Termitlerin bilinen en önemli özelliklerinden biri, topraktan insanların bile kolaylıkla yıkamayacakları sağlamlıkta görkemli yuvalar yapmalarıdır. Tropikal bölgelerde birdenbire ortaya çıkıveren şehirlerin mimarları olan termitlerin bu alandaki yetenekleri tartışılmazdır. Kullandıkları malzemenin elde edilişindeki hünerleri ve teknik yetenekleri de son derece şaşırtıcıdır. Her tür, kendi ihtiyacı olan özelliklere göre farklı tip yuvalar inşa eder. Bu yuvalar ağaç içlerinde bulundukları gibi çoğunlukla toprağın üstünde ve altında yer alırlar.
Termitlerin tepe şeklindeki yuvalarında çok detaylı bir mimari söz konusudur. Tüm yuvalarda inşaat, yeraltından başlar ve odacıklar yüzeye doğru genişler. Bir termit yuvasının içi açıldığında süngerimsi bir görüntüyle karşılaşılır. Yuva yaklaşık 2,5 cm. genişliğinde ya da daha dar sayısız hücreden oluşur. Bu hücreleri birbirlerine, ancak termitlerin geçebileceği büyüklükte dar delikler bağlar. Termitler daima sıcak ve nemli bir atmosferde yaşar. Bulundukları ortamda daima %5-15 arasında karbondioksit vardır. Bir insanın kolaylıkla bayılacağı bu ortamda termitler yaşamlarını rahatlıkla sürdürürler.

Özel Korunaklı Yuvalar

Termit yuvaları, tropik bölgelerin sürekli değişen olumsuz dış şartlarını çok iyi izole eden bir tasarıma sahiptir. Yuvadaki sıcaklık ve nem oranı, yuva dışındaki şartlar ne olursa olsun sabittir, değişmez.
Termitler, yuvadaki yalıtımı sağlayabilmek için adeta betonlaşmış sert bir tabaka ile bir tepeye benzeyen yuvalarının üzerini örterler. Yuvadaki sıcaklığın sabit olması özellikle yumurtalar için büyük önem taşımaktadır. Bu çatı sayesinde termitler, büyük dikkat sarf etmek zorunda oldukları yumurtalarının muhafazası için gerekli olan sıcaklığı da sağlamış olurlar. Çatı, koloniyi diğer canlıların saldırılarından da korur. En dış duvarlarda oldukça sert ve sağlam, kıvamlı malzeme kullanılırken iç galerilerde çok daha yumuşak adeta kartonsu bir madde kullanılır. 

Bir termit yuvasının ortalama yüksekliği bir işçi termitin boyuyla kıyaslandığında ve bu kıyas, 1.80 metre bir insan için uyarlandığında karşımıza şu sonuç çıkar: Termitlerin inşa ettikleri bina, insana göre 960 metre yüksekliğinde bir gökdelendir. Bu yükseklik, dünyadaki tüm yapılarınkinden daha fazladır. Örneğin Mısır'daki Büyük Piramid'in yaklaşık 5 katıdır. Termitlerin bu yapıyı en fazla 3-4 sene içinde bitirdiklerini düşünürsek dünyanın en çok övülen mimari harikalarının, ünlü St. James katedralinin yanına konmuş birer kızılderili çadırı kadar mütevazi kaldıklarını görürüz. Bu karşılaştırma, termitlerin başardıkları işin önemini açıkça ortaya koymaktadır. 
Görüldüğü gibi termitler, yuvadaki ısının sabit kalması gerektiğini ve bunun için yalıtımın en iyi şekilde nasıl sağlanacağını bilmektedir. Düşmanlar tarafından saldırıya uğrama ihtimali olan bölgelerde hangi malzemenin kullanılacağından da haberdardırlar. Bunlardan başka, yuvanın ısısını ölçme kabiliyetine sahip olmaları da termitleri mucizevi canlılar yapan özelliklerdendir. Canlılardaki bunlara benzer iman hakikatleri karşısında unutulmaması gereken, övülmeye ve hayran olunmaya layık olanın elbette ki bu küçük yaratıklar değil, onları bu yetenekle var edip-yaratan Allah olduğudur. Allah, hamd edilmeye layık olandır.
O, Hayy (diri) olandır. O'ndan başka ilah yoktur; öyleyse dini yalnızca kendisine halis kılanlar olarak O'na dua edin. Alemlerin Rabbine hamdolsun.(Mümin Suresi, 65)
Aşağıda  bir termit yuvasının mimari planı görülmektedir. Yuvadan alınan dikey kesite bakıldığında, daha önce de belirttiğimiz gibi tam ortada kraliyet odası ve onun da etrafında irili ufaklı birçok odanın yer aldığı görülmektedir.
Termit yuvalarındaki mükemmel yapı, bilim adamlarının da dikkatini çekmiş ve bu konuyla ilgili çeşitli deneyler yapılmıştır. Bunlardan bir tanesinde inşası devam eden bir termit yuvası ikiye ayrılmış ve bu iki termit grubunun birbiriyle teması engellenmiştir. Sonuçta ortaya iki ayrı yuva değil de bir yuvanın iki ayrı parçasının çıktığı görülmüştür. Parçalar biraraya getirildiğinde de termitler tarafından inşa edilmiş olan tüm kanal ve yolların birbirlerini tuttuğu görülmüştür. 

