Zorlu bir savaşın cesetleri gibi yatıyoruz yan yana,
Her şey mahalle baskısının yasaklarına uygun günah oluyor sonra.
Karanlıkla süzülüyor içime, yıkım
Dur! diyorum olmuyor… Git! diyorum olmuyor… Yıkılıyorum.
Uçurumları başucuma koyuyorum…
Sonra beni soruyorlar bana,
Tanımıyorum diyorum tanımıyorum…
Bir çığlığın doğuşu gibi ölüyor içimdeki ben.
Bir uçurumlar kalıyor bir de yıkımlar.
Bir ben kalıyorum… Bir de yalnızlık.
Bıraktığım gibi misin hala.
Vurulmuş çocuk gibi büyümemiş yüreğinde hüzün,
Hala ellerinden tutup sevgileri dipsiz kuyuya salıyor musun ağlayarak…
Küçücük bir dokunuşa “son durağım” diyebiliyor musun?
Oysa ben,
Sana diller uzanır diye,
Attım kendimi ayrı yerlere.
Acım göz yaşım oldu, aktı içime.
Sesim sana değer diye,
Kestim sesimi sen duyup da acılanma diye.
Sarıp sarmaladım, kundakladım seni,
Yükledim sırtıma vebalini.
Bırak günahlarda benim olsun.
Yokluğunda,
En büyük umutlarımı üzerime giyeceğim,
Ve
Sensizliğe göğüs gereceğim.
İhtiyaç duyduğum tek şey SEVGİYDİ,
Oda sendin sendin sadece…