyabet, obezite vb kronik hastalığa yakalanmaz! Çiçekler de bir günde kurumazlar. Sulamayı ertelemek ilk başta sorun yaratmaz. Ancak birkaç yaprağın kurumasını müteakip sulamayı ihmal edersek bir gün pek çok yaprağın sararmış olduğuna tanık olabiliriz.Sağlık, Allah’ın kullarına verdiği bir nimettir. İnsanın, hem Allah Teâlâ’ya karşı kulluk vazifesini, hem de ailesine, yakınlarına ve tüm topluma karşı sorumluluklarını gereği gibi yerine getirebilmesi her şeyden önce sağlıklı olmasına bağlıdır.

Hz. Peygamber (s.a.s.), insan için sağlığın önemini hadis-i şeriflerinde şöyle ifade buyurmuşlardır:  “Hiç kimseye, iman hariç, sağlıktan daha hayırlı bir şey verilmemiştir.” (Tirmizî, Deavât 105)  “Allah’ım! Bedenime, gözlerime ve kulaklarıma sıhhat bahşet.” (Ebû Dâvud, Edeb 101) buyurarak, mü’minleri mânevî yönden olduğu kadar bedenen de sağlıklı ve güçlü olmaya teşvik etmiştir.

Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.s.) “Hastalık gelmeden sağlığın kıymetini biliniz” (Müslim, İmare 46) buyuruyor. Bu hadis-i şerifte önemli bir uyarma bulunmaktadır. Çünkü hastalık gelmeden, sıhhatin değerini bilmek, gelecek hastalıklara karşı korunma tedbirleri almayı gerektirir. Peygamberimiz (s.a.s.) sağlığın korunması için bizleri uyarmaktadır. “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bunların kıymetini bilmiyorlar ve aldanıyorlar. Bunlar sağlık ve boş zamandır.”    (Tecrîd-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, c. 12, s.177)
Dünyadaki her meslek belli bir değeri taşır ve yaşam koşulları adına gereklidir. İnsanın hem kendisine hem de topluma mutlaka doğrudan ya da dolaylı yararı olan bir icraattır. Doktorluk ise adeta altın bir meslektir. Ancak, doktor olmak için uzun ve meşakkatli bir eğitim gerekir ve hatanın telafi edilemediği bir meslektir.Doktorluk hakkında çok yazılıp çizilir, T.V dizilerine, filmlere konu olur. Doktorlar roman ve hikaye kahramanları olarak sık sık karşımıza çıkarlar. Bu meslek bir sanat uğraşısı gibi incelik, kültür, duygu, derinlik, insan sevgisi gerektirir. Kendi bütünlüğü içerisinde adeta ilahi bir çalışmadır. Hipokrat doktorları şu cümle ile taltif eder: ‘Ağrıyı dindirmek ilahi bir sanattır.’Doktor hastanın umududur. Sağlığına kavuşturduğu her hasta Doktoru için ödül gibidir. Çare bulamadığı her hastalık ise doktoru gece gündüz üzer, yorar,  düşündürür. Başkalarının, yakınlarının bile bakmaya dayanamadığı hastasına, doktor sevgi ile sarılır, güç verir, yaşam sevinci aşılamaya gayret gösterir. Yaşamın uçuculuğunu, ölümün kaçınılmazlığını herkesten iyi bilir ama bu acıyı hastasından uzaklaştırmak, bu sonu geciktirmek için geceli gündüzlü çalışır.

İnsan sağlığı doktorların bilgisi, tecrübesi, sezgisi, teşhis ve tedavisi ile korunur. Doktorların yardımı ile insanlar yaşamlarını rahat sürdürürler.Dünya tıp tarihinde Hipokrat’ın ayrı bir yeri vardır. M.Ö. 5. yy.da yaşayan Hipokrat , tedavi disiplinini felsefeden özerk bir disiplin haline getirmiş ve gözleme dayalı tıbbı kurmuştur. Doktorun hastanın yanı başında, hastayı ve hastalığı gözlemleyerek bir güç alabileceğini ortaya koymuştur. Gözlemlemek, deneylemek ve hesaplamak  gereği  hayata geçirilmiştir. Modern tıbbın temeli böyle atılmıştır. Kaleme almış olduğu yemin metni, mesleğin önem ve değerini, insan sevgisinin yüceliğini ortaya koyar.Sağlıktan öte hiçbir şey yokmuş. İnsan kaybettiğinde anlıyor. Emeklerinizin karşılığı ödenmez. Ülkemizin 7 bölgesinde köy, kent demeden görev alan, insan hayatının kutsallığına inanan,meslek hayatı boyunca karşılaştığı bütün zorluklara göğüs gererek mesleğini en iyi ve doğru şekilde yerine getiren, mesleğinin kutsallığını ve önemini bilerek işini icra eden bütün doktor ve hemşirelerin Tıp Bayramı kutlu mutlu olsun.Ayrıca Çorum İlimizin İl Sağlık Müdürü ÖMER SOBACI Hocamızın,hastalığı boyunca Sevgili annem Saadet Küçüktataroğlu’nu yeniden ayağa kaldıran Hitit Üniversitesi Erol Olçak Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktor,hemşire ve çalışanlarının,Çorum Özel Hastanesi Başhekimi GÖKHAN BİLGİLİ Hocamızın ve tüm personelinin tıp bayramı kutluyorum..
"Beni Türk hekimlerine emanet ediniz."
Mustafa Kemal Atatürk