Tam merkezdeki bu odalarla kalın ve sert dış duvar arasında dar hava boşlukları vardır. En altta ise adeta mahzen gibi bir hava boşluğu vardır. Merkezi yapı koni şeklindedir ve bu şekliyle tüm yuvayı destekler. Ayrıca yuva dikey desteklerle de donatılmıştır. Bir diğer hava boşluğu ise bu koni şeklindeki merkezi yapının üzerinde adeta bir baca gibi yükselir. Yuvanın dışı ise yukarıdan aşağıya doğru iç galerilere açılan kılcal kanallarla donatılmıştır. Bu ince kılcal kanallar aynı zamanda yuvaya destek verir. Termitlerin geçemeyeceği kadar dar olan bu kanallar, yuva içindeki gazın değişimini sağlayacak bir sistem gibi işlev görür. Aynı zamanda bu kanallar, yağmurun yuvaya girmesini önleyen ince çatılarla korunur. Mevcut kanallar adeta bir kol gibi incelerek üstteki hava boşluğundan aşağı doğru uzanır ve daha küçük kanalcıklara ayrılırlar. Bunlar daha sonra bir kanal gibi tekrar birleşir ve ilk çıktıkları hava mahzenine giden bir yol oluştururlar.
Macrotermes Bellicosus türünden yaklaşık bir milyon termitin bir arada yaşadığı yuvanın kesiti.
1- Yeraltı yuvası destekli bir sütunun üzerine yapılmıştır.
2- Üstünde sarmal bir temel bloku vardır.
3- Daha yükseklerde larvaların bırakıldığı bölmeler bulunur.
4- Mantar bahçeleri
5- Besin depoları
6- Kraliçenin odası
7- Yuvanın merkez bacası
8- Yan bacalar: sıcaklık kontrol ve hava değişimi sistemleri
9- Yeraltına açılan tüneller. Termitler, bu tüneller yardımıyla nem kaybetmeden yiyecek ve yapı malzemelerini bulup yuvaya getirebilirler.
Termitler çoğu zaman dinamitle ya da kazma ile yıkılabilecek kadar sağlam, her yönden korunaklı yuvalar yaparlar.

Termit Mimarların Özellikleri

Termitler yuvalarını inşa ederken kum tanelerini, toprak ve odun parçalarını kullanırlar. Bunları kendi salgıları ile karıştırarak sağlam bir çamur elde ederler. Bazı termit türleri ise yuvalarını kil kullanarak üretirler. Termitlerin kendi becerileri ya da kendi akılları ile hareket etmedikleri, davranışlarının Allah tarafından ilham edildiği çok açıktır.
Termit kolonilerindeki mimarlar beyaz, kanatsız ve kör olan işçi termitlerdir. Işığa karşı da son derece duyarlı olan termitler, içeriye ışık girebilecek tümseklerdeki delikleri hemen fark edip onları tıkayarak kapatmakta çok ustadır. Yuva yapımında kullandıkları malzemeyi elde edişlerinde de aynı ustalık görülür.
Termitler, salgıladıkları sıvıları kum taneleri, toprak ve odun parçalarıyla karıştırırlar, daha sonra bacakları ve ağızlarıyla bu karışımı küçük topaklar haline getirerek şekillendirirler. Ve her topağı gereken yerlere sıkıştırırlar. Bir süre sonra bu topaklar çimento gibi sert bir maddeye dönüşecektir.
Bu sert madde ile yapılan yuvalar o kadar dayanıklıdır ki çoğu zaman bunları elle yıkmak mümkün olmamaktadır. Bazı termit yuvaları kazma, kürek hatta dinamit kullanılarak yıkılır.
Kör Mühendis ve Mimarlar
Termitlerin yaptıkları işin öneminin daha iyi anlaşılabilmesi için bir insanın inşaat yapması –daha doğrusu inşaat yapmayı öğrenebilmesi için- ne gibi aşamalardan geçmesi gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Mimari açıdan uzmanlaşabilmek için uzun yıllar sürecek bir eğitime ihtiyaç vardır. Bir mimar, öğrendiği teorik bilgileri pratiğe dökerken her çalışma ile ilgili birçok proje yapmak zorundadır. Bu projelerin üzerinde günlerce düşünüp matematiksel ince hesaplarla, milimetrik çizimlerle, mukavemet hesaplamalarıyla uğraşarak bir tasarım yapar. Tüm bunların yanında, inşaat aşamasına geçildiğinde başka mimarlar, inşaat mühendisleri, makine mühendisleri, işçiler, ustalar ve yine inşaat konusunda uzman başka kişiler de seferber olurlar. Bu işlerle uğraşan kişilerin hepsi belli bir eğitim almış, işinin uzmanı kişilerdir. Termitler ise mimari eğitim almış olması mümkün olmayan küçücük böceklerdir. İnsanlardan daha ustaca inşaatlar yapabilmeleri son derece mucizevi bir olaydır.
Termitlerle insanların mimari yeteneklerinin daha iyi karşılaştırılabilmesi için dikkat çekilmesi gereken çok önemli bir nokta daha vardır.

