Samimi olarak kabul ettiğim lafları söylerim birinci dereceden olanlarıma, yakınlarıma, olduğum gibi davranırım.  Lisans mezunu olmam rağmen dilimle anama, anne diyemedim.
Yazılarımda ise anne olarak yazdım.
Oğlumu kaybettim demesin diye, anne kullanmadım. Ana kelimesini yüreğimden, içimden, samimiyetimden söylediğimi hep anlardı. Çiçek almadım, anneler günün kutlu olsun demedim.
Anneler günün kutlu olsun desem de pek hayra yormazdı.  Bu ne zaman çıktı oğlum diye sorardı masumane. Bilmezdi ki öyle günleri, haftaları. Anlatamazdım nasıl, nereden türediğini anlatmaya çalışsam kesin, tövbe derdi.
Yeni mi icat oldu der birde yanlış bunlar diye ders verirdi.
Dağlarda koyun sağan, ovalarda ot biçen, sabah ezanıyla kalkan birinin günü mü olur der diye düşünürüm. Oradan babama da lafını söylerdi. Öyle yeni adetler edinsin diye mi okuttum ben seni diye de sorardı kesinlikle.
Anam okumamıştı. Hayatı yaşayarak, çalışarak okumuştu. Mezuniyeti yoktu.
Onun okulunda diploma yoktu. Onun mektebinde böbürlenmek, bir gün güler yüzlü olup akşamına sabahına surat asmak yoktu.
Bir verdiğini iki almak yoktu.
Önemsemiş olduğu kurallara uyduğum da o benden memnun olurdu. Bu günün geçerli hediyelerinden alsam bin sitem duyacağımda kesindi. Gençliğimde olmayan ve de bu yaştan sonra bana hediye neyime derdi.
Anam için en önemlisi ilaçlarının olmasıydı. Anneler günün kutlu olsun desem de ilaçlarını almasam senin o kutladığın günü neyleyim, diye de dobra dobra söylerdi.
Onun ihtiyaçlarıyla ilgilenmek bence kutlamaktan bin kat daha değerlidir.  Ben bu tarzı tercih ettim. Onun için yaşadığım zamanlar oldu.
Ama hep benim için, çocukları için yaşadı onun içinde anamdı. Ben ise çocuğuydum. Gece çok az onun için kalkmışımdır. Onun ağrısını zevkli zamanlarımda unuttum. Ama o benim en küçük derdimi benden daha çok yaşadı.
Ben onun için belki gözyaşı dökmedim. Ben biliyorum ki o yüce ana benim için çok gözyaşları döktü.
Ana dediğimde belki sahtekârlık, riyakârlık vardı. Anamın oğlum dediği zamanlarda safiyet, merhamet, sevgi, hasret vardı.
Anamız da olsa menfaatimiz olduğunda daha sıcak yaklaşırız. Çıkarımız olunca ararız. Ya onlar öyle mi?
Menfaat için aramaz onlar, paralarını evlatları için harcarken evladım geri verir mi vermez mi diye düşünmez. Ya biz evlatlar.
Karşılığı olmayan sevgi, ölçüsü olmayan fedakârlık numuneleridir. Evladının aksiliklerini tol ere eden, kin gütmeyen, namaz kıldıklarında melekleri andırırlar.
Evi için, evlatları için kayalardan daha sağlamdır karakteri o yüce kalpli insanların. Hassasiyette ve acıma konusunda dünya da eşi olmayan yüce varlıklardır.
Dünyanın en temiz sevgi bağı ve elleri hep öpülesi insanlar. Çiçekler kurur, sular kurur, ağaçlar yıkılır.
Anaların duasıdır iki yakayı bira araya getiren.
Anaların dualarıdır kabul olunan. Elleri öpülecek tek kişidir analar.  Verilen sözün arkasında durmayı öğretendir.  Ciğerinin en derininde evladı olan yüce varlıktır analar.
Kızdığında bağışlamayı tercih eder analar. Yok denen, istenen eksikleri evladı için temin eder analar.
Ağlar ağlatmaz. Analar konuşmalarıyla, gülmeleriyle, huzur sunmalarıyla  ve bizleri anlamalarıyla dünya da cenneti yaşatırlar.