-Sedad Hakkı’nın ölümünden sonra “şeyh-ül mimarun”koltuğunun adaylarından bir kıdemli mimar…

-ODTÜ kampüsü ve TBMM lojmanlarındaki caminin mimarı…

-ODTÜ kampüsüne yapılan hiç bir yeni bina için kendisinden izin alınmadığından dem vurup, "bu durumda ODTÜ’de proje dışı yapılan tüm binalar kaçak mı yani” gündeme getiren mimar…

-Toplu Konut İdaresi(TOKİ) ”gelir getirici proje uygulamak” amacıyla 397 tanesi yıktırılan eski TBMM lojmanlarıyla ilgili korunma kararı çıkartan mimar…

-Bu arada TOKİ’DE, dava dilekçesinde kullandığı "vandalizm” ve “barbarlık” gibi ifadelerinin hakaret niteliği taşıdığı gerekçesiyle ayrıca davası açılmış mimar…(ekşi sözlük)

Evet bahsettiğim kişi- merhum Mimar Behruz ÇİNİCİ -(1932-2011)- Çorum Binevler Konut Sitesi -1971 projesinde imzası olan mimar.

Bunları neden, niçin, niye anımsattım, sanırım anlamışsınızdır. DEPREM !..

30 Ekim 2020 Cuma günü Saat:14.51’de 6.9 şiddetinde meydana gelen "İzmir Depremi.”

Enkaz altında kalarak hayatını kaybeden 114 vatandaşımıza Allah’tan rahmet, ailelerine sabır, 1035 yaralımıza da şifalar diliyorum.

Amma velakin, "dileyip” geçmekle olmuyor işte!.. Maddiyatı bir tarafa, acılar yaşanıyor, göz yaşları dökülüyor, dertleniyorlar yıkılıyor insanlar binalarla birlikte. Sonra ne oluyor? Tüm yaşananlar kısa bir dönem sonunda unutuluyor. Evli evine, evi yıkılan nereye?

Biraz da yaşadığımız kentle ilgili olarak, biraz geçmişe dönmek, bu konularda gezinmek ve uyarılarda bulunmak isitiyorum.

Merhum Mimar Behruz ÇİNİCİ imzalı Binevler Konut Projesinin Belediyemiz arşivinde bir proje kataloğu vardı. Şöyle kalın-büyük boyutta basılmış. İnternet’ten Belediyemiz arşivine baktım bulamadım belki de ben beceremedim, her neyse!

Bu büyük proje; sanki bir uydu kent niteliği taşıyordu. Sanırım apartman dikilmeyecek, dubleks, tripleks (K-L-T) tipleri içeren” prefabrik evlerden” oluşacaktı. Alış-veriş merkezi, sineması, parkı, hanı- hamamı bütün gereksinmeleri olan bir kent havasında olacaktı. Hatta "prefabrik” malzemelerini üretecek fabrikası bile kurulurken yarım bırakılacaktı.(Duvarları kırık dökük duruyordu, şimdi belki ortadan kaldırılmıştır.) Niçin vazgeçildi? Eh iki veya üç katlı evler rantiyeyi korutmazdı - karşılamazdı.

Uzatmayayım; ağırdan ağıra apartmanlar dikilmeye, kooperatifler kurdurulmaya başlamıştı bile… Hatta ilk kooperatifi Çimento Fabrikası işçilerine kurdurmuşlar, arkadaşlar yıllarca evlerine - yol ve ulaşım olmadığından - çamur içinde gidip - gelmişlerdi. Tip evlerde inşa edilse de o güzelim "Binevler Konut Projesi” yerle yeksan edilmişti. Yıllar sonra ise proje yetkilileri tarafından "usülsüz yapılandırma” dan dolayı Belediyemize mahkeme açılmış ve yüklü bir tazminat istenmişti.

Kentimiz bildiğimiz gibi 2. ve 3. derece deprem bölümünde. Binevler de olduğu gibi depreme dayanıklı projeler üretilmiş, bazı semtlerde de maalesef uygulamaya geçilmemiştir. Sanırım anlatabildim!

Hep söyenir: “Deprem öldürmez, bina öldürür.” Nedenleri-dürüst,doğru müteahhitlerimizi tenzih ederek-Malzeme hırsızlığı+Rant+Yolsuzluk olduğu gibi bir yenisi de+İmar affı olmadı mı?

Ülkemizde dikkat çeken bir şey daha oluyor! Büyük devasa lüks binalar yıkılmıyor da, hep garip-yoksul vatandaşlarımızın evleri yıkılıyor,neden?

-Vurun abalıya…-Altta kalanın canı çıksın… - Saldım çayıra, mevlam kayıra…

Güzel Çorum’umuz da her zaman deprem riski taşıyor. İlgililerin dikkatine!..

Ekonomi enkazının altında kalan para-dır, bina enkazında ise can-dır, can-lardır!..

Az daha unutuyordum .Bizim evlerin müteahhidi de bir “Tarih Öğretmeni” idi.

İYİ SEYİRLER