Arap baharını bugüne kadar bize nasıl anlattılar?
‘Efendim işte, Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Cezayir, Ürdün ve Yemen'de büyük çapta; Moritanya, Suudi Arabistan, Umman, Irak, Lübnan ve Fas'ta küçük çapta olmak üzere tüm Arap Dünyasında baş gösteren mitingler, protestolar, halk ayaklanmaları ve silahlı çatışmalar ile 2010 yılında başlayıp günümüze kadar devam eden süreci Arap baharı olarak açıklayabiliriz’ şeklinde anlatmadılar mı?
Kimler?
Batılılar…
Peki kardeşim neden çıktı bu bahar hareketi?
Artan İslami demokrasi taleplerine cevap vermek için.
ALLAH ALLAH! Demokrasi taleplerine cevap vermek için mi!
İleri demokrasi sözcülerine göre evet öyle.
Peki, o zaman adama sormazlar mı?
‘iyi de kardeşim Mısır’da yaşanan olaylar demokrasiyle bağdaşıyor mu?’ Diye…
Şimdi filmi biraz geri saralım. Hatırlarsanız, Arap Baharı diye ifade edilen sürecin başında, Tahrir meydanında yapılan protesto gösterilerinin bastırılamaması ve artan demokrasi talepleri neticesinde 11 Şubat 2011’de Mısır Eski Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek istifa etmek zorunda kalmıştı. 30 Haziran 2012’de Mısır demokratik bir seçime gitmiş ve Müslüman Kardeşler lideri Muhammed Mursi ikinci turdaki seçimlerde %51.73 oy alarak, Mısır’ın 5. cumhurbaşkanı olmuştu.
Peki daha sonra ne oldu?
1 yıl 4 gün sonra antidemokratik yollarla devrildi.
Şimdi tekrar hatırlayalım.
Arap Baharının amacı neydi?
Halkın artan demokrasi taleplerine cevap vermek.
Hafızam beni yanıltmıyorsa, ilkokulda demokrasiyi bize ‘halkın kendi kendini yönetmesi’ olarak öğretmişlerdi.
Peki bu noktada, askeri bir vesayet rejimi demokrasinin neresinde?
Devam edelim. Mursi’nin devrilmesinden sonra oluşturulan geçici yönetimin ilk icraatı ne oldu?
Filistin Refah Kapısını kapatmak…
Arkasından, Mısır’a 100 milyar dolar gelir getirmesi beklenen Süveyş kanalı projesini iptal etmek…
Sonra katliamlara başlamak...
Bu sırada ekonomik sıkıntılarla baş etmekte zorlanan Mursi’ye yardımcı olmayan bazı Arap ülkeleri her ne hikmetse geçici hükümete para akıtmaya başlamıştı.
Yaşananlar karşısında, Türkiye’nin Mısır’daki olaylara sessiz kalması beklenemezdi ve kalmıyordu da. Mısır ‘da yaşananların kabul edilemez olduğunun tarafımızca, sık sık dile getirilmesi üzerine, geçici yönetimin Ermeni Soykırımını tanıyacağına dair söylentiler ortaya atılmaya başlanması da oldukça manidar.
Vesayet rejimin son icraatı ise, akıl almaz bir şekilde, halkın devirdiği eski lider Hüsnü Mübarek’i hapisten çıkarmak…
Buna bir türlü anlam veremiyorum. Demokratik bir şekilde seçilmiş olan Mursi içeri giriyor, Mübarek dışarı çıkıyor!
Gelmesi beklenen demokrasi anlayışı veya Arap baharı diye ifade edilen şey bu muydu?
Bugün İslam ülkeleri karşı karşıya getirilmiş durumda. Ümmeti Muhammed bölünüp parçalanmak isteniyor.
Peki yaşanan olaylar kimin işine geliyor?
Birileri bugüne kadar gerçekleştiremediği stratejik kazanımları gerçekleştirirken, bize bahar bahar diye anlattıkları, aslında bizim kışımız, başkalarının baharıydı da, biz mi yanlış anladık!
Tekrar görüşünceye dek hepinize saygılar…