(Efendi’den Bay Pipo’ya, Hangi Erbakan’dan Samizdat’a uzanan yolculukta birçok kitap yazan Çorumlu araştırmacı gazeteci-yazar Soner Yalçın ile 1987 yılına uzanan bir yolculuk izlenimleri.)
 
BİR YEREL GAZETEDE BAŞLAYIP YAYGIN MEDYAYA UZANAN BİR YOLCULUK..
1987 yılı Ekim ayında o zamanlar bendenizin de hasbelkader çalışma ekibi içerisinde yer aldığım Çorum Haber Gazetesi’nde ‘okur mektubu’ formatında yazdığı yazılarını, yayına hazırlama aşamasında emeği bulunan biri olarak, Soner Yalçın’ın Çorum buluşması üzerine bir şeyler yazmaya çalışacağım.
Soner’in bugün marka bir isim olmaya giden süreçte katkım olduğu algısı yaratmak düşüncesinde değilim.
(Biz sadece o gün, adı geçen gazetede çalışan bir basın emekçisi olarak, gazeteye yazı getirmiş, aynı yaşlarda bir gencin yazılarını düzenlemede emeğimizin olduğunu tarihe not düşmeye çalışıyoruz.)
Öncelikle Gazetenin Genel Müdürü Sayın Mehmet Yolyapar, o fırsatı vermeseydi, Soner’in getirdiği yazılar, birer müspette olarak, çöp tenekesine giderdi. Sayın Yolyapar vize verdi, Soner de bugün yakaladığı ‘marka isim’e uzanan yolculuğa yerel bir gazeteden başlama fırsatı bulmuş oldu.
Bunları yazarken, ‘Bakın SONER’i Soner yapan bizdik’ falan demek istemiyoruz.
Sayın Yolyapar adına bir şey diyemem ama ben şahsen Soner de o cevheri görüyordum. Ama o günlerde, gazeteciliğin daha emekleme aşamasında 1 yılı doldurmuş olan birisi olarak, bugünleri görebilecek ne bilgim, ne deneyimim yoktu. Sadece biz işleyen sürece vesile olduk, o kadar. Gerisi hikaye.
Belki o gün o yazılar, başka yerlerde de yayımlanırdı. Çünkü Soner de o cevher olmasaydı, devamı gelir miydi?
Gelmezdi.
Bir süre sonra saman alevi gibi yok olur giderdi.
Ve bugün Soner Yalçın ismini ailesi ve dostları dışında kimsenin bilmediği milyonlarca isimden biri olarak yaşamını sürdürüyor olurdu.
O kadar.
Ama o, içindeki cevheri; bilgiyle besleyip tarihle yoğurarak onlarca çalışmaya imzasını atıp, medya dünyasında hak ettiği yere gelmeyi başarmış ender insanlardan birisidir.
***
Kim bilebilirdi ki; Soner Yalçın’ın bir yerel gazetede bir konuk kalem olarak yazdığı yazılarla başlayan süreçte, gün gelecek yazdığı onlarca kitaplarla adından söz ettirecek ender gazetecilerden biri olacağını..
Bilemezdi/bilemezdik.
Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; o günlerde çalakalem yazılmış yazıları, daktiloyla yayına hazırlarken, yazıları bir başkasına mı yazdırdı diye düşünmedim de değil.
Bir gün gazeteye 21 yaşında bir genç geliyor.
 Utana/sıkıla yazdığı yazıları bırakıp gidiyor.
Ve günlerce bir sumen içerisinde bekliyor.
Neyse bir başka mekânda karşılaşmamızda, ‘yazıların neden yayımlanıp yayımlandığı?’ sorusu üzerine yayımlanmaya başlayan yazılar…
***
Yazılarda konuya hâkim olması, sözcüklerdeki vurgu, konular arasında bağ kurmadaki ustalığı dikkatimden kaçmıyordu.
Güncel yazılarla adeta gazeteciliğe adım atan Yalçın, ilerleyen süreçte 2000’e Doğru Dergisi(1989) ile Aydınlık (1993), Siyah-Beyaz vb. gazetelerde haber ve araştırma yazılarına imza attı.
 Ve bu arada çoğunluğu derin yapıların ve mafyanın karanlık ilişkilerini anlatan birçok kitap yayımladı.
Çeşitli gazete ve dergilerin ardından görsel yayıncılığa geçiş yaptıktan sonra birçok tv’de önemli çalışmalara da imza atan Soner Yalçın, 2007 yılında da sanal ortama geçiş yaptı. Ve bugün önemli internet haber sitelerinden olan ODATv’yi kurarak, geniş bir kadroyla haber ve araştırma yazılarıyla gündem yarattı.
***
Sahi, Soner Yalçın kimdir?
Ne yapar, ne eder?
