Muharrem Ayının başlaması nedeniyle bir açıklama yapan Dede Nurettin Aksoy, “Kerbela zulmün adıdır, mazlumların çilesidir, gözyaşıdır. Kerbela bir direncin adıdır, zalime baş eğmemektir. Kerbela Muharrem ayıdır, yası matemdir, aşuredir” ifadesini kullandı.

“KERBELA, MAZLUM ANALARIN, BABALARIN, KARDEŞLERİN YÜREĞİDİR”

Nurettin Aksoy’un Muharrem Ayı mesajı şu şekilde:

“Hicri takvim 680. yılında Muharrem Ayının 10. gününde Hz. Muhammed’in torunu Hz. Ali ve Fatıma’nın oğlu İmam Hüseyin’in zalim Yezit’e biat etmediği için aile fertleri ve yakınları ile birlikte aç susuz bırakılarak hunharca şehit edildiği mekânın adıdır Kerbela.

Kerbela şehitlik makamıdır. Kerbela Bağdat’ın güneyi Fırat’ın kenarıdır. Kerbela zulmün adıdır, mazlumların çilesidir, gözyaşıdır. Kerbela bir direncin adıdır, zalime baş eğmemektir. Kerbela Muharrem ayıdır, yası matemdir, aşuredir. Kerbela zalimin zulmünü, acıyı; birliğe, beraberliğe, yola, erkâna, barışa, sevgiye dönüştürmektir. Kerbela nefis ile hesaplaşma, arınmak, temiz pak olmaktır.

Biz Aleviler için nerede bir zulüm, ölüm, açlık, susuzluk varsa, katliam varsa orasıdır Kerbela. Mazlum anaların, babaların, kardeşlerin yüreğidir Kerbela.

Kerh Bela iki sözcükten oluşur. Kerh gam ve hüzün demektir. Bela ise adı üstünde felaket facia demektir.

“NEREDE ACI, HÜZÜN, FELAKET VARSA ORASI KERBELA’DIR”

Dünyanın neresinde olursa olsun gam, hüzün, felaket, facia var ise orası Kerbela’dır. Irak’tır, Suriye’dir, Afrika’dır, Filistin’dir, Maraş’tır, Sivas’tır, Çorum’dur, Soma’dır, yanan ormanlarımızdır. İşte bu nedenle tüm Kerbelalar aynı zamanda zalimlerin, zulümlerinin arkasındaki siyasal ve dinsel despotluğu gösteren eğitimdir. Bu eğitimden mezun olanlar iriliğin, birliğin ve dirliğin birleşik mücadelenin önemini billir, bilir ki dağınık olanların seyredenlerin, duyarsızların kayıpları büyük olur. Barış ve dostluk içinde yaşamanın önemi kurtarıcı olan (Mehti) senin yüreğindeki adalet duygusundan ve vijdan muhasebesinden çıkan derstir. Çıkan ders eşitlik ile canlı cansız bütün varlıkların sevgi, hoşgörü ve emekten yana bir ortak yaşamdır. Bu ders bu şekilde cereyan etmezse bu zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölür. Bu yeni Kerbelalara davet çıkarmaktır. Uykudaki insan için uyanma kendine gelme, gözlerini hakikate açmasıdır. İnsan önce hak temelli mücadelenin, insan kalmanın ilk koşulu olduğunu bilmelidir.

Kerbelalar için zalime, Yezit’e, lanet okumak, gözyaşı dökmek, aç susuz kalmak yetmez. En önemli unsur mazlumdan ve doğrudan yana tavır almaktır. Zalime biat edenlere yüksek sesle itiraz etmektir. Çünkü tarih bunun en iyi kanıtıdır, oysa adalet, eşitlik, demokrasi, emeğin hakkı, laiklik ve barış insanı kölelikten ve zulme biattan kurtarır.

Bu nedenle iyi bir yaşam için her yer Kerbela her gün Aşuredir.”