Ben seni özledim,
İnan ki seni özledim.
Baharın rengine sor
Bu ağaçtaki güle sor
Seni özledim
İnan ki seni özledim.
Bu kaç yıldır ben tutsağım,
Çok zulüm gördüm
Ama; aşkınla yaşıyorum,
İnan ki seni özledim.
Her zaman aklımdasın,
Bana güç veriyor, yaşıyorum.
Ben seni özledim,
İnan ki seni özledim.
Aşk olmazsa, hayat şen olmaz
Aşksız hayat değersizdir.
Aşkımın davasına sarılmışım
İnan ki seni özledim
Barış güvercinine sor,
Arkadaş ve dostlara sor,
Hapishane duvarlarına sor,
Onlar sana doğruyu söylesinler
Ben seni çok özledim
İnan ki, seni özledim…
Sayın Başbakan bu şiirle sesleniyordu Diyarbakır’dan tüm yurda, yıllardır çekilen vatan hasretini, sıla hasretini, barış ve kardeşlik hasretini…
Dile kolay tam 37 yıl süren bir barış özlemi varken, nasıl hasret çekilmesin ki!
İlkokul beşinci sınıfta öğrenciydim. Terör yüzünden şehit edilen bir öğretmenimizin cenazesi için Valilik binasının önünde, Çorum’un hemen hemen her okulundan öğrencilerin katılımıyla toplanmıştık. Hep bir ağızdan bağırıyorduk…
“Kahrolsun PKK, Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez” diye…
Aradan yıllar geçti. Geçen süre zarfında ben üniversiteyi çoktan bitirmiş, öğretmen olarak devletime hizmet vermeye başlamıştım. Ve bir gün yine hain bir terör saldırısı neticesinde şehit düşen askerimizin haberiyle sarsılmıştık. O zamanlar Osmancık’ta görev yapıyorum. Şehidimizin cenazesi için tören alanında toplandığımızda bir husus dikkatimi çekmişti. Benim öğrencilerim de oradaydı ve dün bizim bağırdığımız gibi bağırıyorlardı “Şehitler ölmez vatan bölünmez” diye…
Dedim ki kendi kendime;
Ey yokları ver eden Yüce ALLAH’ım, ben beni bildim bileli bu memleket kardeş kavgası yüzünden gözyaşı döküyor. Dün biz acıyla bağırıyorduk, bugün bizim çocuklarımız. Ne zaman bitecek milletin çektiği bu acı. Ne zaman gülecek bu milletin yüzü…
Ve işte önceki gün Diyarbakır’da bir buluşma gerçekleşti. Şüphesiz ki bu buluşma Cumhuriyet Tarihinin en önemli buluşmasıydı. Bundan 10-15 yıl önce böyle bir buluşmayı kimse aklının ucundan bile geçiremezdi.
Bugün gelinen süreçte ise, ulusal ve uluslar arası medyadaki yansımalara da bakılacak olursa, belki de ilk kez çözüme bu kadar yakın bu ülke.
 Çatışmayla çözüm olmayacağı aşikar. Eğer öyle olsaydı bugüne kadar çoktan çözülmüş olurdu. Artık dostluk kurmaktan korkmamalıyız. Bu ülke vatandaşlarının görmek istediği tek tablo var barış ve kardeşlik.
Belki bazı okurlarımız bu söylemlerime katılmayabilir ancak biz ki, “Arap’ın aceme, acemin de Arap’a üstünlüğü yoktur” diyen bir peygamberin ümmetiyiz. Kardeşliğin yolunun, çatışma ve kavgadan değil, barış ve uzlaşıdan geçtiği artık anlaşılmalıdır. Modern dünyanın tüm ülkeleri artık sorunlarını, demokratik bir çerçevede diyalog ile çözmektedir. Dileriz ki artık kan ve gözyaşı akmasın. Bizden sonra gelecek olan nesiller birlik ve beraberlik içinde yaşasın.
Barış ve kardeşlik üzerine bir dünya dileklerimle hepinize saygılarımı sunarım…