Sağlık

Sağlıkta kritik düzenleme: Aile hekimlerinin maaşını koruyan yeni karar devrede

Aile hekimlerinin maaşlarını etkileyen kritik yönetmelik değiştirildi. Resmi Gazete'de yayımlanan kararla, maaş kesintisine neden olan "kayıtlı hastanın hekime başvurmama" süresi 6 aydan 12 aya çıkarıldı. Bu değişiklik, özellikle sağlıklı olduğu için hekime gitmeyen hastaları bulunan aile hekimlerinin yaşadığı gelir kaybını önlemeyi amaçlıyor. Peki, yeni düzenleme hekimleri ve sağlık sistemini nasıl etkileyecek? İşte tüm detaylar...

Sağlıkta kritik düzenleme: Aile hekimlerinin maaşını koruyan yeni karar devrede
Abone Ol

Aile hekimlerinin maaşlarını doğrudan etkileyen ve son aylarda sağlık camiasında yoğun tartışmalara neden olan yönetmelikte önemli bir değişikliğe gidildi. Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni kararla, aile hekimlerinin maaşlarında kesintiye neden olan "kayıtlı hastanın hekime başvurmama" süresi 6 aydan 12 aya çıkarıldı. Bu adım, on binlerce aile hekimine maddi anlamda nefes aldırmayı hedefliyor.

Haziran ayında hayata geçirilen önceki uygulama, bir aile hekimine kayıtlı olan ancak son 6 ay içinde hiç sağlık hizmeti almak için başvurmayan hastalar için hekime yapılan ödemenin kesilmesini öngörüyordu. Bu durum, özellikle sağlıklı veya farklı sebeplerle hekime gitmeyen hastaları bulunan aile hekimlerinin gelirlerinde ciddi düşüşlere yol açmış ve büyük tepki toplamıştı. Sağlık Bakanlığı, sahadan gelen geri bildirimler ve hekimlerin talepleri doğrultusunda yönetmeliği yeniden düzenledi.

Aile Hekimi Maaş Kesintisi İçin Artık 12 Ay Şartı Aranacak

Yeni yönetmelik değişikliği ile maaş kesintisi uygulaması için belirlenen zaman dilimi iki katına çıkarıldı. Artık bir aile hekiminin, kendisine kayıtlı bir hasta için yapılan ödemede kesinti yaşaması için o hastanın tam 12 ay (1 yıl) boyunca kendisine hiç başvurmamış olması gerekecek. Önceki 6 aylık kısa süre, hekimler üzerinde ciddi bir baskı oluştururken, yeni düzenleme bu baskıyı önemli ölçüde hafifletiyor.

Bu değişiklik, aile hekimlerinin maaşlarının daha öngörülebilir ve istikrarlı hale gelmesine yardımcı olacak. Özellikle kırsal bölgelerde veya genç ve sağlıklı nüfusun yoğun olduğu yerlerde görev yapan hekimler, hastaları ihtiyaç duymadığı için gelmediğinde bile gelir kaybı yaşıyordu. 12 aylık yeni süre, sistemde kayıtlı görünen ancak fiilen hizmet almayan "pasif hasta" durumunun maaşlara olan olumsuz etkisini yavaşlatacak ve hekimlere daha adil bir mali çerçeve sunacak.

Yeni Düzenleme Aile Hekimlerini Nasıl Etkileyecek?

Bu düzenleme, aile hekimlerinin temel gelir modelini doğrudan etkileyen pozitif bir gelişme olarak kabul ediliyor. Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği'ne göre hekimler, kendilerine kayıtlı olan kişi sayısı üzerinden bir temel maaş almaktadır. Ancak sistem, sadece kayıtlı olmaya değil, aynı zamanda aktif hizmet sunumuna da önem veriyor. Yeni düzenleme bu dengeyi hekimler lehine yeniden kurmuş oldu.

Maddi kaygıların azalması, hekimlerin motivasyonunu artırarak birinci basamak sağlık hizmetlerinin kalitesine de olumlu yansıyabilir. Hekimler, gelirlerini korumak için pasif hastaları takip etme gibi idari yükler yerine, poliklinik hizmetlerine ve koruyucu sağlık çalışmalarına daha fazla odaklanabilecek. Bu durumun, uzun vadede hem hekim memnuniyetini hem de toplum sağlığını olumlu yönde etkilemesi bekleniyor.

Hekimlerin Tepkileri Sonuç Verdi mi?

Haziran ayında başlayan 6 aylık kesinti kuralı, aile hekimliği dernekleri ve sendikalar tarafından sert bir dille eleştirilmişti. Hekimler, bu uygulamanın "cezalandırıcı" olduğunu ve kendi kontrolleri dışındaki bir durumdan dolayı mali olarak mağdur edildiklerini belirtmişlerdi. Yönetmelikte yapılan bu değişikliğin, söz konusu tepkilerin ve yapılan saha değerlendirmelerinin doğrudan bir sonucu olduğu anlaşılıyor.

Sağlık otoritelerinin, birinci basamak sağlık hizmetlerinin bel kemiği olan aile hekimlerinin sahadaki gerçekliklerini ve taleplerini dikkate alarak geri adım atması, sağlık camiasında olumlu karşılandı. Bu revizyon, sistemin işleyişinde ortaya çıkan aksaklıkların diyalog yoluyla ve sahadan gelen verilerle düzeltilebileceğini göstermesi açısından da önemli bir örnek teşkil ediyor.