Geç kaldınız Turna'lar,
Ala ala dağlar da kar;
Mevsimleri boyadık biz, siyaha azar azar;
Hüsran yükleyip gönlün bulutlarına...
Doğradık bütün habersiz yalanları;
Ekmek, su, şeker ve zeytinli kahvaltıda…
 
Geç kaldınız Turna’lar,
Bitti bütün oyun havaları,
Rengi pencerelere kalmış yalnızlığın,
Tavan arasında duruyor tozlu mektuplar…
Biz bütün gerçeği sakladık,
O yüzden geç kaldınız Turna’lar…
 
Geç kaldınız Turna’lar,
Üşüdü serçe, tavus, kırlangıç, kartal…
Duruyor sanmayın, eskidi gönül hatır.
Şimdi dokunduk kuru sevdaya, bahanesiz bu hal;
Umut içinde umut taşıyor dumanlı dağlar…
 
Geç kaldınız Turna’lar,
Yosun bağladı rengi denizlerin,
Yalan koydular, yalan üstünde hecenin…
Serdik bütün düşlere işleyen kurşun misali ihanetin…
Öğünden öğüne geçer dedik, geçmedi haberin…
 
Geç kaldınız Turna’lar,
Yapraklar solmaz dedik,
Şimdi sapsarı… Küle boyandı.
Mevsim derdini “hoş geldin” de,
Sizi israf saklı buğday tarlarında bıraktık,
Ekmek derdi tek vakit… Son bahar…
 
Geç kaldınız Turna’lar,
“Sular yandı” içilmez artık.
Barışmıyor gönlümüz zeytinin tadı kaçtı…
Şekersiz şimdi bütün çaylar,
İçmeyince de olmuyor Turna’lar…
Geç kaldınız Turna’lar…