İnsanların birçoğu hayattaki maddi durumlarından başkalarını sorumlu tutarlar. Ellerinden tutulmadığından yakınırlar. Akrabalarının kucak açmadıklarından dem vururlar.
Bunlardan bazılarının mazereti de vardır. Yoksulluk olabilir veya aile büyüklerinin birini erken kaybetmek gibi sebepleri sıralarlar.
Hayata baktığımızda başarılı insanların konuşmalarını, serüvenlerini dinlediğimizde genelde başarılarında en önemli rol kendilerinindir.
Baba mirasına konarak yükselenlerin varlığını inkâr etmek haddimize değil fakat bunlar azdır. Genelde yükselen insanların hayatlarına baktığımız da yokluk içinde ki insanlar kendi çalışmalarıyla bulundukları mevkie çıkmışlardır.
Günümüzde ki başarılı insanlar küçük yaştan itibaren çalışmaya başlamışlardır.
Çalışmalarının yanında okumuşlardır. Hayata tek taraflı bakmamışlardır.
Bizlerde çocuklarımızın iyi gelecek elde etmeleri için okumalarını çok önemsiyoruz. Onların okuyarak başarılı olmalarını o kadar istiyoruz ki, varlığımızı feda ediyoruz.
Kıymet bilen gençlerimiz bizi mahcup etmiyorlar. Dersine çalışıyorlar. Başarılı oluyorlar. Zirvedeki başarılı insanların hayatlarının çocukluk dönemlerini incelediğimizde şunu da görürüz. Mutlaka iş tecrübesi olmuştur. Başkalarının yanında çalışmıştır.
Genelde bu tür insanlar okul çağlarında okumakta istemezler. Fakat hayatın içine atılınca da zorluklarla karşılaşınca okumuşlardır.
Gençlerimizin çoğu gerçek hayattan uzak yaşadıklarından olsa gerek ailelerin yaptıkları fedakârlıkların onda birini anlamıyorlar.
Okula gitmesi gereken gençlerimiz arkadaşlarıyla gezmekteler. Ders yerine kendilerini eğlenceye vermekteler.
Kitap okuma yerine maç yorumu yapmaktalar. Bunların sebebi de biziz. Onların makul isteklerine evet demeliyiz. Makul olmayan isteklerine ise hayır cevabını vermeliyiz.
Her istediklerine evet dememeliyiz. Para kazanmanın zorluğunu anlatma yerine işe göndermeliyiz.
Çocuklarımızın geleceği çok önemlidir. Onlar için yaşıyoruz. Onlar için birikim yapıyoruz. Gecemizi gündüzümüzü onlara seferber ediyoruz. Bunun yanında onlarında her istediklerinin olmayacağını usulüne göre anlatmalı ve öğretmeliyiz.
Öğüt vermekle belki bize öfkelenirlere, kızarlar annem babam beni anlamıyorlar diye. Bunun yerine gençlerimize gerçek hayatta rol verirsek daha faydalı olacaktır.
Tarım işlerine götürsek, eline çapayı versek, güneşin altında çalıştırsak, soğukta iş versek o zaman hayatın ne kadar zor olduğunu anlayabilirler.
Üç beş koyun keçi alıp onların peşine taksak acaba her gün ders çalışmalısın demekten kurtulur muyuz?  Hatta biz ders çalışma da, televizyon izleyelim desek ders mi çalışır yoksa televizyon mu izler zorlukları gördükten sonra.
Kanaatimce ders çalışır. Çünkü içinden derki, çalışmazsam ovada, dağda hayat zor der. Okursam başarılı olurum hayatım daha planlı olur der mi?
Günlük işlerini kendisinin yapmasına müsaade etmeliyiz. Zorlandığı zamanda hemen çare olmamamlayız.
Evlatlarımızı çok seviyoruz o zaman onların yapacağı işleri biz yapmayalım, ödevlerini kendileri yapsın.
Zorlukların içine girmeli gençlerimiz. Hayatın uzağından değil de içinde bulunmalı. Umulur ki o zaman okulun, annenin babanın kıymetini bilirler.
Gençlerimizi kazanmak ve meslek sahibi olmaları için fedakârlığın yanında günlük işlerin yapılmasını istemliyiz. Paranın kolay kazanılmadığını uygun şekilde öğretmeliyiz.
Para almayı değil kazanılmasını öğrenmeli çocuklarımız o görevde anne ve babanın.