Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt, tam 101 yıllık bir ömrü geride bırakmış... Ne tansiyonu var, ne şekeri... Hafızası ise dipdiri... Antalya'nın Alanya ilçesinde yaşayan Fatma Yıldırım, görenleri kendine hayran bırakıyor. Torununun torununu görecek kadar uzun ve sağlıklı bir yaşam süren asırlık çınar, bu durumun sırrını soranlara gençliğinde tükettiği ve hiç vazgeçmediği o üç besini işaret ediyor. Modern çağın hastalıklarından uzakta, doğal ve sade bir yaşam süren Fatma Nine'nin hikayesi, uzun ve sağlıklı bir ömrün şifrelerinin aslında doğada saklı olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Alanya'nın Payallar Mahallesi'nde, iki kızının yanında dönüşümlü olarak yaşayan Fatma Yıldırım, 1924 yılında dünyaya gelmiş. Yürüme güçlüğü dışında ciddi hiçbir sağlık sorunu bulunmayan Fatma Nine, 5 çocuğu, 24 torunu ve torunlarının da çocuklarıyla çevrili, sevgi dolu bir hayat sürüyor. Beş ay önce talihsiz bir kaza sonucu ayağını kırmış olsa da, bu durumu bile metanetle atlatan asırlık çınarın yaşam enerjisi ve hafızasının berraklığı, "Nasıl mümkün oluyor?" sorusunu akıllara getiriyor. Cevabı ise kızı Fatma Sakızcı'nın anlattığı, yaylalarda geçen o doğal yaşamda gizli.
Cumhuriyet'le Yaşıt Bir Çınar: Fatma Nine'nin Huzurlu Hayatı
101 yıllık bir ömür, dile kolay... Fatma Yıldırım, Cumhuriyet'in ilanından sadece bir yıl sonra, Alanya'nın yaylalarında gözlerini dünyaya açmış. Hayatı boyunca doğayla iç içe yaşayan, toprağın ve hayvanların bereketinden beslenen Fatma Nine, şimdilerde yaşlılığın getirdiği tatlı yorgunlukla günlerini geçiriyor. En büyük mutluluğu ise kendisini bir an bile yalnız bırakmayan çocukları ve torunları. "Şimdi kız çocuklarım bakar, erkek evladım da bakar. Benim çocuklarımın hepsi bakar bana. Torunlarımdan daha çok memnunum," diyerek ailesine olan sevgisini ve onlardan gördüğü vefayı dile getiriyor.
Kızı Fatma Sakızcı, annesinin bu yaşına rağmen kronik bir hastalığının olmamasını tamamen doğal beslenmeye bağlıyor. "Annemin tam yaşı 101 ama amcam 103 yaşında olduğunu söylüyor. Tansiyonu, şekeri hiçbir hastalığı yok. Sadece 5 ay önce ayağı kırıldıktan sonra biraz düşkünleşti, o kadar," diyen Sakızcı, annesinin sırrını açıklarken geçmişe, o yayla günlerine dönüyor. Bu hikaye, sadece bir beslenme sırrı değil, aynı zamanda sevgi, vefa ve aile bağlarının da insan ömrüne nasıl olumlu etki ettiğinin en güzel örneğini sunuyor.
Sağlığının Kaynağı Yayla Beslenmesi: İşte O 3 Altın Değerinde Besin
Peki, Fatma Nine'yi bu kadar sağlıklı ve dinç tutan o sihirli formül ne? Kızı Fatma Sakızcı, annesinin uzun yaşam sırrını üç temel besin ve bir yaşam tarzı alışkanlığıyla özetliyor. Bu besinler, günümüzün işlenmiş gıdalarından çok uzak, tamamen doğal ve besleyici özellikleriyle dikkat çekiyor.
Kendi Süt Ürünleri: Listenin başında, kendi besledikleri hayvanlardan elde ettikleri taze ve işlenmemiş süt ürünleri geliyor. Kızı Fatma Sakızcı, "Eskiden koyunlarımız, ineklerimiz vardı. Onların sütünü asla satmazdık, kendimiz tüketirdik," diyerek, pastörize edilmemiş, taze sütün, yoğurdun ve peynirin sağlıkları üzerindeki etkisine vurgu yapıyor.
Badem ve Ceviz: Akdeniz diyetinin vazgeçilmezleri olan badem ve ceviz, Fatma Nine'nin sofrasından hiç eksik olmamış. Kalp ve beyin sağlığı için son derece faydalı olan Omega-3 yağ asitleri, vitaminler ve mineraller açısından zengin olan bu kuruyemişler, vücut direncini artırarak hastalıklara karşı doğal bir kalkan görevi görmüş.
Keçiboynuzu (Harnup): Özellikle Akdeniz bölgesinde bolca bulunan ve "harnup" olarak da bilinen keçiboynuzu, listenin üçüncü mucizevi besini. Yüksek lif, kalsiyum ve antioksidan içeriğiyle bilinen keçiboynuzu, hem doğal bir enerji kaynağı hem de sindirim sistemini düzenleyici bir etkiye sahip. Fatma Nine'nin bu besini düzenli olarak tüketmesi, kemik sağlığını korumasında ve enerjisini yüksek tutmasında önemli bir rol oynamış olabilir.
Torunu Yakup Sakızcı da ninesinin sağlığını bu doğal beslenme alışkanlıklarına bağlıyor: "Ninem diğer yaşıtlarına göre çok sağlıklı. Bu durum, tamamen geçmişten gelen sağlıklı ve doğal beslenme alışkanlıkları ile alakalı." Bu tanıklıklar, uzun ve sağlıklı bir yaşam için mucizevi haplar veya pahalı diyetler yerine, doğanın bize sunduğu sade ve besleyici gıdalara dönmemiz gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.