Çok hızlı yaşarsın, yavaş git derler.
Yavaş yaşarsın, ölü gibisin derler.
Orta halli yaşarsın, monotonsun derler.
Gülersin, ne gülüyor bu deli gibi derler.
Ağlarsın, bunalım derler.
Susar dinlersin, dilini mi yuttun derler.
Konuşursun, sus bi artık derler.
Çalışırsın, amele derler.
Yatarsın, beleşçi derler.
Kısacası derler de derler...
İnsanı candan ederler sonra anlarsın ki gelmiyor artık geriye geçen günler.
Ona buna kulak vermeye bir son ver,
Yoksa onun bunun lafına baktı böyle oldu derler...
 
Offf… Hepimiz bu yazdıklarımı yaşamıyor muyuz?
Aslında yazılacak çok şey var ama nasıl ifadeler kullanarak yazayım bilemiyorum ki… Kalemi sivri bir yazar da olmak istemiyorum.
Yaşadığın toplum içerisinde biraz koşturmaya mı başladın, kıyısından köşesinden bir miktar sosyal sorumluluk alıp elini taşın altına mı koydun? Hapı yuttun arkadaş sen. Daha kendini tanıtma fırsatı bile bulamadan, kimileri seninle ilgili konuşmaya ve yorum yapmaya başlar. Hakkında yazar, çizer, söyler… Yahu anlayın işte dedikodu yapar.
 Tabi dedikodu yapmak kolay iş, hem de çok keyifli. Güzelce otur bir köşeye, gelsin çaylar kahveler oh… Ondan sonra başlasın gıybet hareketi ve ardından memleketi kurtarma muhabbeti.
El insaf, önce koşturan bu adamları tanı. Neden bu kadar çaba anlamaya çalış. Belki de tek istedikleri güzel işler yaparak topluma faydalı olabilmek. Nerde… Varsa yoksa gayret edenin arkasından çekiştirip onu karalamak, kuyusunu kazıp, paçasından aşağıya çekmek. Söze gelince, ehtik ve ahlak konusunda kimse toz konduramaz kendisine. Nerede kaldı çalışan insanların takdir edilmesi, nerede kaldı hizmet edenlerin toplum içerisinde ödüllendirilmesi?
Kardeşim bırakın da sosyal girişimci bir toplumun önü açılsın. Dünyada belirlenen toplumsal bir ihtiyacı ya da sorunu ortadan kaldıracak sürdürülebilir sistemlerin kurulması konusunda, sosyal girişimlere ihtiyaç vardır. Bununla beraber bu sistemleri kurgulayacak, kuracak, yönetecek ve sosyal girişimciliği benimseyecek kişilerin de arkadan yetişmesi gerekmektedir. Peki, nasıl yetişecek bu insanlar? Filiz vermeye başlamadan, fidanı kurutarak mı olacak bu işler? Unutmayalım ki yaşadığımız bu ülke, bu toplum atalarımızın bize mirası değil, torunlarımızın emanetidir. Emaneti gelecek nesillere aktararak taşıyacak olan da gençlerdir.
Hepinize saygılarımı sunarım…