Hiç kimse çıkıp da kör mimarların, kör mühendislerin yukarıdaki tünelin (Manş tüneli) projesini çizdiğini, sonra bunu uygulamaya geçirdiğini iddia etmez. Ancak evrimcilerin iddiası tam olarak budur. Kör termitlerin tesadüfler eseri tüm bu özellikleri kazandıklarını iddia ederler. Akıl sahibi bir varlık olan insanın yapamayacağı bir şeyi kör böceklerin yaptığını iddia etmek akıl ve mantık sınırlarını tamamen terk etmek demektir.
Kör bir mimarın bir inşaat yapması mümkün müdür? Kör bir mimarın kendisinin 300 katı büyüklüğünde bir proje çizdiği, daha sonra bu projenin yapımını kör bir ustabaşına devrettiği, ustabaşının da bu inşaatı kör işçilere yaptırdığı görülmüş müdür? Tabii ki böyle bir şey görülmemiştir, böyle bir şeyi duymak da imkansızdır. Doğuştan kör insanların karmaşık matematiksel işlemler gerektiren, yapımı detaylı teknik bilgilere dayanan gökdelenleri yapabileceğini kimse iddia etmez. En basit bir inşaatta bile; binanın basıncı, mukavemeti, temelinin yapısı, havalandırma sistemleri, güvenlik çıkışları gibi düşünülmesi gereken onlarca detay vardır. Bu detayları yapacak kişiler de ancak görebilen ve işinin uzmanı olan kişilerdir.
Termitlerle insanların yaptığı inşaat işlerinin karşılaştırılmasını tamamlayabilmek için yine olasılıklarla hareket edelim ve şöyle bir varsayımı kabul edelim. Kör işçilerden, kör mimarlardan ve kör mühendislerden oluşan bir ekip inşaatı bitirmiş olsunlar. Böyle bir durumda akla gelebilecek ihtimaller neler olurdu? Herhangi biri çıkıp da bu inşaatın tesadüfen gerçekleştiğini mi iddia ederdi? Yoksa inşaatta görev alan kör kişilerin özel bir eğitimden geçtiğini, belli bir tecrübelerinin olduğunu, onları kontrol eden ve yöneten birilerinin olduğunu mu düşünürdü? Öncelikle kör insanlar böyle bir inşaatı yapamazlar; oldu ki yaptılar o zaman bu kişileri eğiten, yapacakları işin her aşamasında onlara yol gösteren, her adımlarını denetleyen birileri var demektir. Görme yeteneği olmayan insanların böyle bir kontrol olmadan bir binayı inşaat ettiklerini iddia etmek, tamamen mantık sınırlarının dışına çıkmak demektir.
Bu durumda termit yuvalarının tesadüfen ortaya çıktığını iddia etmek de aynı şekilde akıldan bile geçmemesi gereken bir düşüncedir.

Termit Gökdelenleri
Termitler 7 metre yükseklikte gökdelenler yapar. Termitlerin boyutu ile yaptıkları yuvaların yüksekliği karşılaştırıldığında "gökdelen" tanımlamasının hiç de abartılı olmadığı görülecektir.
Termitlerle insanların yaptıkları yapılar karşılaştırıldığında ortaya inanılması güç rakamlar çıkar. Termitlerin yapmış olduğu "gökdelen–yuvaları" daha iyi değerlendirebilmek için Amerika'da bulunan Empire State binası iyi bir kıyas imkanı oluşturur.
1930 yılında yapımına başlanan ve tamamlanması yaklaşık 14 ay süren bu bina, Dünya Ticaret Merkezi'nin 1972 yılında yapımına kadar dünyanın en yüksek binası olmuştur. Konularında uzman 4 büyük firma tarafından inşa edilen bu binanın uzunluğu 443 metredir.
Yaklaşık 8.000 metrekarelik bir alana kurulan bu binanın yapılmasına başlanmadan önce 16 farklı proje ortaya atıldı. Temel atılmak için 10.5 m. derinliğe inildiğinde 28.500 kamyon dolusu toprak taşımak zorunda kalındı. İnşaat bittiğinde ise toplam 10 milyon tuğla, 112.000 metre su borusu, 5.181.000 metre telefon kablosu kullanılmıştı. Bunlar bir gökdelenin üretilmesi için gerekli olan malzemelerdir. Şimdi termitlerin yuvalarına geri dönelim.

