“Şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim”  sözünü bilmeyen nerede ise yoktur desek pek de abartmış olmayız… Gel gör ki Emrullah Efendiyi pek bilen çıkmaz. Osmanlı’nı son dönem Maarif Nazırlarındandır. Eğitimci, siyasetçi, felsefeci…  (D. 1859, Lüleburgaz – Ö. 14 Ağustos 1914, İstanbul)
Bu sözü bana çağrıştıran ise son yıllarda ülkemizde kendi ordusuna, adeta savaş açan AKP iktidarıdır. Yaşananları alt alta yazmaya başlasak ne bu yazının sınırları yeter, ne de sabır… Bu noktada, bu hususta Türk milletinin gösterdiği sabrı da (!) kutlamamız gerekmektedir.
Demem o ki “Şu askerler olmasa memleketi ne güzel idare ederdik” sözünü birileri bağıra çağıra ilan etmektedirler…
Efendim, “askeri vesayet” varmış… Bizi sivillerin yönetmesini istemeliymişiz. Ne desek, ne yapsak acaba? Bir dönemde ilkokula giden öğrenciler siyah önlük giyerlerdi. Bu uygulamanın toplumu tek tipleştirme olduğunu da söyleyenler çıktı zaman içinde. Öğrenciler arasında ailelerinin gelir düzeyinden kaynaklanan giysi farklılıklarını örten bir giysidir bizim siyah önlüklerimiz. Sınıfta her öğrenci giysisiyle değil dersteki ilgi ve başarısıyla öne çıkmak zorundadır o zamanlar. O siyah önlüklerin altında duran eski, belki yamalı giysileri kimse göremezdi.
Ve haber düşüyor ajanlara ve internete… TÜRK ORDUSUNA OPERASYON SÜRÜYOR… Genel Kurmay İstihbarat Daire Başkanı tutuklandı
Kamuoyunu yönlendirme amaçlı internet siteleri” davası kapsamında hakkında yakalama emri çıkarılan 14 sanık arasında bulunan Korgeneral İsmail Hakkı Pekin tutuklandı.
İstanbul Merkez Komutanlığına teslim olmasının ardından Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ne getirilen Pekin, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine çıkarıldı.
Duruşmada kimlik tespiti yapılan Pekin’e Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese tarafından yasal hakları hatırlatılarak, yakalama emrine karşı beyanı alındı.
Mahkeme, Pekin’i, “cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek” ve “terör örgütü yöneticisi olmak” suçlarından tutukladı.
Emperyalizm Türk Ordusu’ndan, Türk milletinden, kanla, irfanla, devrimle kurulan Türkiye Cumhuriyet’inden intikam peşindedir. Demiyorlar mı “Yüz dedirtmeyeceğiz” diye… AKP’nin başındaki Eşbaşkan’ın 2023 planlarını bir de bu pencereden okumak gerekmektedir. 
Kanla, irfanla, devrimle kurulan Cumhuriyet’imiz tarihinin en acımasız kuşatması altında saldırı altındayken demokratik kitle örgütleri, sendikalar üç maymunu oynamaktadırlar. Siyaset yelpazesi, birkaç istisna dışında, adeta AKP’nin titrek fotokopileri olarak düzenlenmiş ve tedavüle sürülmüşlerdir. Yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü kuvvet olarak anılan medya ise sahibinin sesi plaklarından paket yayındadır. Köşe yazıları, haberler, kurgulanan bilgiler, çakma haberler hep birilerinin denetimi altında servis edilmektedir. Uzaktan kumandaları Figen özen’in “Büyük Abi” diye kodladığı emperyalizmin şimdiki patronu ABD'nin elindedir.
Toplum “Bas, bas paraları Leyla’ya / Bi daha mı gelicez dünyaya” teraneleriyle “iki dönelim” sarhoşluğundadır. Medyanın verdiği kesintisiz narkozun etkisiyle beyninin damarlarına şırınga edilen uyuşturucunun farkında değildir ne yazık ki…
İşte o türkü bütün hüznüyle çıkar gelir de kanatır bir kez daha yüreğinizi…
Susarlar sesini boğmak isterler
Yarımdır kırıktır sırça yüreğin
Çığlık çığlığa yarı geceler
Kardeşin duymaz eloğlu duyar
 
