ÖZEL HABER: Ebru ÇALIK

Çorum’un Alaca İlçesi’ne bağlı Küçükhırka Köyü’nden Necati Çavdar isimli bir vatandaş, yaptığı açıklama ile köylerde yıllardır yaşanan “mera” konusundaki isyanını dile getirmiş ve konuyla ilgili haber 2014 yılı Şubat ayında Yayla Haber ile Alaca Lider Gazetesinde yer almıştı.
“Bir köylünün mera isyanı” başlığı altında yayınlanan haberimiz ses getirdi. Konuyla ilgili Recep Danlı’nın Alaca Kaymakamlığına verdiği itiraz dilekçesi ve hukuki süreç sonuçlandı. 
Recep Danlı’nın Alaca Kaymakamlığına verdiği itiraz dilekçesi ve Alaca Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı dava kapsamında yapılan soruşturma ve incelemenin ardından yaşanan mağduriyetin giderilmesi yönünde karar çıktı. Söz konusu karar temyizden onay aldı.
Kaymakamlığa verilen dilekçede; Küçükhırka Köyü köyiçi mevkiinde 2217 nolu meranın bir vatandaş tarafından traktörle sürüldüğü, meraya tecavüz ve müdahalede bulunulduğu belirtilerek, bu durumun men edilmesi, mağduriyetin giderilmesi, köylünün hakkının teslim edilmesi istendi. Ayrıca mağduriyetin giderilmesi için mahkemeye de suç duyurusunda bulunuldu.

HABERİMİZ SES GETİRDİ

2014 yılı Şubat ayında Necati Çavdar ve diğer köylülerin yaşadığı sorun, gazetede şu şekilde haber yapıldı: Türkiye’de kadastroya yeni geçildiği dönemlerde, bir takım eksikliklerden dolayı arazilerin, gerçeğin dışında tapuya geçtiğini söyleyen Necati Çavdar, daha sonraki mirasçıların olayın farkına vardıklarında işi işten geçtiğini, kayıtların kesinleştiğini ve akabinde de mera konusunda bir takım sıkıntıların baş gösterdiğini ifade etti.
Köylerinde yıllarca ekilip-biçilen bir tarlanın kaymakamlık kararıyla ve mahkemeler vasıtasıyla mera olarak işaretlendiğini ileri süren Necati Çavdar, hem köylülerin mera konusunda yaşadıklarını anlattı, hem de meraların vasfının nasıl olması gerektiği noktasında düşüncelerini paylaştı. Necati Çavdar, köylülerin “mera” konusundaki yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Dededen-babaya yıllarca ekilip biçilen araziler bu yanlışlıklar dolayısıyla kıyısından köşesinden ya hazine üzerine ya da meraya kaydedilmiş durumdalar. 
Kişinin 15 dönüm arazisi var. Bunun 5 dönümünü kişiye, 5 dönümünü Hazineye, kalan 5 dönümde "mera" olarak kayda geçirilmiş. Bakıyorsun tarlanın yanında ne mera var, ne otlak. 
Hatta tarlanın tam ortası kasten "mera" yapılmış. Elbette köylünün hayvan otlatacağı mera olmalı. Hatta meralar büyük çapta olmalı.  Ancak bugün kasten yapılan yanlışlıktan dolayı bir avuç tarla, bahçe bir köşesi "mera" yazılmış.
Şimdi ise, oldu ki seçimlerde karşı karşıya geldiniz, ya da oy verme ihtimaliniz yok. Mührü eline geçiren muhtar, dededen - babaya yıllarca ekilip biçilen araziler için Kaymakamın kapısını çalıyor.
Elinde çağın teknolojik donanımı olan kaymakam hiç araştırmadan yazısını yazıyor. İlçelerde ‘harcırah’ için kapı gözleyen memurlar koşuyor köye. Eee tapuda küçük bir bölüm, ‘mera’ kaydedilmiş. 
Kaymakam, ‘zilliyete’ vs. bakmadan derhal "meni- müdahale" kararı verip, kişileri savcılığa gönderiyor. Kaymakamın bu kararı ‘yargı denetimi’ dışı olduğundan durdurulma imkanı yok.
Böylece acil meseleler için kullanılması gereken ve padişah da olmayan yetki ‘Kaymakam kararı’ olarak uygulanarak zulme- hasede, kine dayanak yapılıyor. 
Yıllarca dededen- babadan kalan toprağını eken kişiler, köy içinde rezil ediliyor, maddi ve manevi sıkıntıya giriyor, boş yere ilçe-köy arasında koşturup duruyor, üretimden uzaklaştırılıyor.”
Kendisinin yaşadığı Küçükhırka Köyü’nde de mera sıkıntısı olan 150 civarında tarlanın bulunduğunu anlatan Çavdar, “Şikâyet yoksa insanlar ekip biçmeye devam ediyor. Şikayet varsa perişan ediliyor. Öyle ki aynı babanın çocukları aynı tarlayı ortadan bölüşüyor. Şikayet birsine yapılıp, devlet peşine takılırken, diğer kardeş güzelce aynı durumda olan tarlasını ekip biçiyor” dedi.
Kendilerinin deden kalma babalarından kendilerine intikal eden 300 yıldır ekilip biçilen tarlanın 499 metresinin "mera" kaydına alındığı için yıllarca çabaladıklarını belirten Çavdar, kendileri gibi, devlet  organlarını keyfi uygulamalarına alet eden bir takım devlet görevlilerinin mağdur edilen, arazisi boş yere yatırılan, ceza davaları ile yıldırılmaya çalışılan onlarca insanın olduğunu ileri sürdü.
Meraların gerçek anlamına kavuşturulması için; mera ile ilişiği olmayan ve büyüklüğü 5 dönümü geçmeyen arazilerin "mera" vasfından çıkarılması gerektiğini dile getiren Necati Çavdar, “böylece kıt kanaat geçinen ve hala üretimde olan köylünün morali bozulmamış, üretime engel olunmamış, devlet görevlileri boş işlerle uğraşmamış, mahkemeler yıllarca süren dava dosyalarına boğulmamış, ilçelere gönderilen stajyer hakimler, savcılar bilemedikleri konuda sıkıntı çekmez ve araştırma inceleme yapmadan tayin dönemi sonuna konuyu sarkıtmaz ya da bilgi, vicdan, kanun yerine mübaşirler elinde oyuncak olup ‘kes-yapıştır’ kararları ile insanları mağdur etmemiş olurlar. Köylüyü ek gelir kapısı görenlerin ve de köydeki hasımların zulmünden köylü kurtarılmış olur. Böylece millet - devlet küslüğü giderilmiş olur” şeklinde açıklamada bulundu.

YETKİLİLER HAREKETE GEÇTİ, MAĞDURİYET GİDERİLDİ

Söz konusu haber, yetkilileri harekete geçirdi. Dönemin milletvekili Salim Uslu’nun da girişimleri üzerine yeniden kadastro çalışması başlatıldı. Kaymakamlığa verilen itiraz dilekçesi ve mahkemeye açılan dava ise mağduriyet yaşayan köylülerden yana sonuçlandı.
Recep Danlı’nın Alaca Kaymakamlığına verdiği itiraz dilekçesi ve Alaca Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı dava kapsamında yapılan soruşturma ve incelemenin ardından yaşanan mağduriyetin giderilmesi yönünde karar çıktı. Söz konusu karar temyizden onay aldı. Gerekli inceleme, soruşturma ve değerlendirme sonucu; başvurunun kabulüne, mütecavizin mevcut ikinci tecavüz ve müdahalesinin önlenmesine karar verildi.