Termitlerin insanlarla aynı boyda olduklarını varsaysak, bu durumda yaptıkları yuvalar insanların inşa ettiği binalarla kıyaslandığında, termitlerin yuvalarının , sağdaki resimde görülen Empire State binasının şu anki yüksekliğinin 2 katı kadar yüksek olabildiği görülürdü.
1-2 cm. ebatlarında olan termitler, bu küçük cüsselerine rağmen 7 metre yüksekliğinde devasa yuvalar yapar. Termitlerin insanlarla aynı boyda olduklarını varsayalım. Bu durumda yaptıkları yuvalar insanların yaptığı binalarla karşılaştırılırsa bu yuvaların Empire State binasının şu anki yüksekliğinin 2 katı kadar yüksek olduğu görülür. Termitlerin yaptıkları işin muazzamlığı ortadadır. Yuva yapımındaki detaylar incelendikçe termit yuvalarındaki mükemmellik daha net ortaya çıkmaktadır.
Termitlerin Yuva Yapım Aşamaları
Termitler yuvalarını yaparken yıllarca yeraltında yaşar ve sayıca belli bir seviyeye ulaştıktan sonra yuvalarını yüzeye doğru genişletmeye başlarlar. Termitlerin yuvalarını nasıl yaptıklarını incelerken göz önünde bulundurulması gereken bazı önemli noktalar vardır. Termit kolonilerinde genellikle 1-2 milyon termit birarada yaşar, nefes alır ve birlikte hareket ederler.  Bu sırada ortaya çıkan oksijen ihtiyacı oldukça fazladır. Bu canlıların hiç havalandırma olmadan, yuvadaki nem sabitlenmeden yaşamaları mümkün değildir. Dolayısıyla inşaat devam ederken termitlerin bu ihtiyaçlarının da gözönünde bulundurulması ve buna göre bir düzen oluşturulması gerekmektedir.

