Gelelim hem liç yığınlarının hem de maden atık barajlarının işlemini tamamladıktan sonra ne yapılıyor konusuna!

Dünya’nın birçok ülkesinde yasa gereği, madenler çevre yönetim planlarına uygun olarak kapatma sonrası arazi kullanımına uygun şekilde rehabilite (doğaya yeniden kazandırma) edilmekle yükümlüdür.

Aslında, gelişmiş ülkelerin maden yasaları siyanür atık havuzu barajları kapatma işlemi öncesinde de bazı önlemler alınmasını zorunlu kılar.

Mesela, siyanür atık havuzların pH’sı 8’in altına düşerse hidrojen siyanür (HCN) gazı atmosfere yayılır ve bu tüm canlıları etkiler. Bunun için havuzlar sürekli kireç ilavesi ile pH’ı 11’in üzerinde tutulması ve takip edilmesi gerekir.

Ayrıca, demir tozu ile siyanür bileşik yapar ve oluşan bu bileşikler siyanürü hareketsiz hale getirerek yeraltı suyu gibi ortamlara sızmasının önlenmesi gerekir.

Dolayısıyla, atık barajları, liç yığınları ve katı maden atıkları görevini tamamladıktan sonra, yasalar gereği madenler gibi gerekli önlemler alınmadan terk edilemez ve bırakılamaz.

Dünya’nın gelişmiş ülkelerinde işlemi bitmiş liç yığınları ve atık barajları doğaya tekrar kazanım (onarım) ve bitkileştirme (rekültivasyon ) çalışmaları yapılır.

Özellikle maden üretimi yapılan sahada ister liç yığını olsun ister atık barajı olsun süreci tamamlandığında önce iş makinaları ile toprak yapısı düzenlenir.

Bitki örtüsü oluşturmandan önce bitkisel toprak ile yüzey organik maddece zenginleştirilir ve sonrasında bölge ikliminin izin verdiği bitki türleri ile ekilir.

Görevini tamamlayan maden katı atıkları, atık barajları ve liç yığınları yeniden doğaya kazandırılır iken arazinin kendi kendine sürdürülebilir olması ve daha fazla bakım gerektirmeyen yoğun bir bitki örtüsünün oluşturulması gerekir.

Bu, tarım alanlarındaki deneyimlere göre yoğun ve dengeli (stabil) bir taban çim örtüsünün oluşturulması gerektiği anlamına gelir.

Bitki örtüsü oluşturmanın amacı: (i) rüzgâr ve su erozyonuna karşı dengede tutmak ve korumak ve (ii) terleme yoluyla büyük miktarlarda suyu uzaklaştırarak sızıntı suyu miktarını azaltmaktır.

Dünya’da kötü örnekleri olmakla birlikte, madenlerde doğaya tekrar kazanım ve bitkileştirme çalışmaları yapılmış oldukça fazla iyi örnekler vardır.

Güney Afrika’da 9 altın sahası bulunuyor ve bugüne kadar dünyadaki altının yaklaşık üçte biri üretiliyor. Güney Afrika’da altın madenlerindeki siyanürlü atık barajı doğaya yeniden kazandırma düzenlemeleri hali hazırda devam etmektedir.

Yeni Zellanda’da bir altın madeni atık barajının 1996 yılında görevini tamamlaması sonrası 2022 yılına kadar doğaya kazandırılma çalışmaları yapılmıştır.

Filipinler’de altın madenciliğinin tarihi sömürge öncesi dönemlere kadar uzanıyor. 20. yüzyılın başında ABD sömürgeciliğinin ortaya çıkışıyla birlikte, ülke yarımadanın her tarafına yavaş yavaş yayılan modern bir madencilik endüstrisinin ortaya çıkışına tanık oldu.

Filipinler’in Palawan adasında nikel-kobalt maden üretim tesisinin sulu atıkların biriktirildiği atık barajları görevini tamamladıktan sonra doğaya yeniden kazandırma düzenlemeleri yapılarak 2016 yılında çeltik tarlasına dönüştürülmüştür.

Güney Afrika’da South Deep maden atık sahası üretim sonrası tarım alanı olarak değerlendirilerek 2015 yılından sonra ekin üretimi yapılmaya başlanmıştır.

Bir başka örnek ise; Güney Afrika’nın Johannesburg şehrinde bulunan Gauteng altın tesisinin atık barajı doğaya yeniden kazandırma düzenleme çalışmaları sonrasında, 2018 yılında tarım alanına dönüştürülerek tamamlanmıştır.

Madenciliğin en çok yapıldığı ülkelerin başında gelen Kanada’nın British Columbia bölgesindeki eski kömür madeninin atık sahaları tekrardan düzenleme çalışmaları yapılarak doğaya yeniden kazandırılmıştır.

