Türkiye ekonomisinde bireysel borçluluk, 11 Temmuz 2025 itibarıyla endişe verici seviyelere ulaştı. Vatandaşların tüketici kredileri ve bireysel kredi kartı borçlarının toplamı 4 trilyon 659 milyar TL'ye yükselirken, yılbaşından bu yana yaşanan 799 milyar TL'lik artış, hane halkı üzerindeki finansal baskıyı gözler önüne seriyor. Bu yükseliş eğilimi, özellikle geçim sıkıntısı çeken bireyler için önemli bir gösterge niteliğinde.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verileri, bankaların toplam kredi hacminin 19 trilyon 694 milyar TL'ye ulaştığını ve yılbaşından bu yana 3,73 trilyon TL'nin üzerinde bir artış kaydettiğini gösteriyor. Bu durum, hem bireylerin hem de genel ekonominin kredi bağımlılığının derinleştiğini ortaya koyuyor. Artan borçluluk, özellikle gelir seviyeleri göz önüne alındığında, finansal istikrar açısından risk oluşturabilir.
Tüketici Kredilerindeki Yükseliş Devam Ediyor: Vatandaş Neden Borçlanıyor?
Tüketici kredileri, 11 Temmuz itibarıyla 2 trilyon 398 milyar TL'ye ulaşarak bir önceki haftaya göre 17 milyar TL'lik bir artış gösterdi. Yılbaşından bu yana ise tüketici kredileri toplamda 276 milyar TL'lik önemli bir yükseliş kaydetti. Bu veriler, vatandaşların günlük yaşam giderlerini karşılamak, acil ihtiyaçlarını gidermek veya yatırım amaçlı olmasa da temel tüketimlerini sürdürmek için banka kredilerine daha fazla başvurduğunu ortaya koyuyor.
Bu artışın ardında yatan temel nedenlerden biri, enflasyonun satın alma gücünü düşürmesi ve hane halkının temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlanması olabilir. Özellikle ekonomik dalgalanmaların yaşandığı dönemlerde, bireyler likidite açığını kapatmak veya önceden planladıkları harcamaları gerçekleştirmek için tüketici kredilerine yönelmektedirler. Bu durum, aynı zamanda geleceğe yönelik beklentilerin belirsizliğini de yansıtmaktadır.
Kredi Kartı Borçları Rekor Kırdı: Bireysel Borçlanmada Yeni Zirve
Bireysel kredi kartı borçları da benzer şekilde rekor seviyelere ulaşarak 11 Temmuz itibarıyla 2 trilyon 261 milyar TL'ye çıktı. Geçen haftaki 2 trilyon 242 milyar TL'lik seviye göz önüne alındığında, haftalık artış 19 milyar TL olarak gerçekleşti. Yılbaşından bu yana ise bireysel kredi kartı borçlarındaki artış 420 milyar TL gibi kayda değer bir seviyeye ulaştı. Bu hızlı yükseliş, vatandaşların nakit akışı sıkıntısını kredi kartlarıyla gidermeye çalıştığını ve bu durumun sürdürülebilir bir finansal yapıdan uzaklaştığını gösteriyor.
Kredi kartlarının kolay erişilebilirliği ve "şimdi al, sonra öde" mantığı, kısa vadede finansal rahatlama sağlasa da, uzun vadede kontrolsüz borçlanmaya ve geri ödeme zorluklarına yol açabiliyor. Özellikle asgari ödeme tutarlarının yeterli olmaması ve faiz yükünün artması, borç sarmalının derinleşmesine neden olabiliyor. Bu durum, bireylerin finansal sağlığı açısından ciddi riskler barındırmaktadır.
Takipteki Alacaklarda Endişe Verici Artış: Bankalar Risk Altında mı?
Bankaların tahsil edilemeyen, yani takipteki alacak miktarında da ciddi bir artış yaşandı. 11 Temmuz haftasında takipteki alacaklar 437 milyar TL'ye yükselerek bir önceki haftaya göre 5 milyar TL'lik bir artış kaydetti. Yılbaşındaki 294 milyar TL seviyesiyle kıyaslandığında, takipteki alacaklardaki artışın 143 milyar TL olduğu görülüyor. Bu yükseliş, hem bireysel hem de ticari alanda borç geri ödeme kapasitesinde yaşanan sıkıntıların bir göstergesi olarak kabul edilebilir.
Takipteki alacaklardaki artış, bankaların bilançoları üzerinde baskı oluştururken, aynı zamanda genel ekonomik sağlığın bir göstergesidir. Borçlarını ödeyemeyen kişi ve kurumların sayısındaki artış, ekonomik aktivitenin yavaşladığına ve nakit akışı problemlerinin yaygınlaştığına işaret edebilir. Bu durum, kredi verme koşullarının daha da sıkılaşmasına ve yeni krediye erişimin zorlaşmasına yol açabilir.
Ticari Kredilerdeki Artış ve KKM'den Çıkış Süreci
Ticari ve diğer krediler kategorisinde de yükseliş eğilimi sürdü. 11 Temmuz haftasında bu kategori, 15 trilyon 34 milyar TL'ye ulaşırken, yılbaşından bu yana yaklaşık 2 trilyon 936 milyar TL'lik önemli bir artış yaşandı. Ticari kredilerdeki bu yükseliş, şirketlerin yatırım, üretim veya işletme sermayesi ihtiyaçlarını karşılamak için bankalara yöneldiğini gösteriyor. Ekonomik büyümeyi desteklemesi beklenen ticari kredilerdeki artış, aynı zamanda şirketlerin finansman ihtiyacının da arttığını ortaya koyuyor.
Diğer yandan, Kur Korumalı Türk Lirası Mevduat ve Katılma Hesapları (KKM) bakiyesinde düşüş devam etti. Geçen hafta KKM bakiyesi 13 milyar 6 milyon lira azalarak 521 milyar 610 milyon liraya geriledi. KKM büyüklüğünün toplam mevduatın yüzde 2,26'sına düşmesi, kur korumalı sistemden çıkış sürecinin devam ettiğini ve mevduat sahiplerinin alternatif yatırım araçlarına yöneldiğini gösteriyor. Bu durum, döviz kuru istikrarı ve enflasyon beklentileriyle yakından ilişkilidir.
Bu veriler ışığında, Türkiye ekonomisinde bireysel borçluluk, ticari kredi dinamikleri ve KKM'den çıkış gibi önemli eğilimler gözlemlenmektedir. Sizce bu finansal göstergeler, Türkiye'nin ekonomik geleceği hakkında bize neler anlatıyor?