Uzun dağlar, uzun dağlar,
Nerde benim guzum dağlar...
Dadı (tadı) yok, dadı yok...
Bir ananın ağzından guzusuna sevdası, acısı, ciğerinin yangısı dökülüyor...
Ev döşeyen program ekibi, Ayşe nine ile Recep emminin ve yine yan komşusu Ayşe bacının, gelininin evlerini döşemeye gitmişler...
Tanrım iyiliksever insanlarımızın sayısını artırsın...
Recep emmi ve Ayşe nene Kim mi?
Çoğumuz unuttuk gitti değil mi?
Ermenek’te benim oğlum yüzme bilmezdi galdı suyun içinde diyen çileli ana... 
Recep emmi de ayağında delik lastik ayakkabı ile oğlunu toprağa veren baba...

Evim Şahane ekibi çalışıp uğraşmış ve hayatlarında belki de hiç görmedikleri güzellikte evlerini yenilemişler, döşemişler...
Evlerini gezerken buruk bir sevinçle sevinmeye çalışırken kelimeler boğazlarına tıkanıyordu...
Mimar canhıraş şekilde onları rahat ettirmek için çalışıyor ama nafile, yüreklerindeki acıyı dindirmek mümkün değil... Acı bütün yapılanların üzerine çökmüş, göz yaşları hüzünden buz tutmuştu sanki... Yürekler yanıyordu...
Baretler evin en  değerli tablosu olarak başköşeye asılmış oradan, ailelerine bakar gibiydi...
El birliği ile komşular temizlik yapmış, belediye de yollarını...
Ayşe nine pencereden dışarı bakıp yavrusunu arayıp dağlara sitem  ediyor... Hiç bir şeyi gözleri görmüyordu sanki...
Koca, yorgun, acılı bedenler saraylara sığmayacak kadar kederden kahrolmuştu…
Onlar yaptıklarını gösterirken ninem; gitti yavrum gitti diye acıyı dilinden döküveriyordu... Görmüyordu ki…
Detayları umursamıyordu, dadı (tadı) yok, dadı yokkk diye fısıldıyordu acılı, yıllara direnen bedeni...

Birileri dede ile ninenin dişlerini yaptırmışlar hayırlarına...
Ayşe ninem aynaya bakıp kendini  görünce çok seviniyor amaa, aklına oğlu  gelince gülücüğü dudaklarında donakalıyordu...
Keşke oğlum olsaydı da dişlerim olmasaydı deyiveriyor... Diş umurunda mı? Recep emmi  desen ben tek dişimle idare ediyordum diyor...
Sanki oğulları gelse onlar seve, seve onların yerine toprağa girecek gibiler..
***
Tezcan’ın yaptıklarına dokundurmuyordu Ayşe...
Onun yarım kalan hayallerini tamamlamaya çalışmışlar... Gözyaşları diner mi hiç?
Babam oda yapacaktı bana diyor yavrusu...
Odasına kavuşmanın çocuk kalbinde sevincini yaşarken, O'na sarılan koklayan mimar Selim Beyin babasının sıcaklığını hissetmeye çalışıyordu belki de…
Babasının yerini kim doldurabilir ki?
***
Bu insanlarımıza yardım ediliyor, seslerini medyadan, onlar aracılığı ile duyduk...
Ya duyuramayanlar... Halleri nice ki?
Hangi çaresizliklerde kıvranıyorlar? Kim bilir?
Yardım elleri yanan yüreklere su   serpmeye çalışıyor...
Biz   millet olarak   her yarayı   sarmayı biliriz...
Ama yaralanmadan gerekli önlemlerin kanunlarla yerleştirilmesi gerekir...
Güvenlik, koruma çıkarlara çanak tutmamalı, canlar feda edilmemeli... Kader deyip geçmemeliyiz…
Kalın sağlıcakla__Başkalarına el uzatarak__