İlhan Yaşar, “Bizler yola çıkıp çoban ateşlerimizi yakmaya başladığımızda, sınıf bilinciyle emeğimize, ulus bilinciyle ülkemize, yurttaş bilinciyle cumhuriyetimize her zaman sahip çıkacağımızı söyledik yılmadan, korkmadan mücadele ettik, etmeye de devam edeceğiz” dedi.
Çorum’da Eğitim-İş tarafından Cumhuriyetin 100. Yılı etkinlikleri kapsamında düzenlenen cumhuriyet yemeğine katılan İlhan Yaşar, burada yaptığı konuşmada; “Demokratik, çağdaş, laik bir ülke yolunda Atatürk devrim ve ilkelerinin korunması, laik, bilimsel parasız kamusal eğitim için yılmadan mücadelemize devam edeceğiz. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da emeğimize ve ülkemize yönelik her saldırı, karşısında sarsılmaz bir kale gibi Eğitim-İş'i bulacaktır” ifadesini kullandı.
İlhan Yaşar, konuşmasında şunları söyledi:

Erdal, “Sanayide çırak ve kalfanın bulunamaması ustalığı riske atıyor” Erdal, “Sanayide çırak ve kalfanın bulunamaması ustalığı riske atıyor”

“YETKİLİ SENDİKA OLMADAN ETKİLİ OLMAYI BAŞARDIK”
Çağın gerisinde kalmış, parçalanmış, işgal edilmiş bir imparatorluktan bağımsız bir ülke ve "kimsesizlerin kimsesi" laik, çağdaş cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümü kutluyoruz. Bütün ulusumuzun Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.
Büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşlarını bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz.
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." sözleriyle emanet aldığımız ama koruyamadığımız "kimsesizlerin kimsesi" cumhuriyet kurucu kadrosu ile kısa sürede büyük ilerlemeler gösterse de karşı devrimin daha ilk yıllarda başlamasına engel olamadı. Cumhuriyet düşmanlığı günümüzü kadar da olanca hızıyla gelişti. Karşı devrimin en başarılı dönemi 20 yıllık AKP iktidarı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
"Her mahallede bir milyoner yaratacağız" diyerek başlayan karşı devrim sözünü fazlasıyla tutmuş milyonerler yanında her mahalleye bir iki cami, o da yetmeyince her okula bir mescit, hatta anaokullarında sübyan mekteplerinden en son da anaokuluna mescit açmayı başararak 100. yılını tamamlamıştır.
Yıllardır sık sık söylüyoruz 100 yıl boyunca, “ne saltanat sevdalıları bitti, ne Damat Feritler bitti, ne Derviş Mehmetler bitti, ne de Ali Kemaller bitti.”
Ümmetten-ulus, kuldan-yurttaş yaratan cumhuriyet, en büyük görevi "fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmek" üzere biz öğretmenlere yüklemişti.
Bizlerin de görevimizi ne kadar yerine getirdiğimiz yaşadığımız Türkiye'den görülmektedir.
Laik eğitimden söz edilemeyen bir Türkiye,
Eğitimin para ile alınıp satılan ayrıcalık haline dönüştüğü bir Türkiye,
Gerici 4+4+4 eğitim yasası ile kız çocukları başta olmak üzere eğitim hakkı gasp edildiği bir Türkiye,
MEB'in sözde protokollerle okulları cemaat ve tarikatlara terk ettiği bir Türkiye,
Dindar nesil yetiştirme projesi ÇEDES ve benzerler projelerle eğitimci olmayanlar okullara sokulmuş bir Türkiye,
Ülkemizde karşı devrimle birlikte Neo-liberal politikalar olanca hızıyla uygulanmakta, emekçilerin kazanılmış hakları bir bir ellerinden alınmakta, sendikal örgütlenme zayıflatılarak emek ve sınıf mücadelesi engellenirken, eğitim çalışanları da bundan payını almaktadır.
Konfederasyonumuz Birleşik Kamu İş'in aylık enflasyon araştırmasına göre açlık 14.500 TL yoksulluk Sınırı ise 41.651 TL'dir.
Neo-liberal politikaların uzantısı sözde ÖMK ile birbirlerine rakip haline getirilerek öğretmen odasında aynı işi yaptığı halde farklın ücret alan ücretli-sözleşmeli-öğretmen- uzman öğretmen-başöğretmen olmak üzere beş farklı öğretmen oluşturulmuş,
Buna göre eğitim emekçilerinin tamamı yoksulluk sınırı altında çalışmaya başlamış hatta açlık sınırı altında 14.500 TL çalışan öğretmen bile bulanmaktadır.
Yurdun dört bir yanı düşman altında iken geldikleri gibi giderler diyerek 1919'da Samsun'a çıkanların, ‘vatan onu parsel parsel satanların değil uğrunda ölebilenlerindir’ diyerek idam sehpalarını yürüyenlerin,
‘Öğretmen yalvarmaz, öğretmen ders verir’ diyerek TÖS destanını yazanların ruhundan doğan üyesi olmaktan gurur duyduğumuz sendikamız Eğitim İş 18.yılını geride bıraktı.
Eğitim İş, sizlerden aldığı güçle çığ gibi büyüyerek yetkili olmadan etkili sendika olmayı başarmıştır.
Bizler yola çıkıp çoban ateşlerimizi yakmaya başladığımızda, sınıf bilinciyle emeğimize, ulus bilinciyle ülkemize, yurttaş bilinciyle cumhuriyetimize her zaman sahip çıkacağımızı söyledik yılmadan, korkmadan mücadele ettik, etmeye de devam edeceğiz.
Çünkü bizler gücümüzü iktidarlardan değil, örgütlü mücadelemizden almaktayız. Bizler mücadele verirken yandaş sarı sendikaların engellemelerine rağmen yaptığımız eylem ve etkinliklerle eğitim çalışanlarının sığınacağı tek kale olduk.
Bugün 140 bini aşan üye sayısı ile ülkenin 3. büyük sendikası olduk. Sendikamızın 75 şubesi, 22 temsilciliği bulunmaktadır.
Etkili sendika yanında yetkili sendika olma yolunda adım adım ilerliyoruz.
Bunu gören iktidar karşısında dik duramayan, buçuklu zamlara bizi mahkûm edip bunu alkışlayan sarı sendikalar bizlere kara çalmaya çalışmaktadırlar.
Bu ülkede terörle, yandaşlıkla, ön-arka bahçe, suçlanamayacak tek sendika varsa o da Eğitim İş’tir.
Eğitim İş tabii taraftır ama iktidar veya sermayenin değil, emekten-sınıftan, demokrasiden, özgürlüklerden yana taraftır.
Sendika siyaset yapmaz diyen "Apolitik "sendikaları dikkate bile almıyoruz. Bizler olabildiğince politik bir sendikayız. Demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren bütün ilerici, devrimci liderler ve hareketeler, Gezi direnişi başta bizim gururumuzdur. Biz unutmadık: Belkin Elvan, Etem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz… Yandaş değil, teslim alınabilir değil, apolitik değil, emek ve aydınlanmadan yana bir sendikayız. Hiçbir sonuç bizi yıldıramaz. Demokratik, çağdaş, laik bir ülke yolunda Atatürk devrim ve ilkelerinin korunması, laik, bilimsel parasız kamusal eğitim için yılmadan mücadelemize devam edeceğiz. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da emeğimize ve ülkemize yönelik her saldırı, karşısında sarsılmaz bir kale gibi Eğitim-İş'i bulacaktır.”