Mehmet Ağabey, yerel basında polemiklere girmekten kaçınır. Kendisini eleştirenleri kolay kolay muhatap almaz, cevap vermez. 
Mustafa Demirer’in Hakimiyet’te yazdıklarına da cevap vermeyeceğini tahmin ederim. 
O yazıda ismim geçmemekle birlikte benden de bahsedildiği için, bazı gerçekleri benim anlatmam gerektiğini düşündüm. 
Mehmet Yolyapar, 16 yıl Çorum Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı yaptı. Şevket Erzen Başkan Yardımcısı’ydı. Mehmet Ağabey, o kadar anlayışlı ve hoşgörülüydü ki, Erzen’in “üye adayı” diye getirdiği, sözde bir ajansın muhabiri görünen pazarcı vb. kimseleri bile üyeliğe kabul etmekte sakınca görmedi. 
Çünkü karnında başka hesabı yoktu.
Son genel kurula gidilirken, Yolyapar’ın “bağlamacı” diye bilinen eski bir arkadaşı, ortalığı kaynatmaya başlamıştı. Mehmet Ağabey, bu entrikalar karşısında “tesanüt bozulmasın” diye bir dönem daha birlikte yola devam etmeyi önerdi. Erzen’in ısrarı karşısında Sadık Örgel, iki yılın sonunu da beklemeden bir yıl sonra Yolyapar’ın başkanlığı bırakmasını, Erzen’in Yönetim Kurulu içinden başkan seçilmesini önerdi. Mehmet Ağabey bunu da kabul etti. Ama Erzen, o kişi tarafından nasıl dolduruşa getirilmişse, hiçbir öneriye yanaşmıyordu. 
Mehmet Yolyapar, koltuğa yapışan, gücünü koltuktan alan insanlardan değil. Hiçbir sıfat veya unvana ihtiyaç duymayacak kadar güçlü bir sosyal kişiliğe sahip. 
Onursal Başkanlık gibi sıfatlar da dahil…
Kararını verdi, “aday olmuyorum” dedi. 
Birkaç gün sonra, “Benim aday olmama izin verir misiniz?” diye sordum. 
“Tugay, bu izne tabi bir şey değil. Senin en demokratik hakkın” karşılığını verdi. Yani, beni Mehmet Ağabey aday çıkarmadı. Kongrede yaşanan ikili oyunları  ise, pek çok arkadaşımız hatırlıyordur. Neyse…
Yönetimde yer almadık, ama yıllarca Cemiyet bünyesinde kaldık. Sonraki kongrelerde de adaylık girişimimiz olmadı. 
Ama, “bir dönem için” diye yönetime gelen Şevket Erzen, bize yakın saydığı, kamuoyunun çok yakından tanıdığı kimseleri bile üyeliğe kabul etmemeye başlamıştı. 
Yerel basında büyük bir ayrışma yaşanıyordu. 
Genç gazeteciler olarak, yeni bir dernek kurma arzumuzu birkaç kez Mehmet Ağabey’e ilettik. Her defasında “olmaz” dedi,”kurabilirsiniz, ama ben içinde olmam”…
En son, basın camiasında yakından bilinen, çok vahim, çok incitici bir olay yaşandı. 
Bir grup arkadaş, “Hâlâ mı izin vermeyeceksiniz?” diye Mehmet Ağabey’in yanına gittik. 
Artık dilebileceği bir şey kalmamıştı, “Ben karışmıyorum, ne biliyorsanız yapın” dedi. 
Hitit Gazeteciler ve Yayıncılar Derneği, işte o noktadan sonra kuruldu. 
Mehmet Ağabey, Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun ve Gazeteciler Cemiyetleri Basın Vakfı’nın kurucu başkanlarındandı. 
O kurumlarda hâlâ da saygın yerini korur. 
Asıl ayrımcılığı ve bölücülüğü, Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nda seçimi kaybedenlerin, yeni bölgesel federasyonlar ve bunların üst örgütü olarak “konfederasyon” kurmak üzere kolları sıvamalarında aramak gerekir. 
Çorum Gazeteciler Cemiyeti’nin Türkiye Gazeteciler Federasyonu’ndan ihraç nedenini de, herhalde, seçim kaybetme hazımsızlığında aramak en doğru değerlendirme olur. 
Mehmet Yolyapar’ın kişiliği üzerine söz söylemek ise haddim değil. O’nun ne kadar demokrat, insancıl, sevecen, dürüst, namuslu ve Çorum sevdalısı bir insan olduğunu, bu gazetenin okurları da, O’nu birazcık tanıyanlar da çok iyi bilirler. 
Hatta, Mehmet Yolyapar’ın hiç komplekse kapılmadan, Şevket Erzen’in Basın İlan Kurumu Genel Kurulu üyeliğini desteklemesini de, bu yapıcı ve olumlu kişiliğinin, memleketseverliğinin bir ifadesi olarak hatırlatmakta yarar görürüm. 
Ne kadar eğip bükmeye çalışsanız da, gerçeklerin üzerini örtemezsiniz. 
Güneş balçıkla sıvanmaz.