Özsaçmacı yaptığı açıklamada, “Yaşananların göz göre göre geldi, “Şöyle bir yanılgıya düştüler. 2019 yılında ekonomi kötüydü. 2020 yılında pandemi vardı. Bu yüzden doğalgaz tüketimimizin bir miktar az olmuş olması Enerji Bakanlığı yetkililerinde bundan sonra böyle devam edecek şeklinde bir rehavet oluşturdu. Aslında 2021 yılındaki 61 milyar metreküplük doğalgaz tüketimi sürpriz değildi. Geçmiş 2 yıllık trende bakmış olsanız zaten 61 milyar metreküpe gelecekti. Ancak öngörüsüzlük, liyakatsizlik, ehliyetsizlik böyle bir şey. Karadeniz'de orada burada doğalgaz keşifleri yapıldı denildi. Kendi yalanlarına kendileri de inandılar. Rehavet oradan gelen özgüvenle birleşince Türkiye bugün doğalgazsız kaldı. Buna hazırlık yapılmadı.“ dedi.

Özsaçmacı açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

“VERİLER BAKAN’I YALANLIYOR”

Bakan Dönmez’in 22 Ekim 2021 tarihindeki "Yeraltı doğalgaz depolarımızın 4'te 3'ünü doldurduk. İnşallah önümüzdeki haftalarda tamamını dolduracağız." şeklindeki açıklamasını hatırlatalım. Enerji borsası EPİAŞ'ın şeffaflık platformu verilerine göre, Sayın Bakan'ın bu açıklamayı yaptığı 22 Ekim'de iki depoda toplam 1.8 milyar metreküplük gaz stokumuz var. Yani kışa girerken depolarımızın doluluk oranı 4'te 3 değil yüzde 45. Veriler Bakan'ın söylediğini yalanlıyor. İran'ın doğalgaz kesintisini duyurduğu tarihe bakalım, 20 Ocak 2022 tarihinde depolarımızda toplam 1.5 milyar metreküplük gaz bulunuyordu. Kapasiteleri zaten yetersiz olan depolarımızın sadece 1 bölü 3'ü doluydu.” Kesintilerin provalarının Ağustos ve Aralık aylarında yaşandı, “6 ay içerisinde önce elektrikte sonra doğalgazda kesintiler yapıldı. Klimaların da fazla kullanılması ile 4 Ağustos'ta 1 milyar 148 milyon kilowatt saat ile Türkiye tarihinin en yüksek elektrik tüketimi oldu. Bu rekorla birlikte kesintiler başladı. Ağustos ayının ilk yarısında ülke genelinde kesintiler dolaştırılmaya başlandı.

"TÜRKİYE ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE ELEKTRİK VE DOĞALGAZ KESİNTİLERİ YAŞACAYACAK”

“Özetle bugünlerde yaşadığımız enerji kesintilerinin temel nedeni İran'dan doğalgaz akışının kesilmesi değildir.” “Bu sadece gerçekleşmesi beklenen enerji krizinin tetikleyici unsuru olmuştur. Enerji piyasamızın temel sorunu hem elektrikte hem doğalgazda emre amade arz kapasitemiz ile en yüksek talebimizin başa baş seviyede olmasıdır. Ülkemiz hem elektrik hem doğalgaz talebimizi karşılayacak yeterli arz kapasitesine sahip değildir. Bugünlerde yaşadığımız enerji krizini sayın Bakan'ın ifadesi ile "Bir kaç günlük arızi durum" olarak yaklaşmak vahim bir hatadır. Enerji Bakanı'nın günlerce kapısında beklettiği sanayicilere itiraf edemediği en önemli gerçek, Türkiye'nin önümüzdeki her yaz elektrik kesintileri her kış da eş zamanlı elektrik ve doğalgaz kesintileri yaşayacağıdır.”

“EKONOMİK MALİYET 10 MİLYAR DOLAR CİVARINDA”

"Geçmişte elektrik kesintileri vardı" diyerek 20 yıl boyunca geçmişi kınayan bir siyaset dili kullanan AK Parti’nin bu başarısızlıkla gideceği görünmektedir, yaşanan sürecin ekonomiye maliyetine geldiğimizde;

“Şu anda ayda 20 milyar dolar bir ihracatımız var. 1 haftalık bir kesinti kabaca baktığınızda 5 milyar dolarlık ihracat kaybıdır.” Yurt içinde çalışan firmalarımızı da düşündüğümüzde kesintilerden kaynaklanan ekonomik maliyetin 10 milyar dolar civarında olacağını hesap ediyoruz. Firmalarımızın yurt dışına taahhütleri var. Bunları yerine getiremeyecekler. Esas yanlış olan şey, krize engel olamadılar da krizi ayrıca yönetemediler. Bu krizin geleceği belliydi. İyi bir iletişimle sanayicinin hazırlık yapması, taahhütlerini ona göre vermesi, hatta yedek enerji tedarikinde bulunması sağlanabilirdi. Bu iletişim de yapılmadı. Enerji Bakanı buna rağmen "Hiç bir sıkıntı olmayacak" şeklinde beyanatlar verdi. Fakat bugün büyük sıkıntılar yaşıyoruz. “

Elektriğin keşfinden bugüne dünyanın hiçbir yerinde böyle zam görülmedi, iktidar "Avrupa'da enerji fiyatlarının 5 kat arttığı bir dönemde biz her türlü fedakârlığı yapıyoruz. Fiyatları en az seviyede tuttuk, tutmayı da sürdüreceğiz" şeklindeki açıklamaları hatırlanırsa; Gerçeğin böyle olmadığı görülmektedir. “Doğalgaza geçen yıl içerisinde 11 defa 1 ay hariç zam yapılmış. Vatandaşın faturasına baktığımızda yüzde 47'lik bir artış var. Sanayicinin faturası tam 5 buçuk katına çıkmış, yüzde 450 zamlanmış. Elektrik santrallerinin doğalgaz maliyetleri ise 4 katına çıkmış. Sonra gelip "Biz fedakârlık yapıyoruz" diyeceksin. Neyin fedakârlığını yapıyorsun. Fedakârlık yapan vatandaş. Vatandaş bu faturalara katlanıyor. Sanayicinin faturasına da vatandaş katlanıyor. Hatta vatandaş bunların dışında da bir şeye katlanıyor. Gözden kaçan bir şey var. Kurdaki artış, kötü yönetme, öngörüsüzlük bugün yaşadığımız sıkıntılar. BOTAŞ'ı ve TPAO'yu arpalık gibi gören bir iktidar var.

Ve sonuç olarak; Türkiye'nin en büyük enerji krizi yaşandıysa bunun siyasi bir bedeli olmalıdır.