Termit tepecikleri toprağın üzerinde görünmeye başladıklarında bir veya iki küçük tepecik şeklinde ve 30 cm. kadar bir yüksekliktedirler. Termitler kısa bir süre sonra bu küçük konilerin yanında yenilerini inşa etmeye başlarlar. Bu arada ilk yapılan tepeciklerin de yüksekliği ve genişliği artmaktadır. Her bir anda tepeciklerin sayısını ve zemin genişliklerini artırmaya devam ederler. Bu tepeciklerin en yüksek ve geniş olanını her zaman orta kısma inşa ederler ve aralardaki boşlukları doldurmak suretiyle ayrı ayrı başladıkları bu tepecikleri tek bir kubbeye tamamlarlar.
Nitekim termit yuvalarının yapım aşamaları incelendiğinde son derece şaşırtıcı bir gerçekle karşılaşılır. Hiç penceresi, hava alacak bir deliği olmayan bu taş binaların içinde termitler rahatlıkla yaşamlarını sürdürür. Bunun nedenini, yuvanın yapım aşamaları ile birlikte inceleyelim.
Özellikle sağanak yağmurların hemen arkasından toprağın yumuşayıp işlenmeye uygun olduğu dönemlerde, arazide, belirli zaman aralıklarıyla termit tepecikleri birbiri ardınca yükselmeye başlar. İlk başta hafif bir tümsek şeklinde oluşmaya başlayan yuvanın 5-6 metre boyuna erişmesi aylarca hatta yıllarca sürebilir.
Yuvadaki genişleme rastgele taşınan toprak yığınlarının biriktirilmesiyle başlar. Bu toprak yığınları daha sonra yuvayı ayakta tutan merkez sütunlar olacaktır. Yığın belli bir yüksekliğe eriştiğinde inşaat durdurulur. Bu yığınlar birbirlerine yeterli yakınlıkta sütunlar haline getirildiğinde, tepeden daire şeklinde bir kemerle birleştirilir.
Yuvanın yapımı sırasında, tepecik büyürken kanallardan yükselen konveksiyon hava akımları, görünmez bir inşaat iskelesi görevini görür ve işçiler bu akıntıların çevresinde sağlam duvarlar örerler.
Yuva böylece yığın olmaktan kurtulur ve kademe kademe izlenen ince tekniklerle kompleks bir yapı haline gelir. Sonuçta ortaya havalandırma sistemi olan, nem oranı kontrol edilebilen, birbirine bağlantılı tünel ve pasajlardan oluşan mükemmel bir serbest mimari örneği çıkar. Aşamaların her döneminde yuvanın mimarisi mükemmeldir ve en ufak bir hata barındırmaz. Yuvanın inşası devam ederken koloni üyeleri rahatlıkla yaşamlarını sürdürebilirler. Her dönemde havalandırma kusursuz işler, geçitler ve tüneller tam olmaları gereken yerlerde olur. Termitlerin yaşamına zarar verebilecek hatalara hiçbir aşamada rastlanmaz. 
Bu tepecikleri çok katı ve sağlam olarak inşa ederler ve bunların birleştirilmesiyle kubbe tamamlandığında bu tepecikler yapı iskelesi görevi görürler. Ortada olanları, tepe kısımları hariç tamamen ortadan kaldırırlar. (Bunlar birleştirildiğinde kubbenin tepesini oluştururlar) İçteki inşaatlar için veya tepenin yüksekliğini daha fazla artırmak için kil kullanılırlar.
Dış kabuk veya kubbe, yuvanın iç kısmını yağmur ve dış tahribattan korumakla kalmaz, yumurtaların çatlaması ve yavruların bakımında çok önemli olan ısı ve nem dengesinin sağlanması ve korunmasında da etkili olur.
Peki nasıl olup da bu kör hayvanlar böyle bir mimari şaheser inşa edilebilmektedirler? Şantiye halindeyken dahi yuvanın teknik düzeni nasıl kusursuzca işlemektedir? İnşaatın her aşamasında nemi nasıl sabit tutmaktadırlar? 1 milyon nüfusa sahip kolonideki kusursuz düzen nasıl sağlanmaktadır? İnşaat faaliyetleri nasıl yönlendirilmekte ve kontrol edilmektedir?
Son derece iyi organize olmuş bu sistemin oluşmasında mutlaka termitleri yönlendiren, hepsine kendi işini yapmasını ilham eden, onlara emir veren bir "irade sahibine" ihtiyaç vardır. Bu irade elbette termitlerin kendilerine ait değildir. Bu iradenin sahibi; her şeyin sahibi olan, her şeye gücü yeten, bütün canlıları yönlendiren, yapmaları gereken şeyleri onlara ilham eden Allah'tır.
Allah'ın bu küçük canlılarda tecelli eden aklını gören her insan, bir kere daha düşünmelidir. Hayatının asıl amacını bir kere daha hatırlamalı ve hayatını her şeyin sahibi olan Rabbimizin istediği şekilde yönlendirmek için çaba harcamalıdır.
Kuran ayetlerinde, müminlerin Allah'ın yarattığı canlılar üzerinde düşündüklerinden ve bunlardan öğüt aldıklarından bahsedilir. Bu kitapta amaçlanan da Allah'ın yaratmış olduğu milyonlarca canlı türünden bir tanesindeki mucizevi özellikleri ortaya koyarak Allah'tan başka güç sahibinin olmadığını bir kere daha hatırlatmak ve Allah'a yönelip dönmek için bir çağrıda daha bulunmaktır. Allah ayetlerinde şöyle buyurmaktadır:
Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Allah her şeye güç yetirendir. Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır. Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru.(Al-i İmran Suresi, 189-191)