O’nu bu kadar tanınır kılan ve bir Pazar günü yüzlerce Çorumluyu 2,5 saat bir arada tutmayı başarmasının tılsımı nedir?
Çorum’da doğup büyümesi ya da ailesinin halen bu kentte yaşıyor olması mı, bugün Soner Yalçın ismini ön plana çıkaran.. ?
Elbette değil.
Öyle olsaydı, Çorum dışında yaşayan yüz binlerce Çorumlunun da aynı sinerjiyi yaratması gerekirdi. Ama öyle olmuyor.
Her toplum kendi içersinde kendi kahramanlarını yaratır.
Soner Yalçın da bunlardan sadece birisidir.
Soner Yalçın’ı Soner Yalçın yapan, ürettikleri yani yazdığı yüzlerce/binlerce yazı, yaptığı araştırmalar, yayımladığı onlarca kitapta anlattığı ülke gerçekleridir.
O, içinden çıktığı topluma bir aydın sorumluluğuyla, gerçeği ve sadece gerçeği anlatmaya çalışması, anlatırken de tıpkı Namık Kemal, Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin ve Uğur Mumcu vb. birçok aydın gibi bedeller ödemiş olmasıdır.
***
Elbette bu toplumda yüzlerce/binlerce isimsiz kahramanlar vardır.
Çoğu tıpkı Yunus Emre’nin ‘Bir garip öldü diyeler/ üç gün sonra duyalar..’ diye devam eden dizelerinde dile getirdiği gibi, bir çoğu kimsenin haberi bile olmadan bu dünyadan çekip gittiler/giderler.
Soner Yalçın ise bu sürece ayak direyip inatta ‘ben varım’ diyebilen Çorum’un yetiştirdiği ender araştırmacı-gazetecidir.
***
Sahi Soner Yalçın, halen Çorum’da yaşıyor olsaydı, bugün yine aynı popülerliliğe sahip olabilir miydi?
Bu soruyu hiç kuşkusuz, herkesin yanıtı farklı olacaktır.
Bu ve buna benzer birçok soruyu arka arkaya sıralayabiliriz.
Neyse, o konuyu bir yana bırakıp, hemşerimizin baba ocağında dostlarıyla/okurlarıyla buluşmasına dönelim:
Soner Yalçın ismini duymayan/bilmeyen yoktur.
Düşüncelerine katılır veya katılmazsınız ama Gazeteci-Yazar Soner Yalçın, bu memleketin bağrında yetişmiş, bilgiyi sevgi ve azimle yoğurarak, gerçeğe aşkla bağlanmış ve yaklaşık 26 yıldır araştırmacı-gazeteci olarak hayatını sürdüren ve Çorum’un yetiştirdiği ender simalardan birisi olduğu gerçeğini değiştiremezsiniz.
***
‘Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz’ diyen ve 24 Ocak 1993 yılında hain bir saldırı sonucu öldürülen Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu’nda öğrencilerinden olan Soner Yalçın, Pazar günü Atatürkçü Düşünce Derneği’nin organizesi kapsamında düzenlenen toplantıda hemşerileriyle buluştu.
***
AYDINLIK BİR TÜRKİYE
 İÇİN BİRLEŞMELİYİZ..
23 Haziran 2013 Pazar günü ADD Çorum Şubesi’nin organize ettiği buluşmada 31 Mayıs Taksim’de başlayan Gezi Eylemleri ile düşüncelerini okurlarıyla paylaşan Soner Yalçın, konuşmasında ülkemizin 19 Mayıs 1919’dan başlayan 93 yıllık aydınlanma sürecini bir tarihçi titizliğiyle aktarırken, salonu dolduran hemşerilerine yaşananlarla ilgili olarak önemli mesajlar verdi.
Tek amacının hakikate aşkla bağlanmak olduğunun altını kalın çizgilerle çizen Soner Yalçın; özetle şunların altını çizdi:
ZAMAN GELİR,
GERÇEK KAZANIR!
 ‘Gerçek ölümsüzdür. 
İktidarlar ve patronlar gerçeklerden korkarlar.
Gerçek halkın işine yarar.
Zaman gelir, gerçek kazanır.
Ben Uğur Mumcu’nun öğrencisiyim.
Tek amacımız, hakikate aşkla bağlanmaktır.
Ben bugün yaşananları, 20 yıl önce söyledim.
Şimdi söylediklerimin de 20 yıl sonra doğru çıkmasını istiyorum.’ dedi.  
***
Derken, adeta yaşananların sağlıklı bir zeminde nasıl kotarılacağının ipuçlarını verirken, geleceğin yapı taşlarının örgütlenmeden geçtiği vurgusunu yapmayı ihmal etmeyen Soner Yalçın, konuşmasında özetle şu mesajları verdi:
‘Bizim kültürümüzde biat kültürü yok.
Biz biat etmeyi öğrenmedik.
