Eski bir çerçevede kalan yalancı bir anıydı O. Ela gözleri uzun kirpikleriyle hayatımda gördüğüm en güzel şeydi. Güldüğünde bembeyaz dişleri görünürdü. Korkuturdu beni. Hatta şu acımasız hayatta tek korktuğum şeydi.
En eski duanızın kabul edildiğini düşünsenize bir saniye. Bundan tam on yıl önce başlayıp yedi sene her gece süren aynı kelimeler. Acıyla tek bir şeyin özlemini çekiyorsunuz. Ve bir gün pat diye oluveriyor. Siz umudunuzu yitirdiğinizde, bu duayı etmeyeli üç sene olduğunda karşınızda işte.
Çok eski hikayedir şu acılı aşklar. Gerçek olmayacak kadar güzeldir bir de. Adem’le Havva’dan kalan yegane miras, insan olmanın en güzel yanı, küçük bir çocuğum gülümsemesi kadar masum ve büyücülerin yapmayı beceremediği en mükemmel sihir… Sonsuz aşk…
Şimdi o eski çerçevedeki yalancı anıya dokunurken bile ellerim titriyor, kıyamıyorum. Onsuz ölmüyorum. Ama onunla yaşadığımı hissediyorum. İhtimaller üzerinde bile yaşarken heyecandan tekleyen bir kalbim var.
Herkes bir kere aşık olur. İşte o aşkı bekleyin. Gurur yapın, inat uğruna başınızı yerden kaldırmayın, vakur hayatınızı yaşayın. Ama içinizdeki aşkı, aşık olduğunuz adamın bile kirletmesine izin vermeyin. Çünkü saf olan şey hormonlarımızın bize oynadığı büyük oyundan başka bir şey değil.
Hayattaki en büyük duanızın kabul olması dileğiyle…