Termitlerin Yuva Onarım Teknikleri
Termitlerin yaptıkları inşaatlara ilk bakıldığında plansız bir şekilde yürütüldüğü izlenimi oluşabilir. Çünkü inşaatı oluşturan topraklar, gelişigüzel yığınlar halinde biriktirilmiş gibi bir görüntüye sahiptir. Ancak bu durum uzun sürmez ve biraz önce de belirttiğimiz gibi kısa bir süre sonra bu rastgele yığınlardan çok ince ayrıntılarla düzenlenmiş bir yuva ortaya çıkar.
Genel hatlarıyla yuvalar birbirlerine benzeseler de, detaylarda sınırsız çeşitlilik ve ince tasarımlar vardır. Her aşamada, bir sonraki adımda oluşacak detayı tahmin etmek imkansızdır.
İnşaat işçisi termitlerin bir özelliği de inşaat planında herhangi bir değişiklik olduğunda buna hemen uyum sağlamaları ve gerekeni geciktirmeden yapmalarıdır.
Termitlerin bu özelliklerini incelemek için yapılan bir deneyde, termit yuvalarından birinin çatısına küçük bir zarar verilmiş ve termitlerin deliği nasıl onaracakları gözlenmiştir. Olaydan birkaç dakika sonra bir termit çekingen tavırlarla tünelde belirmiş ve büyük bir dikkatle zararı tespit etmiştir. Bu hasar tespitinden sonra olay yerine birkaç asker termit gelmiş ve hemen açılan deliğin alt ve üst kısımlarına gizlenmiştir. Askerler öylesine mükemmel bir şekilde saklanmışlardır ki dışarıdan görülmeleri mümkün değildir. Görülen, sadece askerlerin sivri burunları ve sallanan antenleridir. Bir müddet sonra takviye askeri birlik olay yerine sevk edilmiş ve yuvayı korumak için bir saf şeklinde zarar gören bölge boyunca dizilmişlerdir.
Bir sonraki adımda ise işçi termitler hasarlı bölgeye gelmiş ve bütün deliğin uç kısımlarına yerleşerek tamirata başlamışlardır. Onarım çalışması; tünelin eski hattı üzerinden, askeri nöbetçilerin dizildiği yerden başlar. Fakat bu esnada termitlerin tamiratı nasıl yaptıklarını ve kendilerini görmek mümkün değildir. İki asker termitin arasında durarak aradaki boşluğa kendi salgılarını yığan termitin bedeni, ancak onarımın son aşamasında görülür. Birkaç saat sonra tuğla gibi şekillendirilen atıklar ile yuvanın hasar gören bölümleri parça parça tamir edilmiş olur
Termitlerin özellikleri elbette ki bu kadarla sınırlı değildir. Bu böcekler ayrıca kağıt yapma teknolojisini de bilmekte ve bu teknolojiyi yuva yapımında kullanmaktadırlar. Salgı ile karıştırılıp  çiğnenmiş odun parçalarını bir nevi kağıt hamuruna çeviren termitler, bunları kullanarak yuvanın tüm iç yapısını, larva ve stok odalarını, kraliyet odalarını tek tek inşa eder.

Yuvanın Amaca Yönelik Hazırlanmış Bölümleri
Termit yuvalarını bölüm bölüm inceleyecek olursak kraliyet odasını ve bu odanın etrafında sıralanmış şekilde larvaların bakılıp büyütüldüğü küçük odacıkları görürüz. Bunların yanında da küçük yaprak parçalarının depolandığı ambar odaları yer alır.

Kral ve kraliçenin kaldığı oda yuvanın tam ortasında bulunur. İşçi termitler bu odayı kraliçenin büyüklüğü ile doğru orantılı olarak sürekli büyütürler. Çünkü kraliçe termit sürekli gelişir. Kraliçe termit tam olgunluğa ulaştığında kralın yaklaşık 1000 misli ağırlıktadır. Kral ve kraliçenin kaldıkları odanın girişleri, işçi ve asker termitlerden daha iri hayvanların içeri girmesine ve dolayısıyla kral ile kraliçenin dışarı çıkmasına olanak bırakmayacak büyüklüktedir
Kral ve kraliçenin yaşadığı kraliyet odası 15-17 cm. uzunluğundadır. Oda, yuvanın tam merkezindedir. Duvarlarda işçi ve asker termitlerin girip çıkabilmesi için birkaç kapı vardır ama bu kapılar diğer termitlere göre iri olan kraliçe ve kral için küçüktür. Tüm yaşamını bu odada geçiren kral ve kraliçe, odaya dar geçitlerden rahatça girebilen işçi termitler tarafından ağızdan ağıza beslenir ve onların her türlü bakımları bu odada yapılır. İşçi termitler kraliçenin karnından çıkan yumurtaları teslim alır ve en yakın larva odasına götürerek bu yumurtaların bakımlarını üstlenirler. Kral ise her zaman kraliçenin yanındadır, gerektiği dönemlerde döllenme işlemini yerine getirir.
Termit yuvasındaki dikkat çekici bölümlerden bir tanesi de içinde tarım yapılan bölümdür.
Gökdelen İçinde Tarım
Termitler, oluşturdukları muazzam binaların bazı odalarını bahçe olarak tahsis eder. Özel olarak hazırladıkları bu odaların bir kısmına yuvaya getirdikleri yaprak artıklarını depolar ve burada bir nevi tarım yaparlar.
Yeraltında işçiler tarafından açılmış olan çok sayıdaki pasajda, termitlerin gece vakti çevreden topladıkları yaprak, tohum gibi artıklar biriktirilir. Ancak termitler ışığa karşı dayanıksız canlılardır. Bu nedenle termitler, toprak yüzeyindeki yaprak ve bitki parçalarına özel bir çaba sonucunda ulaşırlar. Yeraltında 2 ile 4 metreye varan kanallar açan termitler bu kanalları kullanarak yuvalarına organik maddeleri taşır.
Termitler, çürümüş yaprak ve odun parçalarından oluşan organik maddeleri toprak gibi kullanır ve bunlara salgılarını karıştırarak yuvalarındaki özel düzenlenmiş geniş biriktirme odalarında (yukarıda) mantar yetiştirirler.

