Yaklaşık 15 yıl öncesine kadar Osmancık’lıların bilmediği bir konu Gönüllü Osmancık Taburu meselesi. Öncelikle Gönüllü Osmancık Taburu konusunu gündeme alan saygıdeğer Cevdet Saraçer beyefendiye teşekkür etmek gerekir. Cevdet bey “Osmancık Gazetesi”nde başlamış olduğu yazı dizisinde Gönüllü Osmancık Taburu ile ilgili tartışmaları gündeme getirmiş. Dilerseniz konuyu derinlemesine irdelemeden önce Cevdet bey ile olan hukukumuz konusunda birkaç bilgi demeti sunalım. Cevdet bey iyi bir hukukçudur. Merhum Pederimin hukuki iş ve işlemlerinde kendisine gösterdiği saygı, sevgi ve muhabbetin yanında daima ismini güzelliklerle anması ile kendini tanırım. Arada nesil farkı olsa da merhum pederimden aldığım aile terbiyesi gereği ben de sayın Saraçer’e saygı duyarım. Aldığım Osmanlı kültürü gereği hazırlamış olduğu “Tarihsel doku İçerinde Unutulan bir Kent Osmancık” isimli kitabının özellikle ikinci kısmındaki görüş ve düşüncelere katılmadığımı daha önceki yazılarımda ifade etmiştim. Hatta sayın Saraçer’in çok yakınında bulunan insanlardan bile konu ile ilgili derin eleştiriler aldığına da şahit olduğumu belirtmekte fayda görmekteyim. Sayın yazar 2009 yılının 10. ayında kaleme aldığım “Gönüllü Osmancık Taburu Sahibini Arıyor” başlıklı yazıma cevap verme ihtiyacı duymuş. Dolayısı ile söz konusu yazıyı karalama olarak değerlendirmiş. Öncelikle bu değerlendirmesine çok üzüldüm. Bu bağlamda sayın yazarın yazıyı bir kez daha okumasında fayda görmekteyim. Tartışmalara girmeden önce Osmancık isminin Gönüllü Osmancık taburu ile bağdaştırılmasından son derece mutlu olduğumu ifade etmekte fayda var. İleri sürülen tez bilgi ve belgelerin yeterli olmadığı ile ilgilidir. Bu bilgiler ışığında sayın yazarın fikir ve düşüncelerini çürütmek gibi bir düşüncem asla olamaz. Bilakis bu konuda otorite olan üniversitelerce yayımlanan hakemli dergilerde bilgi ve belgelerle sayın yazarın tespitleri pekiştirilirse kendisini ilk önce ben alkışlarım. Prof Dr. Abdullah Gündoğdu’nun araştırmalarına göre Gönüllü Osmancık Taburunun Osmanlı ordusunda kullanılan bir san olduğu ifade edilmektedir. Söz konusu yazımda sayın yazarın iddia ettiği gibi bu taburda Osmancık’lı yoktur diye bir iddia söz konusu değildir. Osmancık kıymetli ve değerli Osmanlı demektir. Osmanlı’nın hemen her döneminde “Osmancık” kavramı karşımıza çıkmaktadır. Gönüllü Osmancık Taburu Osmanlı döneminin özellikle son yıllarında ortaya çıkmış; Kurtuluş savaşında da önemli kahramanlıklara imza atmış olduğu bilinmektedir. Burada Önemli olan Osmancık taburunun kahramanlıklarıdır. Osmancık taburu Irak cephesinde, Bağdat’ta, Arabistan’da ve Kurtuluş savaşında Gebze’nin savunulmasında önemli kahramanlıklara imza atmıştır. Sayın yazar; Belediye başkanlığının web sitesinde konu ile ilgili yeterli bilgi olmadığı yönündeki tespitlerim için ise akıllara ziyan bir yorum getirerek belediye başkanı ile sorunum olabileceğini ve O’nu hırpalamak gibi bir düşünceye sahip olabileceğimi ifade etmiş.       
