Bugün enerji olmadan insanoğlunun hayatta kalmasının mümkün olmadığını belirtmeye gerek yoktur.

Dolayısıyla, enerji insanoğlunun su ve hava gibi en önemli yaşam kaynaklarının başında gelir.

Önemli olan ihtiyaç duyduğumuz enerjinin yerli, ucuz ve ne kadar çevreci olduğu konusudur.

Bugün, Dünya nüfusunun önemli kısmını oluşturan Çin (yaklaşık 1.4 milyar insan), Hindistan (yaklaşık 1.4 milyar insan), ABD (yaklaşık 335 milyon) ve Endonezya (yaklaşık 275 milyon insan) gibi ülkelerin enerji tüketimlerinin %60-80’i fosil enerji (petrol, doğalgaz ve kömür) kaynaklarına dayanır.

Bu ülkelerde enerji tüketimlerinin fosil kaynaklı enerji sistemine dayalı olmasının sebebi; yerli kaynak olarak oldukça fazla rezerve sahip olmalarındandır.

Ülkemizde yerli olarak fosil enerji kaynakları açısından fakir bir ülkedir.

Özellikle doğalgaz ve petrol açısından yok denecek kadardır.

Fosil enerji kaynakları açısından dezavantaja sahip olması, Türkiye’nin özellikle güneş ışınımı açısından avantajlı olması ile GES tipi yenilenebilir enerji kaynaklarına çok daha hızlı geçiş yapması mümkün olabilir.

Enerji üretim teknolojisinde ve enerji kaynakları seçiminde, çevresel faktörlerin dikkate alınması ve enerji kullanımında verimliliğe özen gösterilmesi gün geçtikçe daha çok önem kazanmaktadır.

Yenilebilir enerji kaynakları arasında en avantajlı olanı Güneş Enerjisi (GES) olduğu açıktır.

Hem ilk yatırım maliyetlerindeki son yıllardaki hızlı düşüşü, hem yeşil enerji yatırımlarına uluslararası finansman bulmanın kolaylaşmasının yanı sıra ölçeklenebilir yapısı ile bina çatılarındakine benzer arazilere de aynı kolaylıkla GES kurabilmektedir.

Diğer taraftan GES’ler ile ilgili bazı çevrelerin tarım arazilerin kullanılmaz hale geldiği, hayvancılığın yapılamadığı ve ekolojik dengeye etkisinin büyük olduğu endişeleri son yıllarda artmıştır.

Aslında GES’lerin kurulduğu arazilerde hem tarım yapmak hem de hayvancılık yapmak mümkündür.

Hatta çiçek balı üretimi için arıcılık yapmakta mümkündür.

ABD ve Avrupa’da birçok ülke başta olmak üzere Dünya’da gelişmiş ülkelerin çoğunda tarım arazilerine kurulu olan GES’ler ile hem enerji üretmek hem de tarım yapmanın mümkün olduğu birçok örnek vardır.

İspanya ve Slovakya’da buğday ve hayvan yemi olarak yonca ekim alanlarına kurulmuş olan GES’ler tarım ile uyum içinde olan iyi örnekler arasındadır.

Birçok tarımsal çalışmada özellikle sebze ve meyvelerin tüm gün aşırı güneş radyasyonuna maruz kalmaları sonucu zarar gördüğü belirtilmiştir.

Ayrıca, sebzelerin ve meyvelerin aşırı güneş radyasyonu nedeni ile bünyelerinde var olan suyun buharlaşması sonucu aşırı su ihtiyacına da neden olabilmektedir.

Bu nedenle tarım alanlarına kurulacak olan GES’ler ile meyve ve sebzelerin daha az güneş radyasyonuna maruz kalarak daha verimli ürünler elde edilmiş ve bitkilerin büyümesi için gereken su tüketimi de azalmış olacaktır.

Bu tür alanlara kurulmuş GES’ler ile elektrik üretimi ile yeşil enerji üretimine katkı yapmak mümkündür. Bu tür GES’lere Agrivoltaik (Tarımsal Voltaik) proje adı verilmektedir.

Bir diğer durum ise tarım veya mera arazilerine GES’lerin kuruluyor olması hayvancılığı etkileyeceği iddiasıdır.

