Bu beyine ve bu beyinin ürettiği düşüncelere çok dikkat edin. Yıllardır siyaset yaptığını, deneyimli olduğunu söyleyen ve bu ülkeyi 12 yıldır “Anahtar teslim” verdiğiniz bir kişinin beyninin arkasından diline dolanan cümleyi iyi okuyunuz.
Kılıçdaroğlu’na, “Alevi” dedi.
Sanki ona sormuşlar Kılıçdaroğlu’nun mezhebini de, söyledi. Hem de dile dolayarak, küçümser bir eda içinde, “Alevi” dedi.
Aslında söylemek istediği şu:
“Ey sunniler siz bir Alevi’nin arkasına nasıl takılıp gidersiniz.”
Oy hesabı ile bilinçli olarak mezhep tartışmasını kaşımaktan sıkılmadı.
Selahattin Demirtaş’a, “Zaza”sın sen dedi.
“Sen Zazasın” derken aslında hedef kitlesinde Kürtler var, demek istiyor ki:
“Ey Kürtler, Demirtaş bir Zaza. Siz nasıl olur da bir Zaza’ya oy vereceksiniz?”
Demek istiyor ki; Kürtler, bana oy verin…
Profesör Doktor Ekmeleddin İhsanoğlu’na, “Sen Mısır’da doğdun, Mısırlısın” dedi.
İhsanoğlu’nun asla dile getirmediği ve mütevazı tavırlar içinde, kendisine sorulan “Siz beş dil biliyorsunuz” sorusunu, “Cumhurbaşkanı seçilmek için dil bilmek gerekmez. Çok önemli değil” diye geçiştirdiği konuyu kendisi açtı, konuştu:
“Beş dil biliyormuş, tercüman mı seçiyoruz kardeşim” dedi.
Zaza, Alevi, Mısırlı derken NTV televizyonunda söylediği cümleler ise tüm bunların üzerine kocaman bir tüy dikti.
Oğuz (H)Aksever’in sorduğu bir soru üzerine beyninin içindeki ırkçı düşünceyi ortaya koyuverdi:
“Bırakın Türkiye’de Türk, Türk olduğunu, Kürt, Kürt olduğunu söylesin. Bunda ne var? Benim için bir ara neler dediler? Gürcü dediler. Affedersin daha çirkinini söylediler, Ermeni dediler.”
“Gürcü” demişler...
Hakaret etmişler!
Affedersiniz, Recep Tayyip Erdoğan devam ediyor:
“Affedersin daha çirkinini söylediler, Ermeni dediler.”
Recep Tayyip Erdoğan’a göre Ermeni olmak çirkin…
İşin gerçeği bu bir nefret söylemidir, ırkçılıktır. Bu söylemi sokakta sıradan bir yurttaş dile getirebilir. Siz de ona bunun ırkçı bir yaklaşım olduğunu anlatmaya çalışabilirsiniz. Ancak bu ülkeyi tam 12 yıldır yöneten başbakana, siyaset adamına diyeceğiniz ne olabilir ki?
Oy hesabı uğruna insanların dili, dini, rengi, mezhebi, ırkı ile uğraşan bir kişinin bu ülkenin başına yetkili bir devlet başkanı olmasını düşünebilir misiniz?
Geleceğimiz için, barış, kardeşlik, birlik için Pazar günü gereğini yapmalısınız. Yoksa “hepimizin soyağacını çıkartır, herkesi fişler, izler ve gereğini yapar” diyenlere hak vermemek elde değil.
Pazar günü çok önemli, söylemedi demeyin.