35 Yıl Önce Çorum da Saldırı ve Katliam; Tarih Olarak 28 Mayıs 1980 tarihinde başladı; Bu Katliam ve Direniş Kronolojisini Unutmamak ve Unutturmamak Üzere Kısaca Bu Katliam ve Direniş Kronolojisini Hatırlayarak Tarihe Işık Tutalım.
MHP'li Gün SAZAK’ın öldürülmesi ile gerilim adeta tırmandı. Ancak Çorum da bu tür saldırının olacağı 3 ay öncesinden alt yapısı oluşturuldu. Şöyle ki;
Çorum Sanayi bölgesinde ve suni vatandaşların yoğunluk ta olduğu mahallelerde imzasız bildiriler dağıtılmış bu imzasız bildirilerde Alevilerin ve Komünistlerin Sünni mahallelerine ve camilere saldırı yapacağı çağrısı yapıldığı dile getirilmiştir.
Daha sonraki günlerde ise bu tür imzalı veya imzasız bildiriler devam etmiştir. 28 Mayıs 1980 tarihinde Gün SAZAK'ın öldürülmesi ile gerilim had safhaya ulaşmıştır. Kamuoyunda Çorum Olayları olarak bilinen olaylara farklı görüyorum. Çorum Olayları olarak değerlendirilebilmesi için farklı gurupların çatışması gerekir. Çorum da kesinlikle böyle bir çatışma yoktur. Tek taraf olarak Resmi ve Sivil Faşistlerin bir saldırısı söz konusudur.
Ankara da Gün SAZAK’ın öldürülmesini bahane eden bir grup resmi ve sivil polisler aralarında sivil faşistleri de alarak Gazi Paşa İlkokulundan Mil önü ne doğru rastgele ateş ederek adeta terör estirdiler. Bunlara öncülük eden polislerin başında Kemal MARAŞLI, Nevzat KÖS, Ekrem BAĞNA ve Yalçın MALKOÇ gibi isimleri kamuoyu yakından tanımaktadır. Daha sonra resmi kayıtlarda plakası belli Renault Marka bir oto ile Mil önü semtinden hızla geçerek halkın oturmakta olduğu kahvehaneleri taramışlardır. Bu saldırılarda yaralanan olmuş ve Servet YILDIRIM isimli bir vatandaş öldürülmüş; halk büyük bir panik yaşamıştır. Tüm bu olayların devamında ise Çorum da örgütlü bulunan Devrimci Gruplar halkla tam bir dayanışma örneği göstererek barikatlar kurulmak suretiyle bulundukları mahalleleri, sokakları, köyleri faşist saldırılara karşı savunmaya geçmiştir. Bu savunma ve direniş 28 Mayıs 1980 den Temmuz ayının sonuna kadar devam etmiştir.
Bu direniş sırasında zaman zaman sokak çatışmaları yaşanmış alevi ve suni halkı karşı karşıya getirmek için resmi ve sivil faşistler her türlü yolu denemiştir.
Ferdi olarak köylerine ulaşmaya çalışan veya köyden şehre ulaşmaya çalışan bir çok savunmasız insan katledilmiştir. Osmancık yolu üzerinde bulunan Çiftlik Çayırı mahallesindeki Alevi vatandaşlara gerekli yardım yapılamaması nedeniyle mahsur kalmışlar ve faşistlerce evleri yakılıp ve yağmalanmıştır.
Ancak Mil Önü, Bahçelievler, Nadık, Kale Mahallesi, Terlemez evlerini çevreleyen bölgelerde tam bir direniş örneği gösterilmiştir. Giriş ve Çıkışlar kontrol altına alınmıştır. Bu direniş karşısında adeta çılgına dönen Resmi Faşistler Yazı Çarşı Mahallesinde Sivil Halka silah ve mermi dağıtmak suretiyle, günler öncesinde hazırladıkları senaryoyu uygulamaya koymaya başlamışlardır. Temmuz Ayının İlk Haftası Cuma günü Tüm İlçe merkezi ve köylerde dahil olmak üzere Cuma namazında Aleviler Kominstler Alaattin Camiyi yaktılar yalanı ile birlikte sivil halkı bu bölgeye sevk ettiler. Sivil vatandaşlar ellerine ne geçerse orak tarlasından gelenler kesici tırpan, balta, kazma kürek vs. aletlerle resmi faşistlerin öncülüğünde Terlemez evlerinde bulunan Alaattin Camiye doğru hara kete geçtiler. Bu kalabalığın yürüyüşü esnasında önlerine ne gelirse talan ettiler. Hedef Mil önü semti idi ama sonuç yine büyük bir halk direnişi ile karşılaşıldı. Mil önünü çevreleyen terlemez evler etrafı tam bir barikat ve direniş örneği sergilendi;
Çorum da alevi ve suni halk arasında asla bir sorun yoktur. Yıllardır bir arada barış içinde yaşamışlardır. Türkiye'yi 12 Eylül askeri darbesine hazırlamak için Sivas gibi, Kahraman Maraş gibi Çorum da seçilmiş bir bölgedir.