Hacılarla, hocalarla, şıhlarla büyümedik.
Biz şüpheyle büyüdük.
Aydınlanmanın temelinde soru sormak vardır.
Kul ve müritte soru yoktur.
Onlar olduğu gibi kabul ederler.
Cumhuriyet devrimini yapan insanlar büyük acılar çekerek bu ülkeyi bize emanet ettiler.
Bu nedenle küçücük dünyasına kendisini böcek gibi mahkûm eden insanlar özgür olamaz.
Ben cezaevindeyken de özgürdüm, dışarı çıkınca da özgürdüm.
Yozlaşmayı, esir düşmeyi kabul edemeyiz.
Umutsuz insan yok eder, öldürür.
Önümüzde iki yol var, ya hakikate aşkla bağlı olacağız, ya da birilerine biat edeceğiz.
Ama bizim kitabımızda biat yok

***
2011 yılı 14 Şubat’ında ODA TV davası kapsamında tutuklanan ve cezaevinden dışarı çıktıktan sonra bir aydın sorumluluğu içersinde Anadolu yolculuğuna çıkıp yaşananları anlatmaya başlayan Soner Yalçın; halkın bir araya gelerek örgütlü hareket etmesi gerektiğine dikkat çekerken, hemşerilerine özetle şu çağrıda bulundu:
‘ÇORUM DAYANIŞMASI KURULMALI’
Çorum’da çok üzüldüm.
Çorum’da bizim hareketimiz, onun hareketi söylemi beni çok yaraladı.
Gerçeklerin yanında olmalıyız.
Hayal aleminde yüzmek bize yakışmaz.
Biz 31 Mayıs’ta korkuyu yendik.
Şimdi kol kola girmeliyiz.
Türbanlısı-türbansızı, Alevisi-Sünnisi, Türk’ü-Kürt’ü olarak tek şiarımız tam bağımsız Türkiye olmalıdır.
Benim olsun küçük olsun anlayışını yıkmalıyız.
Biz aydınlık bir Türkiye istiyoruz.
Sadece bir semt, bir kasaba bizim olsun istemiyoruz.
Biz tüm Türkiye’yi istiyoruz.
Ufak tefek ayrıntılar yüzünden kavga etmemeliyiz.
Burada artık bir Çorum Dayanışması kurulmalı ve bunun içerisinde herkes olmalı.
Çorum olaylarından önce bir duvara a örgütü, diğer duvara b örgütü yazı yazabiliyordu.
Olaylarda ise barikatta herkes vardı.
Şimdi bunu gerçekleştirmek zorundayız.
Kurulması halinde Çorum Dayanışması büyük bir sivil toplum hareketi olur.
Taksim Dayanışması’nda herkes var. Onlar sokakta birbirlerine laf atmıyor, kavga etmiyor.
Bu önemli bir olgunluktur.
Çorum’da da aynen bunu yapın ve yan yana gelin, gücünüzü gösterin.
Sandık ve demokrasi amaç değil, araçtır.
Özgürlüğün aracıdır.
Gittiğim her yerde, yaptığım her konuşmada örgütlenin diyorum.
Burada ise yan yana gelin diyorum.  
Türk’ün Türk’e propagandası gibi birbirimize propaganda yaparak bu işi çözemeyiz.
Bizim dışımızdaki insanlara da derdimizi anlatmalıyız.’
 
***
VE SON SÖZ:
1987 Ekim ayında bir yerel gazetede ‘okur mektubu’ formatında yayımlanan yazılardan 12 kitaba imza atmak, çeşitli dergi ve ulusal gazetede üst düzey görevler..
CNN Türk gibi kanallarda ses getiren programlar..
Kurtlar Vadisi’ ve Sağır Oda gibi dizilerin Konsept Danışmanlığı..
OdaTv gibi önemli haber sitesiyle başlayan yolculukta Ergenekon Davası’nda 2 yıllık Silivri Cezaevi günleri..
Ve cezaevi çıkışı, Anadolu yollarına düşmek..
***
 İşte, tüm bu gelişmelere imza atan bir isim olarak, 1966 yılında Çorum’da doğan, yani içimizden çıkıp bugün tüm dünyanın adından övgüyle söz ettiği Soner Yalçın isimli araştırmacı-gazetecinin hafta sonu baba ocağında okurlarıyla gerçekleştirdiği buluşması ve kucaklaşmasından bir kesit vermeye çalıştık.
Yazımızı yine hemşerimizin bir çağrısıyla sonlandıralım:
‘Kurulması halinde Çorum Dayanışması büyük bir sivil toplum hareketi olur.
Taksim Dayanışması’nda herkes var. Onlar sokakta birbirlerine laf atmıyor, kavga etmiyor.
Çorum’da da aynen bunu yapın ve yan yana gelin, gücünüzü gösterin.’ (25.06.2013)