Portekiz’in Catie-Micaleo bölgesindeki Lousal, Aljustrel ve São Domingos madenin üretim bittikten sonra, atık barajı sahasında yürütülen yeniden düzenleme çalışmaları 2016 yılında başarılı bir şekilde tamamlanmıştır.

Avrupa’nın en zengin bakır-nikel-kobalt cevheri yatağı olan Finlandiya’da eski Keretti maden işletmesinde1900’lü yılların başında üretime başlandı. 1970’lerde eski Mökkivaara atık barajı sahası iyileştirilerek doğaya yeniden kazandırma çalışmasına açısından en iyi örneklerden biri olmuştur. Eski atık barajı sahası 2008 yılından bu yana golf tesisi olarak hizmet vermektedir

ABD’nin Missouri eyaletinde Magmont kurşun-çinko-bakır madenin 1995 yılına kadar atıkların biriktirildiği atık havuz barajı, 1998 yılından sonra yeniden bitkilendirme çalışmaları yapılarak doğaya geri dönüş çabası başarılı olmuştur.

Hindistan’ın Odisha eyaletinde 2001 yılında çalışmaya başlayan Thakurani demir madeninin atık sahasının erozyonun kontrol altına alınması, döküm şevlerinin stabilize edilmesi ve bölgedeki ekolojik dengenin sürdürülmesi amacıyla, 2012 yılında doğaya yeniden kazandırma çalışmalarına başlanmış ve 2 yıl sonra başarılı sonuçlar elde edilmiştir.

İspanyanın Ciudad Real eyaletinde bulunan 16. Yüzyıldan kalma en eski civa madeni olan Almadén madeni, 2003 yılında kapatılıp turizm amaçlı olarak yeniden kullanılmasına karar verildi. 2004 yılında, yüzyıllar boyunca madencilik faaliyetlerinden kaynaklanan atık malzemelerin ve metalurjik süreçlerin atık ürünlerinin boşaltılması için kullanılan atık saha alanının rehabilite edilmesi için bir proje tasarlandı.

Rehabilitasyon, atık sahasının denge halini (stabilitesini) koruması ve su geçirmezliğini garanti altına almak için mevcut şev eğimleri, bölgenin doğal eğimleriyle uyum sağlamaları için azaltıldı. Erozyonu mümkün olan en kısa sürede azaltmak için yerel, hızlı büyüyen bitki türleri kullanılarak arazi örtüsü restore edildi. Bölge İspanya’nın kültürel referans noktalarından biri haline geldi. Bu başarılı doğaya yeniden kazandırma çalışmaları sonrası bugün bölge Almadén Madencilik Parkı olarak tanınır.

İspanya’nın Valencia şehrine yakın Alpuente bölgesinde yıllarca kaolin tipi kil sahası işletmesinden çıkan atıkların yığıldığı saha, doğaya yeniden kazandırma çalışmaları yapılarak 2015 yılında sonra halk ormanı olarak hizmete açılmıştır.

Yine, İspanya’nın Valencia şehrinin bir başka maden atık sahasında 2014 yılında doğaya yeniden kazandırma çalışmaları yapılmıştır. Bu bölge yılın belirli zamanlarında yoğun yağışların olduğu bir iklime sahip olması nedeni ile yüzey yerçekimi hareketleri ve su erozyonu nedeniyle alt tabakanın dengesizliği, ekolojik restorasyon olanaklarını önemli ölçüde sınırlamıştır. Bu nedenle, yamaçlarda erozyonun durdurulması için dış unsurlar (ağaç destekli payandalar) ile suyun hızını yavaşlatma çalışmaları yapılmıştır.

Çin’in Guangdong bölgesinde, 2015 yılına kadar poli-metal madenleri işleme atıklarının biriktirildiği alan üzerinde yapılan yeniden bitkileştirme çalışmaları sonrasında, 2019 yılında hem bakteri hem de mantar oluşumu verimlerinin çok arttığı tespit edilmiştir.

Yukarıda, maden atıklarının, liç yığınlarının ve atık barajlarının doğaya yeniden kazandırma düzenleme çalışmalarını vermiş olduğum iyi örnekler, Dünya’da var olanlar arasında sadece birkaçıdır.

Ülkemizde gelişen madencilik faaliyetleri sonrasında oluşan atıkların çevreye zarar vermemesi için bu iyi örnekler mutlaka bizde de uygulanmasına özen gösterilmelidir.

Tabi ki sadece bu işin yapılması esnasında özen gösterilmesi talebi yetmez, ilgili kurumların konuyu denetleyip, takibi de bir o kadar önemlidir.

Aksi durumda, ülkemiz madenciliğine kötülük edilmiş olacaktır.

Diğer taraftan, madencilik olmadan da ülke kalkınmasının mümkün olmayacağı açıktır.

Sonraki yazımda üretimi bitmiş maden ocak havuzları ile maden atık havuzları üzerindeki sudan etkilenebilecek göçmen kuşlarının durumundan bahsedeceğim (devam edecek…).