Termitler yuvalarının bazı odalarını tarım yapmak için tahsis etmişlerdir. Yukarıda termitlerin mantar yetiştirdiği özel odalar görülmektedir.
Termitler, çürümüş yaprak ve odun parçalarından oluşan bu organik maddeleri toprak gibi kullanır ve bunlara salgılarını karıştırarak yuvalarındaki özel düzenlenmiş geniş biriktirme odalarında mantar yetiştirirler.
Mantar bahçelerinin üretkenliğini ve koloninin sağlığını koruyabilmek için termit tepeciklerinin içindeki nem ve sıcaklığın belirli sınırlar arasında sabit kalması şarttır. Mantarlar etraflarına, termitlerin yuvanın içinde sağladığı sıcaklık dengesini bozacak şekilde ısı yayar. Bu aşırı ısı artışı mutlaka dengelenmelidir. İşte termitler de hem kendilerinin meydana getirdiği ısıyı hem de yuva içindeki bahçelerinde yetiştirdikleri mantarların metabolizmalarından çıkan ısıyı uzaklaştırmak için yuvalarında bir klima sistemi oluşturur.
Termit Yuvalarındaki Doğal Klima Sistemi
Termit yuvalarının boyu 3 ile 4 metreye ulaştığında nüfusu 2 milyona yakındır. Yuvadaki termitlerin tümü beslenir, çalışır ve solunum yapar. 2 milyonluk bir nüfusun oksijen tüketimi elbette ki çok fazladır. Öyleki yuva içinde bir havalandırma sistemi olmadığı takdirde, tüm koloni 12 saat içinde havasızlıktan ölecektir. Peki katı dış cephesinde hiçbir pencere olmayan termit yuvalarında hayat nasıl devam etmektedir?
Termitler, arılar gibi kanatlarıyla veya kendi vücut ısılarını düşürerek havalandırma yapmazlar. Havalandırma sistemi tam anlamıyla otomatiktir. Bu kusursuz sistem şöyle işlemektedir: Havalandırma sistemini yürütmek için gerekli olan enerjinin kaynağı, yuvada yaşayan termitlerin ve onların yetiştirdiği mantarların metabolizmalarının oluşturduğu ısıdır. Mantar odalarının içindeki hava, buradaki sürekli fermantasyon sonucunda ısınır. Bu sıcak hava, ana kulenin içinde yuva boyunca yükselir ve sürekli artan bu sıcak hava akımının yaptığı basınç ile tepeciğin dış yüzeye yakın ince kılcal kanallarından aşağıya doğru itilir. Yuvaya aynı zamanda destek veren bu kanalların iç ve dış duvarları öylesine süngerimsidir ki rahatlıkla hava alışverişi gerçekleşir.

Termitlerin hiç aksamadan çalışan klima sistemi sayesinde yuvanın iç sıcaklığı bir yıl boyunca ortalama yarım dereceden daha az değişir. Yapay kanallardaki havanın ısısı düşürülmüş ve ısısı düşen bu hava, derin bir mahzene sevk edilerek yükselen sıcak havanın yerine geçirilmiş olur.
İşte taze oksijenin içeri dağıldığı ve karbondioksidin dışarı verildiği yer burasıdır. Kanalları ile birlikte düşünüldüğünde bu destek sistemine koloninin "ciğerleri" denebilir. Hava, bu kanallardan geçerken soğur, bu serin ve taze hava aşağıdaki daha geniş kanallar aracılığıyla mahzeni andıran hava boşluğuna iletilir.
Bu yapay kanallardaki havanın ısısı böylece düşürülmüş ve ısısı düşen bu hava, kocaman derin bir mahzene sevk edilerek yükselen sıcak havanın yerine geçirilmiş olur. Zengin oksijenle yüklü yeni  hava, dakikada yaklaşık 12 cm. hızla yuvaya yayılır ve içerinin sıcaklığı böylece 30 derecede sabit kalır.
Çok verimli olan ve hiç aksamadan çalışan bu sistem sayesinde yuvanın iç sıcaklığı bir yıl boyunca ortalama yarım dereceden daha az değişir. Orta boy bir termit yuvasında, yuva halkına yetecek oksijen sağlamak için her gün yaklaşık 1500 lt. hava gereklidir. Bu oksijen doğrudan doğruya içeri hava girmesiyle sağlansaydı ısı ve nem derecesi, termitlerin varlıklarını sürdüremeyeceği kadar çok yükselirdi.
Bu nedenle termitler böyle bir tekniği hiçbir şekilde kullanmaz. Bunun yerine çok daha zor, çok daha karmaşık sistemler kurmuşlardır. Görüldüğü gibi termitler bir tercih yapmaktadırlar. Bu tercih hakkını kullanabilmek için en azından çok iyi bir mühendis, çok iyi bir tasarımcı aynı zamanda da pek çok bilim dalı hakkında da bilgi sahibi olmalıdırlar. Termitlerin klima sistemini kurabilmeleri için hangi bilimleri bilmeleri gerekmektedir, düşünelim: Meteoroloji, jeoloji, sanat, iç mimari...
Zeka, şuur ve detaylı bir eğitim gerektiren bu bilimlere termitlerin tesadüflerin etkisiyle, öğrenme ile ya da kendi kendilerine sahip olamayacakları tartışma götürmez bir gerçektir. Üstelik termitler sadece normal zamanlarda değil, ortaya çıkan ani durumlar karşısında da son derece akılcı yöntemlerle sorunlara çözüm bulur.
Termitlerin Kullandıkları Acil Durum Teknikleri

