Karne sadece çocuğun başarı ya da başarısızlığını değerlendirmez; öğrencinin devam ettiği okulun, öğretmenin ve ailenin de öğrencinin öğrenim hayatına katkılarını değerlendirir. Her öğrencinin derse hazır bulunuşluk düzeyi, ilgi ve yetenekleri, çalışma alışkanlıkları, akademik alt yapıları, öğrenme teknikleri birbirinden farklıdır. Bu farklılıkların farkına varamayan okul, öğretmen ve ebeveyn bu farkındalığı yaratmamakla başarısızlığın mimarı olur.
Başarısızlığın ana nedeni, eksiklikleri gidermeden üzerine yeni şeyler öğrenmektir. Öğretmenler sadece öğretmekle değil, aileleri doğru yönlendirmek ve eksiklikler konusunda bilgilendirmekle de yükümlüdürler. Sağlam temeller atmak için zemin hazır hale getirilmelidir. Bu konuda ailenin rolü büyüktür. " Mükemmel anne babalar mükemmel çocuklar yetiştiremezler; ancak mutlu anne babalar mutlu çocuklar yetiştirebilirler." yerinde bir söz. Mutlu çocuklar daha kolay öğrenirler ve daha çok gelecek hayalleri kurarlar. Geriye bu hayalleri gerçekleştirebilmek için sadece doğru tekniklerle çalışmak kalır.
Doğru tespit, doğru çözüm önerisi ve motivasyonun güçlendirilmesi konusunda öğretmen aileye yol göstermelidir. Okullar gerekli desteği sağlayabilmelidir. Eğitim ciddi bir iştir, tesadüflere yer verilemez. Plansız programsız, amacı hedefi olmayan çalışmalarla öğrenci öğrenir ve unutur. Orta halli zekada bir öğrencinin öğrenme sorunu yoktur; ancak her öğrenci, unutmak gibi bir tehlike ile karşı karşıyadır. Tekrarsız öğrenme hiç öğrenmemektir. Bilginin kalıcılaşması için ortalama on sekiz tekrar gerekir ki; bu sadece konu tekrarı değil, bolca soru çözümü ile de desteklenmelidir. Her dersin çalışma tekniği vardır. Akılda tutmanın da öyle...
Öğrencinin motivasyonunu hep canlı kılacak okul, öğretmen, öğrenci bağını sağlamlaştıracak rehberlik çalışmaları yapılmalıdır. Sosyal aktivitelerle her çocuğa kendini ifade etme özgürlüğü tanınmalıdır. Mutlu insan başarılı insandır, başarılı insanlarda mutludur. Rehberlik hizmetleri öğrencilerin gelecek planlamaları doğrultusunda hangi derslerde daha çok verimli olup olmadığı konusunda da bilgi vermelidir. Tek başına öğrenmek hiçbir şeydir. Öğrenmenin ve bilgiyi değerlendirmenin bir amaca, bir hedefe yönelik olması başarıyı destekler.
Sadece sayısal ya da sosyal zekayı işletip parlatmanın hayat başarısına hiçbir katkısı olmaz. Milli Eğitim Politikaları, öğrencileri kuru bir yüz puan ya da kuru bir beş yüz puan hedefinden uzaklaştıracak şekilde değiştirilmelidir. Yeni değişiklikler kamuoyuna daha doğru bir biçimde ve daha çok bilimsel veriyi dikkate alır şekilde yansıtılmalı ve artık eğitime dair konular siyasetten arındırılmalıdır.
Unutmayın karne sonuç değil; değerlendirilecek bir fırsattır. Mazeretler ise bu fırsatı değerlendirememektir. “Ben ne yaptım ya da neyi yapmadım” kendinize sorun; iç sesinize kulak verin. Telafi edeceğiniz bir geçmiş ve kurtarılacak bir gelecek hepimizin ortak kaderi, bu yaşamın ta kendisi.
Mutlu tatiller…