İlk adımı atan çocuklara merhabalar =)
Bu gün onlara dünyaya geldiklerinden dolayı ne büyük bir halt yediklerini anlatmak istiyorum. Bir de yürümeyi öğrenmişler sanki bir beceri gibi. Şimdi onlara ilk ve en önemli sözümü söylüyorum. ‘Siz yandınız.’
Bir heyecan var şimdi sizde. İlk bakıyorsunuz ya her şey renkli güzel falan. Aldanmayın. Büyüdükçe anlayacaksınız. Bir şey ne kadar renkliyse o kadar çok zarar verecek size. En basit örneği de şu küçük bilyeler. Haberiniz olsun boğazınıza kaçıp nefesinizi kesecek ilk şey onlar. Sizi mecalsiz bırakacaklar, gözleriniz dolacak, yeni öğrendiğiniz anne kelimesini daha bir içten söyleyeceksiniz. Sonra da bir babayiğit sizi bir şekilde kurtaracak. Artık elini ağzınıza mı sokar yoksa sizi ters çevirip bacaklarınızdan mı sallar bilmiyorum. Ama ikisi de iğrenç. Sonuçta karizman çiziliyor genç.
Biraz büyütelim seni. İlköğretim bir mesela; ağlayarak giriyorsun bir topluma elini annene zamklamışsın sanki. Kaçıracaklar ya seni. Neyse alıştın bu duruma. İlk hoşlandığın kıza açılacaksın ama bir anda o görüntüler. Annesinin elinden tutmuş sümüklü bir oğlan… Of kaçtı değil mi tüm cesaretin. Yazık!
Hiç gülmeyin kızlar. Çok severdiniz parlayan şeyleri; altındır, gümüştür. Lise yıllarında taktığınız diş telleri de parlaktı değil mi? Gülemezdiniz doya doya. Hoşlandığınız çocuğa nazlı nazlı sırıtamazdınız. Gerçi ikiniz de birbirinizden betersiniz. Onun aklında ilkokul günü, senin diş tellerin… Tam bir uyum!
Komik yanı nedir olayın biliyor musunuz? Şimdi buraya yazdıklarım bu kadar komikken aslında 15 yaşında bir kızın ağlama nedenidir. Senin yaşadıkların ise paha biçilemezdir. Çünkü 18 yaşındasın, üniversitedesin ve ondan 3 yaş büyüksün! =)