Yukarıda yeraltına yapılmış yuvanın yeryüzüyle bağlantısının yüksek bacalar aracılığıyla sağlanması gösterilmektedir.
Her termit kolonisi, yaşadığı bölgenin özelliklerine göre yöresel bir inşaat tekniği kullanır. Olağanüstü durumlara karşı hemen uyum sağlar ve yeni taktikler geliştirirler. Örneğin termitlerin havalandırma sistemi ciddi bir zarar gördüğünde, 48 saat içerisinde tepeciğin üzerine yeni binalar inşa edilir.
Bu binalar çok gözenekli, küçük şapkaları andırır ve termitler tarafından yeni kurulan havalandırma sistemini çalıştırırlar. Böylece havalandırma sistemi, kolonide hiçbir sıkıntı yaşanmaksızın tamir edilmiş olur.
Başka bir örnek olarak da Macrotermes ve Odontermes isimli termit türlerinin acil durumlar karşısındaki davranışlarını verebiliriz. Bu termit türleri yuvalarını baca sistemi ile havalandırır. Bu bacalar yere kadar uzanan havalandırma sütunlarına bağlıdır. Tepesi açık olan havalandırma sütunlarının yerle birleştikleri noktada ise uçları kapalıdır. Hava geçirgen özelliğine sahip ince duvarlarla yuvadan tamamen izole edilmiş olan bu bacalarda tamirat ve inşaat dönemleri dışında termitlere rastlanmaz. Yoğun yağışlar sırasında, termit yuvalarının bacaları genellikle çöker. Bu tip bir durum karşısında termitler anında biraraya gelir ve tamirata başlarlar.
Bir Başka Problem ve Bir Başka Çözüm: Termitlerin Doğal Nemlendiricileri
Termit yuvalarında havalandırmanın dışındaki bir başka önemli problem ise termitlerin su ihtiyacıdır. Yuvalar için çok fazla su gerekmektedir, çünkü zar kadar ince derileri olan termitlerin sürekli olarak nemli bir atmosfere ihtiyaçları vardır. Yuva için gerekli olan nem, %89-%99 oranındadır. Termitler kendi tüketimlerinin yanısıra, bina yapımı esnasında ve harç yapımında da suya gereksinim duyarlar.
Sahra Çölü'nde yaşayan bazı türler ise derinlerdeki suya ulaşmak için toprağı 40 m. derinliğe kadar kazar ve suyun yuvalarına buharlaşarak ulaşmasını sağlarlar. Diğer bazı türler de yuvalarına nemli kil toprakları taşıyarak su problemine çözüm bulur. Bütün bunların yanısıra termit tepeciklerinin yapısı da nemliliği sağlamaya yardımcı olur. Nem geçirmeyen kalın toprak ve kil tabakasıyla kaplı kalın duvarlar, buharlaşmayı önleyici etkiye sahiptir.
Buraya kadar verilen bütün bilgilerde görüldüğü gibi termitlerin davranışlarının istisnasız her aşamasında akıl, plan, hesaplama, muhakeme etme ve karar verme gibi özellikler vardır. Ancak tüm bunları termitlere ait özellikler olarak değerlendirmek elbette ki mantıktan ve akılcılıktan uzaklaşmak olur. Termitler bir bilince sahip olmayan dolayısıyla akıl göstermeleri, karar vermeleri, düşünmeleri mümkün olmayan canlılardır. Öyleyse termitlerin davranışlarındaki bilincin kaynağı nedir?
Termitlere bu akılcı planları yaptıran, ani durumlarda nasıl davranmaları gerektiğini onlara ilham eden, evrendeki canlı cansız tüm varlıkları yaratmış olan Allah'tır.