Milyonlarca öğrenci ve velinin kaderini etkileyen 2025 Liselere Geçiş Sistemi (LGS) sınavındaki güvenlik zafiyetlerini ve şaibe iddialarını belgeleriyle gündeme getiren Cumhuriyet gazetesi Haber Müdürü Can Uğur hakkında soruşturma başlatıldı. Uğur, yaptığı haberler nedeniyle hakkında başlatılan soruşturmayı sosyal medya hesabından duyururken, "1 milyona yakın çocuğumuzun haklarını savunduğum için en ufak bir pişmanlık duymuyorum" diyerek duruşunu net bir şekilde ortaya koydu.
Bu gelişme, sınavdaki skandalın sorumlularından hesap sorulması beklenirken, skandalı ortaya çıkaran gazetecinin hedef alınması olarak yorumlandı ve basın özgürlüğü tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Kamuoyu, sınav güvenliğini sağlayamayanlar yerine, bu zafiyeti haberleştiren bir gazeteciye soruşturma açılmasına tepki gösterdi.
Can Uğur'dan İlk Açıklama: "Çocuklarımızın Haklarını Savundum, Pişman Değilim"
Gazeteci Can Uğur, hakkında bir soruşturma başlatıldığını öğrendikten sonra sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yaptı. Kısa süre içinde ifade vermeye gideceğini belirten Uğur, gazetecilik görevini yapmaktan geri durmayacağının altını çizdi. Uğur'un açıklaması, meslektaşları ve kamuoyundan büyük destek gördü.
Uğur, yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi:
"LGS'deki skandalları ortaya çıkardığım haberlerimin ardından hakkımda soruşturma başlatıldığını öğrendim. Kısa süre içerisinde gidip ifade vereceğim. 1 milyona yakın çocuğumuzun haklarını savunduğum için en ufak bir pişmanlık duymuyorum."
Skandal Nasıl Ortaya Çıktı? Sorular Sınav Sürerken Sızdırılmıştı
Gazeteci Can Uğur, 11 Temmuz'da sonuçları açıklanan LGS'nin yapıldığı gün, sınavda ciddi güvenlik açıkları olduğunu kanıtlayan belgeleri kamuoyuyla paylaşmıştı. Uğur'un haberlerine göre, skandallar zinciri şu şekilde gelişti: Sınavın ilk oturumu olan sözel bölüm devam ederken, test sorularının WhatsApp gruplarında paylaşıldığı ortaya çıktı. Bu durumun şoku atlatılamamışken, ikinci oturum olan sayısal bölüm testinin sorularının da henüz sınav bitmeden sızdırıldığı anlaşıldı.
Bu iddialar, sınava giren öğrenciler ve veliler arasında büyük bir infiale ve hayal kırıklığına yol açtı. Milyonlarca öğrencinin geleceğini belirleyen bu kadar önemli bir sınavda yaşanan güvenlik zafiyeti, sınavın meşruiyetine gölge düşürdü.
Bakanlığın Çelişkili Tutumu: "Kitapçıklar Dağıtıldı Ama Güvenlik Zafiyeti Yok"
Yaşanan skandalın ardından gözlerin çevrildiği Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), yaptığı açıklamada iddiaların merkezindeki olayı doğrulamıştı. Bakanlık, soru kitapçıklarının sınav günü bazı okullarda sınavdan önce dağıtıldığını kabul etmiş, ancak bu durumun "sınav güvenliğini riske atacak bir durum olmadığını" öne sürmüştü.
Bakanlığın bu açıklaması kamuoyunu tatmin etmekten uzak kalırken, sızıntılardan sorumlu olanlar hakkında açıldığı belirtilen soruşturmalara dair hiçbir somut bilgi paylaşılmadı. Sorumlular hakkında kamuoyuna bir açıklama yapılmazken, skandalı haberleştiren gazeteci Can Uğur hakkında hızla soruşturma başlatılması, "sorunun değil, sorunu dile getirenin üzerine gidildiği" eleştirilerine neden oldu.