Acun Ilıcalı, ATV ekranlarında Müge Anlı’nın sunduğu Güven Bana yarışmasına konuk oldu ve canlı yayında yaptığı “Ah keşke bizde olsa” açıklamasıyla geceye damga vurdu. Ilıcalı’nın, Müge Anlı’ya duyduğu hayranlık ve finalde yaşanan 1 milyonluk bağış kararı izleyicilerin takdirini kazandı.
Acun Ilıcalı neden “Ah keşke bizde olsa” dedi?
Programın başında Müge Anlı ile sohbet eden Acun Ilıcalı, yıllardır ATV ekranlarında yayınlanan Müge Anlı ile Tatlı Sert programına olan beğenisini gizlemedi. Ilıcalı, "Televizyonda imrenerek izlediğim ve 'Ah keşke bizde olsa' dediğim programdan sonra burada olmak beni çok mutlu etti," diyerek, Anlı’nın televizyonculuktaki başarısını övdü.
Müge Anlı da Ilıcalı’ya nazik bir yanıt vererek, "Yoğunluğunun arasında buraya vakit ayırdığın için teşekkür ederim," dedi. Anlı, Ilıcalı’nın yardımseverliğine vurgu yaparak, onun birçok insana ulaşma çabasını takdir ettiğini belirtti.
1 milyonluk büyük ödül kime gitti?
Yarışmanın heyecanı, finalde 1 milyon TL’lik soruya ulaşılmasıyla doruğa çıktı. Acun Ilıcalı ve Eser Yenenler’in birlikte yarıştığı programda sorulan “Türkçede hangi hayvanın adı en çok atasözünde geçer?” sorusuna verdikleri “eşek” cevabı doğru çıktı. Bu başarı, yarışmanın en dikkat çekici anı oldu.
Ancak gecenin sürprizi bu da değildi. Ilıcalı ve Yenenler, kazandıkları 1 milyon TL’yi bir okula bağışlayacaklarını açıklayarak izleyicileri hem duygulandırdı hem de örnek bir davranış sergiledi.
Bu açıklama televizyon dünyasında ne anlama geliyor?
Acun Ilıcalı’nın Müge Anlı’ya yönelik övgü dolu sözleri, televizyon dünyasında nadiren tanık olunan bir açık takdir örneğiydi. Özellikle Ilıcalı gibi güçlü bir medya figürünün, başka bir yayıncının başarısını alenen sahiplenmesi dikkat çekici bulundu.
Aynı zamanda Ilıcalı’nın bu sözleri, kanal farkı gözetmeksizin kaliteli içeriğin ve topluma faydalı programların takdir edilmesi gerektiğini gösterdi.
Yarışmanın kazandırdığı sadece para değil
Yarışma sonunda verilen büyük ödül, bir sosyal sorumluluk projesine dönüşerek kazancın ötesinde anlam taşıdı. Ilıcalı ve Yenenler’in bu kararı, televizyonculuğun sadece eğlence değil, aynı zamanda toplumsal fayda yaratma aracı olabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi.