Her mevsimin ayrı güzelliği vardır. Kışın bembeyaz yağan kar hayata baktığınız pencerede beyazın saflığını güzelliğini yüreklere yansıtır. Duygular bir başka yaşanır bu mevsimde… 
Kış mevsimini getirdiği ağır yaşam şartları şehir hayatında zorluklar yaratır. Trafik, kalabalık, gürültü… Vs
Ankara denizi olmayan bir şehir.  Birçok insana sıkıcı gelir. “Deniz olmayan yerde yaşayamam” der birçok insanımız. Denizi olan büyük şehir yaşamına alışmış ve turizm hayatı nedeniyle deniz şehirlerinde yaşamış bir insan olarak Ankara’yı en çok bu mevsimde severim.
Bugün Göksu parkında yürüyüşe gittim. Hafta içi sakin ve sessizdir. Göksu Parkı Eryaman’da oturduğum evin hemen arkasında… Çoğu zaman kitabımı ve müziğimi alır giderim. Yalnız kalıp kendimi dinlemem için huzur bulduğum tek yer. Bugün de yağan kar’ın etkisiyle, evde oturmak yerine yürüyüş yapmaya gittim. Parkın kapısından içeriye girdiğimde bir an içimdeki yaşadığım kıpırtıları size anlatamam. Beyaz bir örtü üzerinde, ağaçlar, yarı donmuş gölde yüzen ördekler, uzaktan gelen müzik sesi, kafelerde yanan loş ışıklar, içimdeki huzursa tartışılmaz.
Havayı derin derin içime çektim. Hayatın içersinde yaşadığım tüm olumsuzluklar orada yerini mutluluğa bıraktı.
Hayallerimiz değil mi? bizi mutlu eden!
Orada o parkta bir gün içersinde neler yaşadım. Sevgi, aşk, hüzün, mutluluk. Uzun süredir iş hayatının getirdiği sıkıntıları yaşarken, birden kendime dönüp sağlıklıyım, görüyorum, hissediyorum ve duyuyorum dedim. Şu an da ben buradayım ve insanlar neler yaşıyor, çaresiz olanlar, umudunu kaybedenler,  sokakta yaşayanlar… 
Bir saat kadar yürüyüş yaptığım göl kıyısında, ördeklerin seslerini biraz dinledikten sonra Marina Kafe’ye uğradım. Yanan şömine karşısında bir kahve içmek nasıl da güzel geldi.
Eve dönerken içim kıpır kıpırdı. Gölden ayrılmadan önce şöyle bir baktım. O an Can Yücel’in şiiri aklıma geldi ve içimden sessizce okudum;
Yerin seni çektiği kadar ağırsın 
Kanatların çırpındığı kadar hafif.. 
Kalbinin attığı kadar canlısın 
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... 
Sevdiklerin kadar iyisin 
Nefret ettiklerin kadar kötü.. 
Ne renk olursa olsun kaşın gözün 
Karşındakinin gördüğüdür rengin.. 
Yaşadıklarını kar sayma: 
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; 

Ne kadar yaşarsan yaşa, 
Sevdiğin kadardır ömrün.. 
Gülebildiğin kadar mutlusun 
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin 
Sakın bitti sanma her şeyi, 

Sevdiğin kadar sevileceksin. 
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer 
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın 
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer 
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. 
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret 
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın 
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın 
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak. 
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın 
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. 
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.. 

İşte budur hayat! 
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın 
 
Tam bunları hissederken beklemediğim bir telefonun gelmesi günün sonundaki mutluluğumu biraz daha pekiştirdi.
Park’dan ayrılırken yüzümde sadece bir tebessüm vardı!
Hayatın içersinde biraz mutlu olabilmek…!
Bu bizlerin elinde ufak şeylerden pay çıkartabilmek çok kolay aslında. Her günümüzü her anımızı olumlu yaşama ve pozitif düşünce gücüyle yüceltebiliriz.
Huzur ve güven şehri Ankara’da yaşamanın ayrıcalığını sadece yaşayanlar bilir…
Sevgiyle kalın…