Gelişmiş ülkelerin çoğunda GES projelerin olduğu arazilerde hayvancılıkta yapılabilmektedir. GES’ler içerisinde inek, koyun, keçi ve kaz çiftlikleri birlikte çok başarılı bir şekilde yürütülebilmektedir.

Bu tür projelerde büyükbaş veya küçükbaş hayvanlar otladıktan sonra güneş panellerin altında oluşan gölgelik alanlarında dinlenebilme imkânı da bulabilmektedir.

Engebeli arazilerde ekolojik denge düşünülerek kurulan GES’ler ile doğal sürü hayvancılığın da yapılması mümkün hale gelmektedir.

Bu tür projeler diğer GES projelerine kıyasla ilk yatırımı yüksek olmakla birlikte enerji üretimi gereksinimi için tercih edilebilmektedir.

Tarım arazilerinde çiçek balı üretimi için arıcılık faaliyetleri de oldukça yaygın bir şekilde yapılabilmektedir.

Arazilere ister doğal isterse ekim yapılarak lavanta gibi çiçekler ekilerek, arıların çiçeklerden nektar ve polen toplamaları sağlanabilmektedir.

Bu sayede, GES arazilerin belirli bir bölgesine kurulan kovanlar ile arıların çiçek balı üretimi yapmaları mümkün hale gelebilmektedir.

GES’ler ile ilgili bazı çevrelerin hem tarım arazilerin kullanılmaz hale geldiği ve hem de ekolojik dengeye etkisinin büyük olduğu endişeleri oldukça yersizdir.

Aslında bu yaklaşımlar bilimsellikten uzak ve rakip farklı yöntem ile enerji üreten diğer enerji sektörlerinin kıyasıya birbirleri ile mücadelesinden kaynaklanmaktadır.

Bu endişeler fosil enerji kaynakları başta olmak üzere diğer enerji kaynakları için daha çok sorun olmaktadır.

Diğer taraftan, ülkemizin enerji ihtiyacının dışa bağımlı olduğu gerçeği karşısında GES’ler bir çıkış yolu olabilir.

Güneş enerji santrallerinin (GES); kurulumu ve işletilmesi son derece kolay olmasının yanı sıra kısa sürede kurulabilmesi, çevre dostu ve temiz enerji olması sebebi ile tüm Dünya’da tercih edilmektedir.

Son yıllarda GES kurulum maliyetlerinin diğer enerji kaynaklarına oranla daha düşük olması ve bu anlamda ekonomik zorlukların üstesinden gelinmesi, güneş enerjisini geleceğin enerji kaynağı haline getirmektedir.

Ayrıca, GES projelerinin küresel ısınma ile mücadeleye olumlu katkısı söz konudur.

Ülkemiz 17 Şubat 2009 tarih ve 27144 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 5836 sayılı Kanun ile Kyoto Protokolü’ne dâhil olmuştur.

Protokolün en büyük amacı sera gazı salımını en aza indirmektir. Sözleşmede yer alan en önemli maddelerden birinde “Güneş enerjinin önü açılacak, …” denmektedir.

Bu sözleşme ile ülkemizin ihtiyaç duyduğu enerjinin çevreye zarar vermeyen yenilenebilir enerjiye dayalı yollar ile karşılanması gerekmektedir.

Ayrıca, Türkiye 2015 yılında onaylamış olduğu Paris İklim Anlaşması, 7 Ekim 2023 yılında Resmi Gazete yayınlayarak taraf oldu.

Bu anlaşma ile küresel emisyonların 2030’a kadar %50 azaltılması, 2050 yılında ise net sıfır emisyona ulaşılması hedefleniyor.

Ülkemizin bu hedeflere ulaşabilmesi için sıfır emisyon salımı olan rüzgar (RES) ve özellikle de ülkemizin güneş ışınımı bakımından zengin olması ile güneşe (GES) dayalı yenilebilir enerji kaynaklarına geçmesi ile mümkündür.

Tabi ki Dünya’da çevre ile dost olan iyi örneklerin kendimize referans alırsak mümkündür!

Bol güneşli ve enerjili günler dilerim…