Türkiye'nin ABD Büyükelçi katibi günler öncesinde Çoruma gelerek bir çok kurum ve kuruluşla görüşmesi tesadüfü değil, Yine bu olayların başlangıcında Çorum da görev yapan Resmi ve Sivil polislerden Kemal MARAŞLI, Yalçın MALKOÇ, Ekrem BAĞNA, Nevzat KÖS gibi polislerin Çorum olayları sırasında Servet YILDIRIMI öldürmek suçundan Erzincan Sıkıyönetim Mahkemesinde 36 yıla mahkum edilmişlerdir. Yine o dönem Pol-Der üyesi olan aynı zamanda alkol zaafı bulunan Polis Memuru Abdurrahman KOÇAK’ı kendi mesai arkadaşları öldürerek Mil önü semtine atılması sıradan bir iş değildir.
Dönemin Amasya Tugay Komutanı verdiği bir beyanatta; Cuma günü Alaattin Cami yanıyor yalanı ile galeyana gelen halkın dağılmasından sonra Caminin olduğu bölgeye gelerek inceleme yaptığını Caminin yanmadığının yukarıdaki amirlerine bildirdiğini ancak kendisine inanılmadığını çünkü diğer istihbarat birimleri ve mülkü amirlerin merkeze farklı bilgiler verdiğini bu nedenle kendisine inanılmadığını beyan etmiştir.
Bu da gösteriyor ki tüm bu planları yapanlar vatandaş olamaz, Devlet adına görev yapan birileri bu senaryoyu adım adım uygulamaya koymuşlardır. Yine aynı Tugay Komutanı adını vermediği o dönemin sağ partili bir Milletvekilinin kendisinden bir ricada bulunarak ne duruyorsunuz Mil önü halkını kast ederek gereğini yapın bertaraf edin bu barikatları kaldırın şeklinde beyanda bulunmuştur.
Milönü halkı ve devrimciler hep savunmada kalarak adeta direniş örneği göstermişlerdir. Eğer Çorum Sivas gibi Kahraman Maraş gibi bir katliama maruz kalmadı ise bunda Çorum da örgütlü bulunan devrimci grupların becerisi ve devrimci ruhu ile halkla birlikte hareket ederek başarılı olmuşlardır.
Tüm bu saldırıların Resmi faşistlerce planlandığının bir örneğinde;
Ülkücü İtirafçı Adnan BARAN’ın Çorum da yayın yapan TEK YILDIZ gazetesine vermiş olduğu bir röportajda “ Sağ Görüşlü Olduğunu Söyleyen bazı Subaylar ile Teşviki Mesaimiz olmuştur. Bize TNT, El Bombası ve Çeşitli Patlayıcı Maddeleri, Silahlar ve Mermi gibi mühimmat vermişlerdir. Her ne hikmetse bunların hiçbirisini İhtilal den sonra göremedik. Adeta buharlaştılar diyerek resmi ve sivil faşistlerin nasıl birlikte çalıştığını itiraf etmiştir.”
Yine Cuma olayları öncesinde İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığınca Çorum Valiliğine Çok gizli ibareli tel emri gönderilmiştir. Tel Emri aynen şöyle Cuma günü kast edilerek saldırı olacağı ve güvenlik tedbirlerinin alınmasını Bahçelievler, Nadık. Şenyurt, Karşıyaka, Kale Mahallesi Terlemez Evleri , Samsun Karayolu üzerinde bulunan Alevi köylerden, Palabıyık. Kuş Saray köyleri ile Çoruma giriş noktalarının kontrol altına alınması istenmiştir. Burada bahsedilen semtler ve köyler Alevilerin ve sol görüşlü vatandaşların ikamet ettiği yerlerdir. İçişleri Bakanlığı burada bu semtleri kontrol altına almak ve diğer sağ görüşlü vatandaşların oturduğu giriş ve çıkışlarını serbest bırakarak saldırı hazırlıkları başlatılmıştır. Tamamen bir bölge abluka altına alınarak resmi ve sivil faşistlere saldırı zemini oluşturulmuştur.
Burada önemle vurgulanacak husus Türkiye deki devrimci demokratların Çorum olayları sırasında tam bir direniş örneği göstermesi, katledilen vatandaşların ise savunmasız hareket eden köyden şehre veya şehirden köylere ulaşmaya çalışan vatandaşlardır. Bu nedenle birlik ve beraberlik içinde hareket eden gruplar arasında ölüm ve yaralı sayısının az olması devrimci ve demokratların birlikte hareket etmesi resmi ve sivil faşistlere karşı omuz omuza mücadele etmesinden kaynaklanmaktadır. Diğer illerde yapılan katliamlardan ayrı bir özellik de 28 Mayıs dan Temmuz sonuna kadar süren bu direniş uzun bir direniştir. Bu da Çorum halkının büyük bir özverisi söz konusudur. Bu direniş süresinde tüm halk ekmeğini birbiri ile paylaşmış, suyunu ortak kullanmıştır.
Çorumu Barış ve Kardeşlik Şehri Yapmak İçin Çorum Katliamını Unutmayalım, Unutturmayalım……..
"Yaşasın Anti Faşist Çorum Halk Direnişi"