Sayın yazar sağ olsun; “Osmancık Web Sitesi’nde bir başlıktan başka bir şey yok. Yazı ve makale eklenmemiş; ifadesine de kendince yorum getirmiş. “Bir kimse birileriyle kavga ederken, elbette bize danışacak değil. Yazıya, bu biçimi ve kapsamıyla bir başka deyişle, ilgili Web sayfasındaki artılar, eksiler bizi ilgilendirmez. Bizim buna yanıt vermemiz, başkalarının işine karışmak olur.” Dediğinde de dolaylı olarak işimize karışmış oluyor. Ne kavgası ve ne alaka diye kısa bir cevap yeterli olur kanaatindeyim. Köşe yazarları kurum ve kuruluşların aksayan yönlerini nazikane dile getirir ve yorumlarlar. Bu bağlamda yaklaşık 15 yıldan bu yana sözlerimi uygun bir yöntemle harmanlayarak topluma ışık vermeye çalışırım. Üstelik kırk defa düşünür bir defa yazarım. Bu bağlamda belediye başkanlığının web sitesinde bilginin yanlış olduğu yönünde bir ifadem olmayıp sayfanın boş olduğunu (O gün için) ifade etmek en doğal hakkımdır. Bu bilgilere dayanarak sayın yazarın bu düşüncesine ise ne alaka diye cevap vermekte fayda görmekteyim. Yazıda sayın yazarın neden olduğu sanal ve aslı olmayan bilgilerle halkı kandırmaya çalıştığı yönünde bir iddia söz konusu değildir. Bu durumda sayın yazar neden alınganlık göstermiş çözebilmiş değilim. Üstelik yazıda sayın yazarın araştırmalarını destekleyici çalışmalar yapılmalıdır. Hitit Üniversitesi konu ile ilgilenmelidir. Kaymakamlık, belediye vb. Kurum ve kuruluşlar proje bazında yapılacak çalışmaları desteklemelidir. Diyerek yazarın çalışmalarını destekleyici ifadeler kullandım. Konya Kadınhanı Osmancık beldesinin konu ile ilgilenmesinden duyduğum rahatsızlığı dile getirdim. Osmancık’ta araştırmacıların Osmancık tarihi ile ilgilenmediklerinden bahsettim. Yazı başlığından da anlaşılacağı üzere konu ile ilgili serzenişlerimi dile getirerek bir anlamda kendisinin desteklenmesi gerektiğine işaret ettim.  Hatta bilimsel anlamda (Hakemli araştırmalar) tespiti yapıldığında Türkiye Büyük Millet Meclisi nezdinde girişimlerde bulunulması ve Osmancık isminin önüne Şanlı, Şerefli ya da Kahraman unvanlarından birinin getirilmesinin hak olacağını savundum. Yazıda sıraladığım soruları tekrar ediyorum.                                                     
1-Osmancık taburu adlandırması bir sembol müdür? Yoksa Anadolu’da bir coğrafyayı mı ifade etmektedir?
2-Bu adlandırma şayet Anadolu’da bir coğrafyayı ifade ediyorsa bu yerleşim merkezi hangi Osmancık’tır? Döneminde üç yüz haneli bir köy olan Kadınhanı Osmancık mı? Yoksa geniş bir coğrafyayı ifade eden Çorum Osmancık mı kastedilmektedir?
3-Gönüllü Osmancık taburu Çorum Osmancık ağırlıklı gönüllülerden kurulmuş ise savaştığı ve var olduğu cepheler hangi cephelerdir?
4-Söz konusu cephelerde şehit olan erlerin künyeleri çıkarılacak mı dır?
5-Bütün gelişmelere ve araştırmalar Çorum Osmancık’ı işaret edecekse Osmancık belediyesi tarihi bir sorumluluk ortaya koyarak Gönüllü Osmancık taburu anıtı dikmeyi gündemine almayı düşünmekte midir?
6-Gelişmeleri sonuçlandırmak için Hitit Üniversitesi akademik bir çalışmayı gündemine alacak mı dır?
Sayın yazar bu soruları karalama olarak değerlendirmiş. Allah aşkına bu ifadelerin neresi karalamadır. Yorumları sayın okurlarıma bırakıyorum. Sayın yazar uzun uzadıya ifade etmesine rağmen soruların bir kısmı cevabını bulmuş ve önemli bir kısmı ise cevap beklemektedir. Ayrıca ifadelerden anlaşılacağı üzere soruların önemli bir kısmının muhatabı da sayın yazar değil ilgili kurum ve kuruluşlardır. Sonuç; Gönüllü Osmancık Taburu ile ilgili tartışmalar devam edecek ve bu bağlamda konu gündeme geldikçe Osmancık kazanacaktır. Yazının özü; Sayın Saraçer’in çalışmalarının değerlendirilip desteklenmesi üzerinedir. Buna rağmen sayın Cevdet Saraçer’in alınganlığı ve şahsımı incitici yorumları söz konusudur. Her şeye rağmen sayın yazarın, Osmancık kültür hayatına sunduğu hizmetlerin önemli bir kısmı alkışı gerektirmektedir. Konu başta belediye olmak üzere ivedilikle ele alınmalı ve yazarlardan ziyade tarihçiler tarafından tartışılmalıdır. Madem böyle bir iddia söz konusudur. Bilimsel anlamda üniversitelerle işbirliğine gidilmeli panel ve sempozyumlar düzenlenerek bilgi ve belgeler kayıt altına alınmalıdır. Yukarıda sorularla ifade ettiğim üzere sonuçlar belediye tarafından değerlendirmeye alınmalı ve TBMM girişimi ve anıt vb. çalışmalar gündeme gelmelidir. Son bir not; Sayın yazar değerlendirmesin de oldukça yanılgıya düşerek karlama, kavga, hırpalama türünden yorumlar yaparak şahsımı incitmiştir.  Üstelik aradan yaklaşık üç yıl geçtikten sonra yazıya cevap verme ihtiyacı hissetmesi kafalarda neden acaba sorusunu gündeme getirmektedir. Tam isabet; sizin düşündüğünüz alternatifleri ben de düşündüm. Neden acaba?