Çoğalır engeller yürür gidersin
Yüreğin taşıyıp götürür seni
Nice selden sonra kumdan ötede
Kardeşin duymaz eloğlu duyar
 
Yıkılma bunları gördüğün zaman
Umudu kesip de incinme sakin
Aç yüreğini bir merhabaya
Kardeşin duymaz eloğlu duyar
 
Aralarda müzik yayını yapılan programlara döndü yazı…
Ama sebebi var. Türkiye başta ordumuz olmak üzere tüm kurumlarıyla saldırı altında ve bazı kurumlar sivil işgal altındayken, kardeşin duymazken acını Amerika’da yaşayan Türk kadınlarından bir ses, bir merhaba geldi.
ABD'de yaşayan ve kendilerine Yurtsever Türk Kadınları Platformu adını veren bir grup cezaevindeki askerlere mektup yazmış ve ardından da bir basın açıklaması yapmışlardır.
İşte o açıklamanın tam metni:

AMERİKA'DAKİ YURTSEVER TÜRK KADINLAR PLATFORMU BASIN BİLDİRİSİ

“Bizler ABD’de yaşayan Yurtsever Türk Kadınları Platformu olarak, ülkemizde süregelen ve hukuk dışı uygulamalarla gerçekleştirilen tutuklamaları şiddetle kınıyoruz!
İlk olarak ve yaklaşan 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle daha da anlamlı olacağını düşünerek; Türkiye Cumhuriyeti’nin ordu mensuplarına yönelik yürütülen, gerçekliği nedense bir türlü kanıtlanamayan düzmece, sanal iddialara ve gizli tanıklıklara dayanan tutuklamalara tepki olarak, vatanını korumaktan başka amaçları olmadığına inandığımız değerli komutan ve askerlerimize, tutuklu asker ailelerinin kurduğu Vardiya Bizde Platformunun yurt içinde başlattığı kart kampanyasından da esinlenerek; ABD’nin Washington DC, Virginia, Kaliforniya, Texas, Florida gibi eyaletlerinde yaşayan yurtseverler olarak, kilometrelerce uzakta olmamıza rağmen yurdumuzla olan gönül bağlarımız ve sosyal sorumluluk bilinci ile; ülkemizin hızla içine sürüklendiği tehlikeye dikkat çekmek için, sembolik olarak; 30 Ağustos Zafer Bayramı kartlarımızı postaladık. Kartların ellerine ulaştığını ve bundan mutlu olduklarını öğrenmek bizlere ayrı bir güç kattı.
Bundan sonraki eylemlerimizi, kendilerini asla unutmadığımız, aynı hukuksuz yollarla aylardır, yıllardır cezaevlerinde tutulan gazeteciler, yazarlar, bilim adamları, kısacası tüm aydın - yurtsever kesim için, daha da genişleterek devam ettirmeye kararlıyız. Bizler yılmayacağız, yorulmayacağız ve haksız tutuklamaları uluslararası kamuoyuna duyurmak için elimizden geleni yapacağız.
Ülkemizdeki tüm yurtseverlere sevgilerimiz ve saygılarımızla…

SUSMA, SUSTUKÇA SIRA SANA DA GELECEK..!!!

Amerika’daki Yurtsever Türk Kadınları Platformu adına Zeynep Fader, Güliz Talay İmre, Mine Tosun, Münire Nilson, Berrin Judd”
“Şu askerler olmasa ulus devletleri ne güzel idare ederiz” diyen emperyalizme ve onun her türlü işbirlikçisine bir yanıt da Amerika’da yaşayan yurtsever Türk kadınlarından gelmiştir.
Türk milletinin azim ve kararı her türlü kuşatmayı yaracak tam bağımsız Türkiye yeniden tarihteki yerini alacaktır… Türk ordusu, her şeye rağmen ulus devletin en güçlü koruyucudur.