Hatırlarsanız ocak ayında yazmış olduğum yazıda, bazı özel günleri anarken veya kutlarken hassas olmalıyız diye bir vurgu yapmıştım. Yazımda, toplumu bir arada tutan önemli etmenlerden birinin de bu özel günler olduğunu vurgulamış ve çevreye hoş görünmek adına, bazı şeyleri yapmış olmak için yapmayalım mesajını vermiştim.  Bir buçuk ay sonra, mart ayında ise “8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlama mı Yoksa Anma Günü mü?” diye bir yazı yazmıştım. O yazımda, 8 Mart 1857 yılında, ABD’nin Newyork kentinde çalışan tekstil işçisi kadınların, çalışma koşullarını protesto etmek amacıyla bir araya gelmeleri sonucu çıkan olaylarda çoğu kadın 129 kişinin öldüğünü belirtmiş ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün nasıl ortaya çıktığını anlatmıştım. 8 Mart’ın ise kutlama değil anma günü olduğunu vurgulamıştım.
Aradan geçen bir buçuk ayda bazı yanlış alışkanlıklarımızın halen devam ettiğini ve değişen fazla bir şey olmadığını üzülerek görmüş durumdayım. Neden mi? 19 Nisan’da ensonhaber.com isimli bir internet haber sitesinde okuduğum haberin başlığı aynen şu şekildeydi:
“Mimar Sinan’ın ölüm yıldönümünde çiftetellili anma”
Haberin devamı ise şu şekilde verilmişti;
“Mimar Sinan ölümünün 425. yıldönümünde Adana'da düzenlenen çeşitli etkinliklerle anıldı. Mimarlar, Mimar Sinan'ın ölüm yıldönümü anma etkinlikleri kapsamında göbek atıp çiftetelli de oynadı.
Mimarlar Odası Adana Şubesi Mimar Sinan'a saygı çerçevesinde düzenlenen Mimarlar Dayanışma Gecesinde Adanalı mimarlar bir araya geldi. Geniş bir mimar katılımı ile gerçekleşen gecede, gecenin açılış konuşmasını yapan Mimarlar Odası Adana Şube Başkanı Bekir Kamışlı, mimarlık mesleğinin ve meslek odalarının ağır saldırılar altında olduğunu, ülke genelinde ve Adana özelinde de mimarlık mesleğinin dışlanmaya çalışıldığını ileri sürdü.” (http://www.ensonhaber.com/mimar-sinanin-olum-yildonumunde-ciftetellili-anma-2013-04-19.html)
Ben size Mimar Sinan kimdir kısaca anlatayım, ondan sonra haberde verilen yıl dönümü etkinliğinin tarzının doğru olup olmadığına siz karar verin.
Mimar Sinan, Osmanlı baş mimarı ve inşaat mühendisidir. Osmanlı padişahları I. Süleyman, II. Selim ve III. Murat dönemlerinde baş mimar olarak görev yapan Mimar Sinan, yapıtlarıyla geçmişte ve günümüzde dünyaca tanınmıştır. Başyapıtı, kendi söylemiyle “ustalık eserim” dediği Selimiye Camisi’dir. 84 camii, 53 mescid, 57 medrese, 7 darülkurra, 22 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa, 5 su yolu kemeri, 8 köprü, 20 kervansaray, 35 saray, 8 mahzen, 48 hamam olmak üzere 364 adet eseri vardır.
Böylesine büyük bir üstadın torunları olan bizler onu nasıl anmalıydık acaba?
Bizim en büyük zenginliğimiz tarihimizdir. Oysaki biz zengin bir mirasın üzerinde oturan dilenciler gibiyiz.
Haftaya görüşünceye dek saygılar kıymetli okurlar…