Milyonlarca emekliyi yakından ilgilendiren bir hukuki tartışma, Yargıtay'ın içtihadı birleştirme kararıyla son buldu. Yüksek Mahkeme, tüketici kredisi borcunu ödemeyen emeklinin, kredi sözleşmesinde rıza göstermesi halinde maaşına banka tarafından bloke konulabileceğine hükmetti. Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren bu karar, bankalar ve emekliler arasındaki ilişkide yeni bir dönemin kapısını araladı.
Yıllardır süregelen hukuki belirsizlik, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 21 Mart 2025 tarihli ve 2022/2 Esas, 2025/1 Karar sayılı kararıyla netliğe kavuştu. Kurul, farklı daireler ve Hukuk Genel Kurulu'nun daha önceki çelişkili kararlarını ortadan kaldırarak, emeklinin verdiği onayın, bankaya maaş üzerinde "takas ve mahsup" hakkı tanıdığı yönünde oy çokluğuyla karar aldı. Bu karar, emekli maaşının haczedilmezliği kuralına önemli bir istisna getirirken, kredi kullanımında emeklilerin verdiği rızanın sonuçlarını da bir kez daha gözler önüne serdi.
Bu yeni düzenleme, özellikle tüketici kredisi veya kredi kartı borçları nedeniyle gecikmeye düşen emekliler için büyük önem taşıyor. Bankalar, artık kredi sözleşmesi sırasında emekliden aldıkları "hesaptan virman, takas ve mahsup" yetkisine dayanarak, borç tahsilatı için doğrudan emekli maaşına müdahale edebilecek. Karar, emeklinin rızasının bu işlemi meşru kıldığı ve bunun bir "haciz" işlemi olmadığı, sözleşmeden doğan bir alacak tahsil yöntemi olduğu prensibine dayanıyor.
Emekli Maaşına Bloke Konulabilir mi? Yargıtay Son Noktayı Koydu
Emekliler arasında en çok merak edilen "Banka, emekli maaşıma el koyabilir mi?" sorusu, Yargıtay'ın bu son kararıyla net bir şekilde cevaplanmış oldu. Kural olarak 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 93. maddesi uyarınca, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) nezdindeki emekli aylıkları, nafaka ve SGK'nın kendi alacakları dışında haczedilemez ve üzerine bloke konulamaz. Bu hüküm, emeklinin yaşamsal devamlılığını sağlamayı amaçlayan bir sosyal koruma kalkanı olarak görülüyordu.
Ancak Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, bu koruma kalkanının, bizzat emeklinin kendi rızasıyla aşılabileceğini ortaya koydu. Karara göre, bir emekli bankadan tüketici kredisi kullanırken imzaladığı sözleşmede, borcunu ödeyememesi durumunda maaş hesabından kesinti yapılmasına, takas ve mahsup işlemi uygulanmasına açıkça izin vermişse, bu rıza geçerli sayılacak. Dolayısıyla banka, bu onaya dayanarak, herhangi bir icra takibi başlatmadan veya mahkeme kararı olmadan, vadesi gelmiş kredi borcunu emeklinin maaş hesabından tahsil etme yetkisine sahip olacak. Bu durum, "haciz" olarak değil, sözleşmesel bir hak kullanımı olarak tanımlandı.
Tüketici Kredisi Borcunda Emekli Maaşı Kesintisi Nasıl Olacak?
Yeni dönemde, tüketici kredisi veya kredi kartı borcu olan emeklilerin maaş kesintisi süreci, tamamen kredi sözleşmesinde verdikleri onaya bağlı olacak. Eğer emekli, kredi kullanırken imzaladığı sözleşmede, maaşının yattığı hesap üzerinde bankaya takas, mahsup ve virman yetkisi vermişse, borcun ödenmemesi halinde banka bu yetkiyi doğrudan kullanabilecek. Bu, bankanın, emeklinin hesabına yatan maaşın tamamına veya borç tutarı kadarlık kısmına bloke koyarak alacağını tahsil edebileceği anlamına geliyor.
Bu noktada en kritik unsur, emeklinin kredi çekerken imzaladığı sözleşmenin içeriğidir. Genellikle küçük puntolarla yazılan ve dikkatle okunmayan bu sözleşmelerdeki "hesaptan para tahsil etme", "takas", "mahsup", "virman" gibi ibarelere verilen onay, artık emeklinin maaşının güvencesini doğrudan etkileyecek. Emeklilerin gelecekte mağduriyet yaşamamaları için, bankalardan kredi talep ederken sözleşme maddelerini çok daha dikkatli bir şekilde incelemeleri ve maaşlarına bloke konulmasına onay verip vermediklerini net bir şekilde anlamaları büyük önem taşıyor. Onay verilmemişse, bankanın maaşa dokunma yetkisi yine bulunmuyor.
Yargıtay Kararı Ne Anlama Geliyor? Emeklileri Neler Bekliyor?
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun bu kararı, emekli maaşının haczedilmezliği ilkesini emeklinin rızası koşuluyla esnetiyor. Bu durum, finansal okuryazarlığın ve sözleşme şartlarının dikkatle incelenmesinin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösteriyor. Karar sonrası dönemde emeklilerin, bankalarla olan kredi ilişkilerinde daha bilinçli hareket etmesi gerekiyor. Özellikle acil nakit ihtiyaçları için aceleyle imzalanan sözleşmeler, ileride maaşın tamamının kaybedilmesi gibi ağır sonuçlar doğurabilir.
Bu karar, bankaların kredi alacaklarını tahsil etmesini kolaylaştırırken, emekliler için yeni bir sorumluluk ve dikkat dönemi başlatıyor. Emeklilerin, bir bankadan maaş alıyor olmaları ve aynı bankadan kredi kullanmaları durumunda, sözleşmede yer alan yetkilerin maaşlarına doğrudan etki edebileceğini bilmeleri gerekiyor. Hukukçular, kararın oy çokluğuyla alınmış olmasını ve karşı oyların varlığını, konunun sosyal adalet boyutuyla ne kadar tartışmalı olduğuna bir işaret olarak değerlendiriyor. Ancak nihai karar, artık bankaların bu yöndeki uygulamalarına yasal bir zemin sağlamış durumda.