Migren ağrısını diğer baş ağrılarından ayıran önemli fark, ağrıya diğer bazı semptomlarında eklenmesidir diyebiliriz. 
Şiddetli, yoğun bir baş ağrısı, ağrının genellikle gözü çevrelemesi, özellikle ağrının başın belli bir bölgesinde olması ya da daha yoğun hissedilmesi, ışığa, sese, bir takım kokulara karşı hastada aşırı duyarlılık oluşması, vücutta el, yüz, kol gibi bölgelerde hissizlik ve migren ağrısının şiddeti ile paralel olarak mide bulantısı migrenin en önemli ve belirgin özellikleri arasındadır.
 
REFLEKSOLOJİ VE MİGREN İLİŞKİSİ
Refleksolojinin binlerce yıldır hastalara şifa dağıtan ağrı kesici ve yatıştırıcı özelliği vardır. Bu yüzden sinirsel kökeni olan migrende baş ağrılarını baskıladığı ve bireyi sağlığına kavuşturmak için yapılan bir tedavi yöntemidir.
Refleksoloji ile migren tedavisi gören hastalarda hasta, ağrının ense bölgesinden başladığını, bütün baş bölgesinde hissedildiğini ve bu zaman içerisinde sosyal hayattan uzak, kendini izole ederek, neredeyse hayattan tamamen bağını koparmış gibi hissettiğini savunur. Bu süreçte sadece yalnız sessiz ve karanlık odada kalmanın ona biraz daha iyi geldiğini de ekler.
Refleksoloji bu tarz şikayetlerle gelen hastalarda temel olarak, gerginleşen sinirlerin gevşetilmesi, sağlıklı bir sinirsel akışın sağlanmasını amaçlar. Hormonal denge gibi  temel hedefleri amaç  edinir. Bunun için ayak tabanı ve el bölgesinde bu bölgelere yoğun baskılar yaparak sorunu çözmeye çalışır.
Yapılan tedavilerde hastalarda iyileşme oranı düzenli ve kontrollü olarak alındığı takdirde oldukça çoktur. Yaklaşık seans sayısı migrenin şiddetine göre 12-30 arasındadır.